Ahmet ALTAN
Bizim Gönül’ün başının derdi bu sığırcıklar.
Sanki bale yapar gibi toplu hâlde bir yandan bir yana yumuşak kavisler çizerek uçuyor, neşeyle ötüşüyor ve bizim pencerelerle pencere pervazlarını mahvediyorlar.
Gönül her yıl, “gene geldiler” diyor.
Ben ikinci cümleyi bekliyorum.
“Ne yapacağız” diye soruyor.
Ben de iki elimi iki yana açıp başımı yana eğiyorum, “yapacak bir şey yok” manasında.
Kavgaya tutuştuklarında bir kartalı bile yenebilen bu minicik neşeli kuşların, Gönül’ün sildiği pencereleri perişan etmesini nasıl önleyeceğimizi bilmiyorum.
“Sığırcık sorunu” bence Kürt sorunundan daha karmaşık, bunu çözebilecek hiçbir “açılım” yok, olsa yapacağım bir “sığırcık açılımı” ama yok işte.
Gönül söylene söylene pencereleri silecek, onlar da gelip alay eder gibi yeniden kirletecek.
Her yıl bu mevsim bu büyük “trajedi” yaşanacak.
İşin fenası, Gönül’e söyleyemiyorum ama ben sığırcıkları tutuyorum, onların ağaçların üstünde bale yapmasını, ötüşleriyle sabahın aydınlığını, akşamın alacasını şenlendirmelerini seviyorum.
Böyle küçük eğlencelerim var.
Yorgun bir köpeğin kuyruğunu çekip kaçan kargalara bakmak da eğlendiriyor beni, aslında köpeğin kuyruğuna musallat olmalarının hiçbir açıklaması yok, sadece benim onları seyrederek eğlenmem gibi kargalar da köpeği kızdırarak eğleniyorlar.
Ben kargalara bakarken dar bir sokakta trafik sıkıştı sabahleyin.
Eski bir bahçe kapısının önünde durmak zorunda kaldım, sadece bahçe kapısını, bahçe kapısının parmaklıkları arkasında uzanıp giden çakıllı yolu, yolun iki yanındaki yaprakları sarı yeşil menevişli sonbahar ağaçlarını, çakıllı yola dökülmüş yaprakları ve ağaçların altındaki otları vahşileşmiş bir toprak parçasını görebiliyordum.
Bahçeden muhteşem bir koku geliyordu.
Aslında tek bir koku değildi duyduğum.
Çocukluğumdan beri bildiğim ama adının ne olduğunu bir türlü çıkaramadığım bir kokular senfonisiydi.
Lüstrumların, yabani otların, dalından düşmüş ama henüz bütün yeşilliğini kaybetmemiş yaprakların, dallarında duran meyvelerle, dökülüp çürümeye başlamış meyvelerin, nemli toprağın ve gökyüzünün kokularının birbirine karışmasından oluşan, epeyce yabani, serkeş, ışığı değil gölgeyi anımsatan, insanın içine işleyen mayhoş ve serin bir koku.
Bütün pencerelerini açtım arabanın.
Bu koku, çocukluğumun en unutulmaz kokularından biri.
Yalnızca eski bahçelerde kalmış, yakında kaybolacak endişesi yaratan çocukluk kokusu.
Proust için “çaya daldırılan bisküvi kokusu” ne ise benim için de bu isimsiz koku o.
Beni her zaman olduğum yerden alıp geçmişe, kaybolmuş olana, geri gelmeyecek olana götüren esrarengiz kılavuz, bir anda yılların üstünden uçurup “yitik zamanların” arasına taşıyor beni.
Köşkün arka tarafındaki ahşap ve kuru kaysı kokan, geniş yataklarının üstünden cibinliklerin sarktığı odalarda okuduğum Arsen Lüpen’lere, Sarı Odanın Esrarı’na, yazarını hâlâ bilmediğim ama içimi titreten Çok Genç ve Güzeldi’ye koku sarmaşıklarından yapılmış görünmez bir köprüden geçiyorum.
İnsan geçmişe nasıl çabuk dönebiliyor.
Yeniden hareket ettiğimizde köşkün merdivenlerinden telaşlı adımlarla çıkan babaannemin sesi, eteklerinin hışırtısı, nedense hep kabak kalyesi ve dereotu kokusuyla hatırladığım mutfağa girişi, bir yere yetişecekmiş gibi verdiği aceleci talimatları da bir süre benimle geldi.
O “yaşlı” kadın benim bugünkü yaşımdan daha gençti o zamanlar.
Sığırcıkların uçuşu gibi beni eğlendiren bir gerçek bu.
Salonun bir köşesindeki kenarları sarı pirinç kakmalı büyük mermer masanın ortasında duran gümüş meyvelikteki sabundan yapılmış rengârenk meyveler.
Üç dört yaşlarındayken bir iki kez gidip ısırmıştım.
Sabunun tadını sevmediğimi söylemeliyim.
Köşkün bahçesindeki meyvelere ise bayılırdım, nedense en çok sevdiklerim gençliğini çabuk tüketen o yaşlı muşmulalarla dişlerimi kamaştıran çakal erikleriydi.
Bodur ağaçlı vişneleri de severdim.
Dut toplamak, kayısı ağaçlarına tırmanmak, şeftalileri olmadan yemek de çocukluğumun büyük maceraları arasındaydı.
Nasıl bir ülkede yaşadığımı, nasıl bir ülkede yaşayacağımı bilmezdim.
Gerçekler bana yabancıydı.
Hayallerle doluydu çocukluğum, bazı yaz öğleden sonraları onlar benim uyuduğumu sanırken köşkten kaçar sıcak ve ıssız yollarda hayaller kurarak yürürdüm.
Guguk kuşları öterdi.
Niye bilmiyorum onlar hep öğleden sonra öterlerdi.
Sonra kayboldular, artık guguk kuşları yok.
Köşkün hemen önündeki “göbekte” güller, şebboylar, zambaklar vardı, onlar bu civarda hâlâ varlar, zakkumlar kayboldular.
Sığırcıklar hâlâ ağaçların üstünde dalgacı reveranslarıyla kayarak uçuyorlar.
Sıradan olaylar beni mutlu etmeye yetiyor, basit bir ihtiyarın kendince basit mutlulukları bunlar.
“Kendimce” olmayan büyük mutsuzlukların arasında, bulutlu bir gökyüzündeki bir bulut aralığından görünen güneş gibi küçük ve sevinçli ışık serpintileri.
O sevinçli ışıkla oyalanıyorum bazen.
Yorulan ruhumu biraz dinlendiriyorum.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018