Melih ALTINOK
İki dönemdir iktidarda olan, iki yerel seçimden ve iki referandumdan başarıyla çıkan bir siyasal parti, üçüncü döneminde oylarını beş milyon arttırıyorsa ve halkın yüzde ellisinin onayını alıyorsa dünyanın tüm demokrasilerinde zafer ama’sız onundur. Öncelikle bu hakkı teslim edelim.
Benim için bu yeni dönemin yegâne anlamı yeni ve sivil bir anayasa olduğu için, tıpkı referandumda olduğu gibi bu iradeyi en açık ve kararlı bir şekilde ortaya koyan AK Parti’nin, parlamentoda değişikliği zorlanmadan halkın önüne koyacak bir sayıyla temsil edilmesini arzuladığımı dile getirmiştim. Buna yakın bir vekil sayısını tutturdukları için de sevinçliyim.
Rahatım da. Çünkü başkentte ve sahada kendilerini yakından izleyen bir gazeteci olarak, AK Parti yönetiminin, 2002 seçimlerinden bu yana giderek artan sayıda seçmenin teveccühünün, yeni bin yılın diline uygun reformist bir perspektifinden kaynaklandığını gayet iyi okuduklarını görüyorum.
Başarılarının altında ne yattığını okuyabilecek deneyime sahipler. AK Parti krizler ya da Milli Görüş geleneği gibi halkın yumuşak karnı olan İslam’a dair uç söylemleriyle ve Üçüncü Dünya’cı teorileriyle ilerleyen bir parti değil. Çevrenin merkezinin kurumsallaşmış partisi.
Bunu alana inip AK Parti’ye oy vereceğini söyleyen seçmenin “niyelerini” at gözlüklerini atıp anlamaya çalışan herkes de rahatlıkla görebilir.
Bu yüzden seçimlerin yegâne kaybedeni olan Kemalist-ulusalcı cephenin sandığa gömülen paranoyalarının en ufak bir inandırıcılığının kalmadığına inanıyorum. Kimse bu yükselen trendi ve oyu riske atamaz.
Ancak partinin, yeni dönemin sürdürülebilirliği açısından bölgeye dair politikalarında en azından Erdoğan’ın 2005 yılında Diyarbakır’da yaptığı meşhur konuşmanın eksenine doğru evrilmesinin elzem olduğunu da görmesi gerekiyor. Alınan destekten, seçmenin Başkanlık Sistemi gibi bir maceraya onay verdiği sonucunu çıkarmaları da hata olacaktır.
Başbakan’ın gelenekselleşen balkon konuşmasını beklediğim saatlerde, partinin Genel Merkezi’nde televizyondan izlediğim Kemal Kılıçdaroğlu’nun “zafer” konuşması ise, Yeni CHP’nin bir masal olduğu gerçeğini bir kez daha doğrulaması açısından derslerle doluydu.
Siz köhnemiş binayı yıkacaksınız, yerine onca “masraf” edip diktiğiniz yenimsi binanın daireleri eskisinden anca üç beş kuruş fazlaya satılacak ve bunu da başarı diye sunacaksınız. Müteahhit olsanız, karnesini kullanacağınız mühendis bulamazsınız piyasada.
Sonuçlar Baskın Oran’ın “CHP değişmez, değişirse CHP olmaz” şeklindeki sözlerini açıkça doğruluyor. Verileri gün gibi ortada olan sosyolojisine rağmen, bazılarımızın hâlâ sol-demokrat cephede konumlandırma ısrarını sürdürdüğü kemikleşmiş CHP seçmeni, parti yönetiminin tutarlılık ve netlik arz etmese de naif “açılımlarından” bile rahatsız.
Ülkedeki değişimin motor gücü muhafazakâr camianın reflekslerine onay veren seçmenin büyük çoğunluğu referandumda neredeyse yarı yarıya AK Parti’ye kayan MHP’nin yüzde 13 gibi bir oranı yakalamasında CHP’den kayışların büyük katkısı olduğunu düşünüyorum.
Seçim öncesindeki CHP ile ilgili yazımda dile getirdiğim iddiayı hâlâ sahipleniyorum. Başta Aleviler olmak üzere, bu seçimde CHP’ye kredi açan kesimlerin gözüne vadenin uzunluğu batmaya başlayacak ve partide ciddi bir yarılma hiç de sürpriz olmayacaktır.
Barajı aşıp rahatlayan MHP ise, Anadolu muhafazakârlığına dayanan klasik tabanının büyük çoğunluğunu AK Parti’ye kaptırmış olduğu gerçeğini fark etmiş görünüyor.
Partinin, telafiyi yeni ulusalcılığın cazibe merkezi olma hedefini büyüterek arayacağını tahmin etmek zor değil. Bahçeli’nin seçime beş kala Diyarbakır’da yaptığı konuşmasını “Ne mutlu Türküm” sözleriyle tamamlaması da bu yeni politikaya dair güçlü bir sinyaldi.
Kaldı ki işleri de pek zor olmayacak. Zira seçimlerde muazzam bir örgütlülük sayesinde kazanmayı başardığı 36 vekilin, demokratik özerlik talebine verilen bir destek olduğu tesbitinden hareket eden BDP’nin varlığı MHP için bulmaz bir nimet.
Parlamentoya 36 vekil gönderme başarısını elde eden BDP’nin de, seçim döneminde Şerafettin Elçi ve Altan Tan gibi geleneksel çizgisinde olmayan isimleri bünyesine katarak oluşturmaya çalıştığı “ulusal birliğimiz kurduk” mesajını, dışındaki Kürt muhalefeti üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanmamasını umut ediyorum.
Evet, sandıktan herkese hisseler çıktı.
Liberal, demokrat, sol bir muhalefet arzulayanlar artık tabanlarına, siyaseten reform, dönüşüm ve dünya ile entegrasyon istediği halde gündelik yaşam pratiklerindeki tercihlerinden ötürü bir türlü demokratlık payesi verilmeyen Türkiye halkının genişçe bir kesiminin de dahil olduğu gerçeğini kabullenmeliler.
Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu, komplekslerinden ve ezberlerinden yakasını sıyırmış özgürlükçü muhalefeti, tıpkı Milli Görüş’ün ne uzayan ne de kısalan konforundan kopmayı göze alıp muazzam bir başarı yakalayan ve bunu da “arka bahçeye” bakandan “öndekine” geçerek sağlayan AK Parti gibi balkonunu değiştirmeyi göze almalı artık.
Bence yeni dönemde Türkiye demokrasisi için en önemli konumuz budur.
Ne kadar gerçeğiz ve daha da önemlisi ne kadar gerçek olmak istiyoruz.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019