Akdoğan Özkan
Jeopolitik gerilimlerdeki yoğunlaşma öyle bir noktaya geldi ki, artık “nükleer çatışma” riski en yetkili ağızlardan bile kolaylıkla telaffuz ediliyor. Gerek Rusya gerekse de ABD cenahında nükleer tatbikatlar ve testlerin yoğunlaşmasının ardından BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, “insanlığın bıçak sırtında” olduğu uyarısını yaparak, “Nükleer silahın kullanılması riski Soğuk Savaş'tan bu yana görülmemiş boyutlara ulaştı,” ifadelerini kullandı.
Guterres, Amerikan ordusunun kıtalararası balistik füze (ICBM) testleri gerçekleştirmesinden birkaç gün sonra (geçen cuma günü) Washington'daki yıllık Silah Kontrolü Derneği toplantısı için hazırladığı konuşmasında, ülkelerin potansiyel bir çatışmaya yönelik hazırlıklar kapsamında yapay zekâ (AI) gibi teknolojileri kullanarak “niteliksel bir silahlanma yarışına” girdiklerini savundu ve bu tür ilerlemelerin, nükleer silahların kullanılma tehlikesini kat kat artırdığına dikkati çekti. Guterres’in, ABD ile Rusya arasında yürürlükte kalan son “silahların kontrol altına alınması” anlaşmasının 2026’da sona ereceğini hatırlatması da manidar idi.
Guterres’in bu açıklamaları, ABD'nin Rusya ile Ukrayna üzerinde yürüttüğü vekalet savaşında Kiev yönetimine verdiği desteği Rusya topraklarını da vuracak mahiyette genişletmesinin konuşulduğu ve potansiyel olarak nükleer bir çatışma endişesini artırdığı bir dönemde geldi. Gerek ABD gerekse de kimi istisnalar haricindeki NATO üyeleri Moskova'yı nükleer silah tehlikesini artırmakla suçlarken, Rus liderler Batı'nın Ukrayna’ya silahlarıyla Rus topraklarını vurma izni vermesinin gerilimi tetikleyebileceğine dikkat çekiyorlar.
"Şu anda aklımızdan geçirmiyoruz"
Guterres, “Nükleer şantaj, pervasızca nükleer felaket tehdidiyle birlikte yeniden ortaya çıktı," diyerek imalı şekilde Rusya’yı suçladı gerçi. Ama, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “nükleer silah kullanmayı aklından bile geçirmediği” konusunda ısrarcı. Putin, geçen cuma günü St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu’nda dinleyicilere hitaben yaptığı konuşmada, “Biz kimseyi nükleer silahlarla tehdit etmiyoruz,” dedi. Rusya'nın ancak egemenliğinin veya toprak bütünlüğünün tehdit altında olması durumunda nükleer silah kullanmayı düşünebileceğini yineledi ve “Şu anda durumun böyle olduğuna inanmıyorum,” demeyi de ihmal etmedi.
Ancak göz önünde yaşananlar söz düellosu ile sınırlı değil. Nükleer tatbikat ve testlerin de ufaktan ivme kazandığını görüyoruz. Son olarak Amerikan ordusu, üç gün içinde iki kıtalararası balistik füze (ICBM) testi gerçekleştirdiğini duyurdu. ABD Hava Kuvvetleri ile Uzay Kuvvetleri’nin ortak çalışması sonucu Kaliforniya'daki Vandenberg Uzay Kuvvetleri Üssü'nden geçen salı ve perşembe günü fırlatılan iki Minuteman III füzesiyle yapılan testte gerçek savaş başlıkları kullanılmadı belki ama, fırlatılan füzeler yaklaşık 4.200 mil (6.700 km'nin üzerinde) uçurularak Marshall Adaları'nda bulunan Kwajalein Atolü’ndeki Ronald Reagan Balistik Füze Savunma Test Sahası yakınlarında bir noktaya düşürüldü. Vandenberg Uzay Kuvvetleri Üssü’nden 6 Haziran tarihinde yapılan açıklamada, test ile amacın, sistem performansını değerlendirmek amacıyla füze seyri sırasında radar, optik ve telemetri verileri toplamak olduğu dile getirildi.
"2029’a kadar Rusya ile savaşa hazırlanın"
Pentagon testlerin “rutin” olduğunu ve son küresel gerilimlerle ilgisi olmadığını açıklasa da bunun herkesi ikna etmeyeceği açık. Hele de, Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, ülkesinin 2029 yılına kadar Rusya ile savaşa hazırlanması gerektiğini ilan ederek zorunlu askerlik hizmetinin acilen yeniden yürürlüğü konması çağrısında bulunmuşken.
Berlin’den yükselen sesler bununla sınırlı değil. Almanya hükümet sözcüsü Wolfgang Büchner, Berlin yönetiminin Kiev yönetimine, Ukrayna’nın Kharkov bölgesine komşu Rus topraklarına saldırmak için Alman silahlarını kullanma izni verdiğini doğruladı. 31 Mayıs tarihli açıklamasında Büchner, Almanya'nın Ukrayna'nın silah tedarikçisi olmasının kendisini çatışmanın tarafı yapmayacağını savundu. Ancak Rusya lideri Putin’ni, NATO ülkelerinin temsilcilerinin Ukrayna’ya silahlarıyla Rusya topraklarındaki hedefleri vurma izni vermesi planlarından bahsederken “neyle oynadıklarının” farkında olmaları gerektiğini vurguladığını ve Rusya topraklarına saldırmak için Batı silahlarını kullanmanın küresel bir çatışmayı tetikleyebileceğini söylediğini unutmayalım.
“Nükleer patlama demosu düşünme zamanı”
Fikir ve önerileri bazen hükümet politikası haline gelebilen bir Rus düşünce kuruluşunun kıdemli bir üyesi de Moskova’nın Batı’yı, Ukrayna'nın Rusya içindeki hedefleri uzun menzilli füzelerin de aralarında olduğu silahları kullanarak vurmasına izin vermemeye ikna etmek için kararlılık ve inandırıcılığını gösterme mahiyetinde bir “nükleer patlama demosu” düşünmesini önerdi. Moskova merkezli “Dış ve Savunma Politikaları Konseyi”nin üyesi Dmitry Suslov'un önerisi, Putin'in NATO üyelerine yönelik yukarıda da yer verdiğimiz “ateşle oynama” uyarısından bir gün sonra geldi. Suslov, Batı’da, “Kiev'in yenilgisinin maliyetinin, Rusya ile doğrudan bir askeri çatışmanın risklerinden çok daha büyük” olduğu şeklinde bir kanaate ulaşıldığını, bu mantığın kaçınılmaz olarak III. Dünya Savaşı’na yol açmakta olduğunu dile getirdi: “Eğer Batı'nın Ukrayna'daki çatışmaya daha fazla dahil olması şu anda durdurulmazsa, o zaman Rusya ile NATO arasında tam teşekküllü bir ‘sıcak’ savaş kaçınılmaz hale gelecektir. Üstelik ABD ve NATO'nun konvansiyonel silahlar alanındaki üstünlüğü nedeniyle bu savaş mutlaka nükleer boyuta taşınacaktır,” şeklinde konuşan Suslov, olayların bu noktaya gelmesini önlemenin tek yolunun Rusya'nın caydırıcılık politikasının keskin bir şekilde güçlendirilmesi olduğunun altını çizdi.
Suslov bu doğrultuda alınması gerektiğini düşündüğü dört aksiyondan birini şöyle ifade etti: “Rusya'nın niyetinin ciddiyetini teyit etmek ve hasımlarımızı Moskova'nın gerilimin tırmandırılmasına hazır olduğuna ikna etmek için, bir nükleer patlama demosu (yani bir savaş değil) yapmayı düşünmeye değer. Dünyadaki tüm televizyon kanallarında canlı olarak gösterilecek olan nükleer mantarın siyasi ve psikolojik etkisi, umarım Batılı politikacılara 1945'ten sonra büyük güçler arasındaki savaşları engelleyen ve artık büyük ölçüde kaybetmiş oldukları tek şey olarak geri dönecektir: nükleer savaş korkusu.”
Öte yandan, Rusya’nın taktik nükleer silah tatbikatları yaptığını da hatırlayalım. Rusya Federasyonu Savunma Bakanlığı, Rusya'nın Güney Askeri Bölgesi birliklerinin yakın zamanda duyurulan taktik nükleer tatbikatların ilk aşamasını 21 Mayıs Salı günü başlattığını bildirmişti. Bakanlık, tatbikatın, Moskova'nın herhangi bir dış tehdide yanıt verme kabiliyetini sergileme amacı taşıdığını, Rusya ile Batı arasındaki gerilimin devam ettiği bir ortamda caydırıcı olmak üzere tasarlandığını kaydetmişti. Açıklamada, tatbikata katılan askeri birliklerin, her ikisi de 5 ila 50 kiloton arası güce sahip taktik nükleer savaş başlıkları taşıyabilen 9M723-1 balistik füzelerini veya 9M728 seyir füzelerini ateşleyebilen İskender-M sistemlerini kullanacağı vurgulanmıştı.
Washington Kiev’i uyardı
Kiev yönetiminin kendisine siyah tedariki yapan bütün NATO üyesi ülkelerden Rusya topraklarındaki kritik hedefleri vurma izni almasının Ukrayna Savaşı’ndaki en ürkütücü evre olacağını teslim etmemiz gerekiyor. Hatırlayanlar olacaktır, Mayıs ayı sonlarına doğru Washington Post gazetesinde yer alan bir haberde, bu iznin AB üyesi ülkelerin savunma bakanları düzeyinde tartışılacak noktaya gelmesinin ardından, Ukrayna’nın Rusya topraklarındaki kıtalararası balistik füze erken uyarı sistemini vurduğu yazılmıştı. Gazete haberinde, bu gelişmenin Amerikan yönetimini bile endişelendirdiğine ve bu endişelerin Kiev yönetimine aktarıldığına yer verilmişti.
Kiev’e Batı’nın silahlarıyla Rusya topraklarındaki hedefleri vurma izni verilmesi konusu, ABD’de -New York Times'ın yakın tarihli bir haberinden de öğrendiğimiz gibi- Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile geçtiğimiz aylarda istifa eden kıdemli dışişleri bakan yardımcısı Victoria Nuland’ın yanı sıra Kongre'deki Cumhuriyetçilerin çoğunluğu (Alt Meclis Sözcüsü Michael Johnson da dahil) ve dış politika kurumunun birçok temsilcisi tarafından destekleniyor. Bu iznin verilmesi, Avrupa’da ise Polonya, Baltık ülkeleri, Almanya'nın en büyük muhalefet partisi CDU/CSU ve Britanya Dışişleri Bakanı David Cameron gibi isimler tarafından destek görüyor.
Geçtiğimiz günlerde benzer bir çağrı NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg tarafından da dile getirildi. Sanıyorum Washington'dan ciddi bir destek görmeseydi Stoltenberg bu tür bir açıklama yapmazdı. Ancak Washington’un tutumunu da tamamen netleşmiş kabul etmeyelim.
Son zamanlarda endişe verici gelişmeleri özellikle bazı küçük Avrupa ülkelerinin beyanatlarından da çokça duyuyoruz. Der Spiegel dergisinin aktardığı, Baltık ülkeleri ve Polonya’nın, cephedeki durumun Kiev açısından olumsuz gelişmesi halinde Ukrayna'ya asker gönderebilecekleri konusunda Almanya'yı “uyarmaları” bu tip gelişmelerden biri.
Kremlin yönetimi bu tür beyanat ve çıkışları, “özel dikkat ve önlemler gerektiren eşi benzeri görülmemiş bir gerilim tırmanışı” olarak nitelendiriyor.
“Avrupa savaş psikozu içinde”
Bu arada Avrupa’daki ender serinkanlı seslerden birinin sahibi olan Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Avrupa’yı “savaş pzikozu” içine girmiş olmakla eleştirdi. Orban cuma günü bir radyoya verdiği röportajda, Avrupa'nın askeri birliklerinin Ukrayna topraklarına girmesiyle sonuçlanabilecek bir “savaş psikozu içinde” olduğunu söyledi ve “geçmişe bakıldığında ‘artan bir hızla açık bir çatışmaya girdiğimizi” görmenin zor olmadığını ekledi. Orban, “doğrudan savaş tehdidi olmadığını söyleyenler halkı yanıltıyorlar,” dedi.
Aslında bana öyle geliyor ki, ABD başta olmak üzere NATO üyesi ülkeler Kiev’e Batı’nın silahlarıyla Rusya topraklarını vurma iznine Moskova’nın nasıl bir karşılık geliştireceğini anlamak için bazı gayrı-resmi “münferit” izinler vermiş olabilirler. Ancak, Kremlin, Batı’nın silahlarıyla kendi topraklarının vurulmasının ne anlama geleceğini stratejik muğlaklığa hiçbir şekilde yer bırakmayacak biçimde en yetkili ağızlardan ifade etti.
Putin, “Biz nükleer kullanmayı aklımızdan bile geçirmiyoruz,” dedi belki ama Rusya'nın toprak bütünlüğünün tehdit altında olması durumunda nükleer silah kullanmayı düşünebileceğini yineledi, yukarıda da hatırlattığım gibi. Meali: “Benim toprağıma saldırırsan, her şeyi aklımdan geçiririm.”
Dolayısıyla Rusya topraklarında hele de uzun menzilli füze bataryaları ve radar istasyonlarının hedef alındığı saldırılar yapmanın maliyetini tüm dünya kavramak zorunda.
İkinci bir husus da, BM Genel Sekreteri’nin de dikkati çektiği gibi, nükleer silah düğmesine basma kararının büyük güçler tarafından Yapay Zekâ teknolojileri yardımıyla makineler veya algoritmalara bırakılması noktasına gelmiş olmamız. Felaketimiz olabilecek böylesi gelişmeleri önlemek için bile Avrupa’nın acilen ciddi mutabakatlar ve güvenceler içeren yeni bir güvenlik mimarisine ihtiyacı var aslında. Yani daha geniş bir savaşa değil daha geniş bir barış cephesine, barışın güvence altına alınmasına ihtiyacımız var.
Var da alıcısı var mı acaba?
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
23.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025