Melih ALTINOK
Tahliye edilen Ahmet Şık cezaevi kapısında şunları söyledi:
“Bu komployu kuran, yürüten polisler, savcı ve hâkimler bu cezaevine girecek, burada ben ant içiyorum hepinizin önünde. Onlar buraya girdiğinde bu ülkeye adalet gelecek. O cemaat bağlantılı, çete bağlantılı adamlar buraya girecek.”
Bir yıl cezaevinde kalan bir adamın, kapıdaki nümayişin de etkisiyle, heyecanla söylediği sözlerdir, dedim.
Ama o dakikadan itibaren sosyal medyada ve televizyonda estirilen “intikam” havası, o günden bu yana yazılı basındaki “zafer ganimeti paylaşımı” akla ziyan bir hâl aldı.
Mızmız, Hürriyet’te “Bir kenara not edin,” diyordu Şık’ın sözlerini “çünkü yakın ve en geç orta gelecekte bu sözlerin bir iddianame haline geldiğini göreceksiniz”. Zira kendisine göre Silivri, Diyarbakır Cezaevi’ydi artık.
Kindar bir nesil yetiştirecekler zahir...
Tahliyeler üzerine “Şimdi kucaklıyorlar ama siz içerideyken gıkları çıkmadı, bir ben konuştum, yalnız ben. En çok ben konuşacağım” mealinde (bkz. Erol Büyükburç) satırlar kaleme alan bir başkası iseVatan’daki köşesinde isim vermeye başlamıştı bile.
Etyen Mahçupyan ve Alper Görmüş’e parmak sallayıp “AGOS’ta karşılaştıklarında Şık’a Ergenekoncu muamelesi yapanlardan” bahsetti. Hadislerden dem vurup “Kötülüklere karşı buğz ederek demokrasiyi ilerletemeyiz” dedi.
Anlaşılan, rövanşizmin kadir kıymet bilenini seviyorlar...
Medyanın ablası CNN Türk’teki programında, konuk aldığı Şener’in yürek burkan acılarından damıttığı kinini programı boyunca sabit kalan KJ’sinde koyulaştırdı. Programın sonunda da “Evet, ama yetmez”inin hikmetini açık etti. “İzleyicilerimiz, Soner Yalçın’ın, Balbay’ın, Haberal’ın da burada olması istiyor. ‘Evet, ama yetmez’i de bu yüzden bilerek yazdım. Nazire yaptım birilerine.”
Yetmez ama evet kere, yeterrrr...
Tahmin edeceğiniz üzere o birileri, referandumdaki yüzde elli sekiz, yani bizler oluyoruz. Ama bu açık tehditler ve manipülasyon karşısında pek bi sus pusuz.
Kolay değil tabii, cezaevinden yeni çıkmış insanların ağlayarak anlattıkları ve kimsenin onaylamayacağı dramları manşet manşet yayınlanırken gün gibi ortada olsa da eğriltmelerin eğrilinden dem vurmak.
Adamı yerler vallahi.
Ama askerî vesayete kafa tutarken, hükümeti “muhalefete muhtaç alanlarda” tek başımıza kıyasıya eleştirirken, merkez medyanın vesayeti karşısında linç ediliriz diye pısmanın ahlaki bir problem olduğunu düşünüyorum.
Ve bu fırsat kaçırılırsa, en az, Şık’ı, Şener’i, Ersanlı’yı, Zarakolu’nu Ergenekon’a kalkan yaptıran yargının fütursuzluğu kadar sorumlu olacak, merkez medyanın ve çığırtkan ulusolcu kesimlerin tehditlerine boyun eğip isyan günlerinde Viyana mimarisinden bahseden dostlarımızın safına düşmek istemiyorum.
Evet, üç dört yazıda bir mutlaka cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin, ama özellikle kimsesiz, beş parasız ve medyada dostları olmayanların (yanan beş mahkûmu hatırlayanınız var mı bu arada) seslerine ses vermeye çabalayan bir gazeteci olarak, herhangi birinin tahliyesine karşı çıkacak değilim.
Tutukluğun olağanüstü bir alternatif olması arzumuz. İnsan hakları, demokrasi ve özgürlük kriterlerimizin, ancak tanıdıkları ya da “yararlanabilecekleri” isimler söz konusu olunca feveran eden tiplerin tahayyülünün alamayacağı kadar tavanda olduğunun kanıtı da yazılarımızdır.
Şık’ların gözaltına alındığı günün ertesi bu sütunda “Ahmet’in şık gazeteciliği Ergenekon’u pejmürdeleştirmez” başlıklı bir yazı yazdım.
“Çalışmalarıyla ve ortak tanıdıklarımızın referanslarıyla tanıdığım Şık’ın Ergenekon örgütüyle organik bir bağı olduğuna inanmadığımı söyleyebilirim” dediğim yazımda bu kişisel kanaatimin bir kefillik olmadığı şerhini de düştüm: “Ancak savcılar, Ergenekon’un medya ayağını oluşturduklarını iddia ettikleri kesimlerin Ahmet Şık ile ilişkilenme çabalarının nedeni gibi noktalar üzerinde duruyorlar.”
Takip eden “Şık’ı Ergenekon’a kalkan yaptırmayın” isimli yazımda ise, Şık hakkında tamamen kişisel düşüncelerimizden kaynaklanan şerhlerimizden, ulusalcıların ve ilişiklerinin istediği gibi, Ergenekon davasının fasa fiso olduğu anlamının çıkartılamayacağını özellikle vurguladım.
Ne yazık ki adım adım bu karanlık noktaya sürüklendiğimizi düşünüyorum.
Söz konusu kişiler için “suçludurlar” iddiasında bulunmayan insanları, “suçsuzdurlar” diye ikrar etmedikleri için insafsızlıkla, dahası polis devleti savunuculuğuyla suçlama izansızlığının medyaya enikonu hâkim olduğuna şahit oluyoruz.
Şener’in ya da başka bir tutuklunun/ hükümlünün maruz kaldığı, geçmişten ve günümüzden fazlasıyla aşina olduğumuz aşağılayıcı uygulamalar üzerinden Vumhuriyet tarihinin en önemli demokratikleşme davalarının mahkûm edilmesi projesi mayalanıyor.
Demek Şık ve Şener tahliye olunca Ergenekon davası da düşmüş sayılıyormuş.
Bakın, bir garip toplumsal mutabakat adına, “bir onlardan bir bunlardan” mantığıyla, Silivri’nin boşaltılması konuşuluyor şimdi, ciddi ciddi.
Haklısınız, manipülasyon büyük tekne küçük de “kaptanlığı akıntıya teslim edeceksen nehre inerken rotanı niye ilan ettin madem” demezler mi adama; tamam kadına da.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019