Melih ALTINOK
Darbe davaları sürecindeki tavrımla tutarlı olarak, şimdi de siyasal iktidarın meşru alanına göz diken yeni bürokratik vesayet karşısında “siyasetin yanında” tavır almanın demokratlığın gereği olduğunu söylüyorum.
Bu önermeme, siyasal iktidarla fobik bir ilişki geliştirmeyen kimi okurlardan şu eleştiri geliyor:
“İyi de siyasetin yanında tavır almak fiilen AK Parti’yi desteklemek anlamına geliyor. Bu da sağlıklı bir muhalefetin gelişmesini engelliyor. AK Parti’yi mutlaklaştırıyor!”
Her ne kadar ön yargılı olmadığını söylesem de aslında bu yaklaşım da yıllardır genel olarak devletin ideolojik aygıtı olarak vazife gören Türkiye solunun paradigmasındaki temel sakatlıktan izler taşıyor.
Zira bir türlü resmî ideolojiden ve onun bagajlarından yakasını kurtaramayan solun sağlıklı bir dönüşüm geçirip kitleselleşememesinin ve nihayetinde iktidara alamamasının nedeni rakiplerinin gücü değil, vesayet sisteminin demokratik siyaset kanallarını tıkaması.
Ama ne yazık ki görece sağlıklı düşünen solcular bile, siyasetin talileştirilmesini, değersizleştirilmesini temel problem olarak görmüyorlar. Çözüm’ün, demokratikleşmenin ve sivilleşmenin kurumsallaştırılması için her türlü vesayetin tasfiyesinden geçtiğini kabullenemedikleri için de sivil rakipleriyle mücadele için cellatlarıyla fiili ittifaklara soyunuyorlar.
Elbette bu tartışmalar bize özgü değil. Dünyanın pek çok yerinde askerî vesayetin ardından “geçiş” ve “sağlamlaştırma” aşamalarını yaşayan toplumlar benzer konulara kafa yordular.
Tartışmalarda nüanslar olsa da, genel olarak, serbest ve genel seçimlerle işbaşına gelen siyasal iktidarların meşruiyetinin, her türlü vesayet karşısında savunulması gerektiği konsensüsüne vardılar.
Örneğin sık sık atıf yaptığım, askerî vesayet ve demokratikleşme üzerine kapsamlı çalışmalarıyla tanınan Juan Linz ve Alfred Stepan, Franco diktatörlüğünün ardından İspanya’da “geçiş” sürecinin tamamlandığını şu göstergelerden çıkartıyorlar:
“Hükümet serbest ve genel seçimlerin neticesinde görevdeydi, politika üretmek için mutlak otoriteye sahipti ve de iure (hukuki) olarak diğer birimlerle güç paylaşmak zorunda değildi.”
Yine bu alanda çalışmalarıyla tanınan Di Palma’nın “rekabetin kurallarının, ana oyuncuların oyunu boykot etmelerini önleyecek şekilde oluşturulması” önermesini daha da ileriye götüren ikili şu “ideal” tanımını yaparlar:
“Hiçbir grup ya da siyasi kurumun demokratik yollarla seçilmiş hükümetleri veto edecek imtiyaza sahip olmadığı, en basit şekilde ifade etmek gerekirse, demokrasinin ‘kentteki tek oyun’ olarak düşünüldüğü bir durum.” (Narcis Serra)
Eski reflekslerin kolaycılığından ya da Ali Bayramoğlu’nun dünkü yazısında bahsettiği gibi, “konforlu” tavırlardan yakasını sıyıramayanlar aslında yel değirmenleriyle savaştıklarını artık görmeliler.
Bunu en çok kendileri için yapmalılar. Zira siyasetin tolere edilebilir edimleriyle mücadeleyi, siyaset kanallarını tıkayan askerî ya da şimdi olduğu gibi sivil bürokratik vesayet tehdidinin önüne koşarak, aslında siyasi rakipleri olan parti ile değil, kendileriyle mücadele ediyorlar.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019