Akdoğan Özkan
Jeopolitik gerilimlerdeki yoğunlaşma öyle bir noktaya geldi ki, artık “nükleer çatışma” riski en yetkili ağızlardan bile kolaylıkla telaffuz ediliyor. Gerek Rusya gerekse de ABD cenahında nükleer tatbikatlar ve testlerin yoğunlaşmasının ardından BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, “insanlığın bıçak sırtında” olduğu uyarısını yaparak, “Nükleer silahın kullanılması riski Soğuk Savaş'tan bu yana görülmemiş boyutlara ulaştı,” ifadelerini kullandı.
Guterres, Amerikan ordusunun kıtalararası balistik füze (ICBM) testleri gerçekleştirmesinden birkaç gün sonra (geçen cuma günü) Washington'daki yıllık Silah Kontrolü Derneği toplantısı için hazırladığı konuşmasında, ülkelerin potansiyel bir çatışmaya yönelik hazırlıklar kapsamında yapay zekâ (AI) gibi teknolojileri kullanarak “niteliksel bir silahlanma yarışına” girdiklerini savundu ve bu tür ilerlemelerin, nükleer silahların kullanılma tehlikesini kat kat artırdığına dikkati çekti. Guterres’in, ABD ile Rusya arasında yürürlükte kalan son “silahların kontrol altına alınması” anlaşmasının 2026’da sona ereceğini hatırlatması da manidar idi.
Guterres’in bu açıklamaları, ABD'nin Rusya ile Ukrayna üzerinde yürüttüğü vekalet savaşında Kiev yönetimine verdiği desteği Rusya topraklarını da vuracak mahiyette genişletmesinin konuşulduğu ve potansiyel olarak nükleer bir çatışma endişesini artırdığı bir dönemde geldi. Gerek ABD gerekse de kimi istisnalar haricindeki NATO üyeleri Moskova'yı nükleer silah tehlikesini artırmakla suçlarken, Rus liderler Batı'nın Ukrayna’ya silahlarıyla Rus topraklarını vurma izni vermesinin gerilimi tetikleyebileceğine dikkat çekiyorlar.
"Şu anda aklımızdan geçirmiyoruz"
Guterres, “Nükleer şantaj, pervasızca nükleer felaket tehdidiyle birlikte yeniden ortaya çıktı," diyerek imalı şekilde Rusya’yı suçladı gerçi. Ama, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “nükleer silah kullanmayı aklından bile geçirmediği” konusunda ısrarcı. Putin, geçen cuma günü St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu’nda dinleyicilere hitaben yaptığı konuşmada, “Biz kimseyi nükleer silahlarla tehdit etmiyoruz,” dedi. Rusya'nın ancak egemenliğinin veya toprak bütünlüğünün tehdit altında olması durumunda nükleer silah kullanmayı düşünebileceğini yineledi ve “Şu anda durumun böyle olduğuna inanmıyorum,” demeyi de ihmal etmedi.
Ancak göz önünde yaşananlar söz düellosu ile sınırlı değil. Nükleer tatbikat ve testlerin de ufaktan ivme kazandığını görüyoruz. Son olarak Amerikan ordusu, üç gün içinde iki kıtalararası balistik füze (ICBM) testi gerçekleştirdiğini duyurdu. ABD Hava Kuvvetleri ile Uzay Kuvvetleri’nin ortak çalışması sonucu Kaliforniya'daki Vandenberg Uzay Kuvvetleri Üssü'nden geçen salı ve perşembe günü fırlatılan iki Minuteman III füzesiyle yapılan testte gerçek savaş başlıkları kullanılmadı belki ama, fırlatılan füzeler yaklaşık 4.200 mil (6.700 km'nin üzerinde) uçurularak Marshall Adaları'nda bulunan Kwajalein Atolü’ndeki Ronald Reagan Balistik Füze Savunma Test Sahası yakınlarında bir noktaya düşürüldü. Vandenberg Uzay Kuvvetleri Üssü’nden 6 Haziran tarihinde yapılan açıklamada, test ile amacın, sistem performansını değerlendirmek amacıyla füze seyri sırasında radar, optik ve telemetri verileri toplamak olduğu dile getirildi.
"2029’a kadar Rusya ile savaşa hazırlanın"
Pentagon testlerin “rutin” olduğunu ve son küresel gerilimlerle ilgisi olmadığını açıklasa da bunun herkesi ikna etmeyeceği açık. Hele de, Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, ülkesinin 2029 yılına kadar Rusya ile savaşa hazırlanması gerektiğini ilan ederek zorunlu askerlik hizmetinin acilen yeniden yürürlüğü konması çağrısında bulunmuşken.
Berlin’den yükselen sesler bununla sınırlı değil. Almanya hükümet sözcüsü Wolfgang Büchner, Berlin yönetiminin Kiev yönetimine, Ukrayna’nın Kharkov bölgesine komşu Rus topraklarına saldırmak için Alman silahlarını kullanma izni verdiğini doğruladı. 31 Mayıs tarihli açıklamasında Büchner, Almanya'nın Ukrayna'nın silah tedarikçisi olmasının kendisini çatışmanın tarafı yapmayacağını savundu. Ancak Rusya lideri Putin’ni, NATO ülkelerinin temsilcilerinin Ukrayna’ya silahlarıyla Rusya topraklarındaki hedefleri vurma izni vermesi planlarından bahsederken “neyle oynadıklarının” farkında olmaları gerektiğini vurguladığını ve Rusya topraklarına saldırmak için Batı silahlarını kullanmanın küresel bir çatışmayı tetikleyebileceğini söylediğini unutmayalım.
“Nükleer patlama demosu düşünme zamanı”
Fikir ve önerileri bazen hükümet politikası haline gelebilen bir Rus düşünce kuruluşunun kıdemli bir üyesi de Moskova’nın Batı’yı, Ukrayna'nın Rusya içindeki hedefleri uzun menzilli füzelerin de aralarında olduğu silahları kullanarak vurmasına izin vermemeye ikna etmek için kararlılık ve inandırıcılığını gösterme mahiyetinde bir “nükleer patlama demosu” düşünmesini önerdi. Moskova merkezli “Dış ve Savunma Politikaları Konseyi”nin üyesi Dmitry Suslov'un önerisi, Putin'in NATO üyelerine yönelik yukarıda da yer verdiğimiz “ateşle oynama” uyarısından bir gün sonra geldi. Suslov, Batı’da, “Kiev'in yenilgisinin maliyetinin, Rusya ile doğrudan bir askeri çatışmanın risklerinden çok daha büyük” olduğu şeklinde bir kanaate ulaşıldığını, bu mantığın kaçınılmaz olarak III. Dünya Savaşı’na yol açmakta olduğunu dile getirdi: “Eğer Batı'nın Ukrayna'daki çatışmaya daha fazla dahil olması şu anda durdurulmazsa, o zaman Rusya ile NATO arasında tam teşekküllü bir ‘sıcak’ savaş kaçınılmaz hale gelecektir. Üstelik ABD ve NATO'nun konvansiyonel silahlar alanındaki üstünlüğü nedeniyle bu savaş mutlaka nükleer boyuta taşınacaktır,” şeklinde konuşan Suslov, olayların bu noktaya gelmesini önlemenin tek yolunun Rusya'nın caydırıcılık politikasının keskin bir şekilde güçlendirilmesi olduğunun altını çizdi.
Suslov bu doğrultuda alınması gerektiğini düşündüğü dört aksiyondan birini şöyle ifade etti: “Rusya'nın niyetinin ciddiyetini teyit etmek ve hasımlarımızı Moskova'nın gerilimin tırmandırılmasına hazır olduğuna ikna etmek için, bir nükleer patlama demosu (yani bir savaş değil) yapmayı düşünmeye değer. Dünyadaki tüm televizyon kanallarında canlı olarak gösterilecek olan nükleer mantarın siyasi ve psikolojik etkisi, umarım Batılı politikacılara 1945'ten sonra büyük güçler arasındaki savaşları engelleyen ve artık büyük ölçüde kaybetmiş oldukları tek şey olarak geri dönecektir: nükleer savaş korkusu.”
Öte yandan, Rusya’nın taktik nükleer silah tatbikatları yaptığını da hatırlayalım. Rusya Federasyonu Savunma Bakanlığı, Rusya'nın Güney Askeri Bölgesi birliklerinin yakın zamanda duyurulan taktik nükleer tatbikatların ilk aşamasını 21 Mayıs Salı günü başlattığını bildirmişti. Bakanlık, tatbikatın, Moskova'nın herhangi bir dış tehdide yanıt verme kabiliyetini sergileme amacı taşıdığını, Rusya ile Batı arasındaki gerilimin devam ettiği bir ortamda caydırıcı olmak üzere tasarlandığını kaydetmişti. Açıklamada, tatbikata katılan askeri birliklerin, her ikisi de 5 ila 50 kiloton arası güce sahip taktik nükleer savaş başlıkları taşıyabilen 9M723-1 balistik füzelerini veya 9M728 seyir füzelerini ateşleyebilen İskender-M sistemlerini kullanacağı vurgulanmıştı.
Washington Kiev’i uyardı
Kiev yönetiminin kendisine siyah tedariki yapan bütün NATO üyesi ülkelerden Rusya topraklarındaki kritik hedefleri vurma izni almasının Ukrayna Savaşı’ndaki en ürkütücü evre olacağını teslim etmemiz gerekiyor. Hatırlayanlar olacaktır, Mayıs ayı sonlarına doğru Washington Post gazetesinde yer alan bir haberde, bu iznin AB üyesi ülkelerin savunma bakanları düzeyinde tartışılacak noktaya gelmesinin ardından, Ukrayna’nın Rusya topraklarındaki kıtalararası balistik füze erken uyarı sistemini vurduğu yazılmıştı. Gazete haberinde, bu gelişmenin Amerikan yönetimini bile endişelendirdiğine ve bu endişelerin Kiev yönetimine aktarıldığına yer verilmişti.
Kiev’e Batı’nın silahlarıyla Rusya topraklarındaki hedefleri vurma izni verilmesi konusu, ABD’de -New York Times'ın yakın tarihli bir haberinden de öğrendiğimiz gibi- Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile geçtiğimiz aylarda istifa eden kıdemli dışişleri bakan yardımcısı Victoria Nuland’ın yanı sıra Kongre'deki Cumhuriyetçilerin çoğunluğu (Alt Meclis Sözcüsü Michael Johnson da dahil) ve dış politika kurumunun birçok temsilcisi tarafından destekleniyor. Bu iznin verilmesi, Avrupa’da ise Polonya, Baltık ülkeleri, Almanya'nın en büyük muhalefet partisi CDU/CSU ve Britanya Dışişleri Bakanı David Cameron gibi isimler tarafından destek görüyor.
Geçtiğimiz günlerde benzer bir çağrı NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg tarafından da dile getirildi. Sanıyorum Washington'dan ciddi bir destek görmeseydi Stoltenberg bu tür bir açıklama yapmazdı. Ancak Washington’un tutumunu da tamamen netleşmiş kabul etmeyelim.
Son zamanlarda endişe verici gelişmeleri özellikle bazı küçük Avrupa ülkelerinin beyanatlarından da çokça duyuyoruz. Der Spiegel dergisinin aktardığı, Baltık ülkeleri ve Polonya’nın, cephedeki durumun Kiev açısından olumsuz gelişmesi halinde Ukrayna'ya asker gönderebilecekleri konusunda Almanya'yı “uyarmaları” bu tip gelişmelerden biri.
Kremlin yönetimi bu tür beyanat ve çıkışları, “özel dikkat ve önlemler gerektiren eşi benzeri görülmemiş bir gerilim tırmanışı” olarak nitelendiriyor.
“Avrupa savaş psikozu içinde”
Bu arada Avrupa’daki ender serinkanlı seslerden birinin sahibi olan Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Avrupa’yı “savaş pzikozu” içine girmiş olmakla eleştirdi. Orban cuma günü bir radyoya verdiği röportajda, Avrupa'nın askeri birliklerinin Ukrayna topraklarına girmesiyle sonuçlanabilecek bir “savaş psikozu içinde” olduğunu söyledi ve “geçmişe bakıldığında ‘artan bir hızla açık bir çatışmaya girdiğimizi” görmenin zor olmadığını ekledi. Orban, “doğrudan savaş tehdidi olmadığını söyleyenler halkı yanıltıyorlar,” dedi.
Aslında bana öyle geliyor ki, ABD başta olmak üzere NATO üyesi ülkeler Kiev’e Batı’nın silahlarıyla Rusya topraklarını vurma iznine Moskova’nın nasıl bir karşılık geliştireceğini anlamak için bazı gayrı-resmi “münferit” izinler vermiş olabilirler. Ancak, Kremlin, Batı’nın silahlarıyla kendi topraklarının vurulmasının ne anlama geleceğini stratejik muğlaklığa hiçbir şekilde yer bırakmayacak biçimde en yetkili ağızlardan ifade etti.
Putin, “Biz nükleer kullanmayı aklımızdan bile geçirmiyoruz,” dedi belki ama Rusya'nın toprak bütünlüğünün tehdit altında olması durumunda nükleer silah kullanmayı düşünebileceğini yineledi, yukarıda da hatırlattığım gibi. Meali: “Benim toprağıma saldırırsan, her şeyi aklımdan geçiririm.”
Dolayısıyla Rusya topraklarında hele de uzun menzilli füze bataryaları ve radar istasyonlarının hedef alındığı saldırılar yapmanın maliyetini tüm dünya kavramak zorunda.
İkinci bir husus da, BM Genel Sekreteri’nin de dikkati çektiği gibi, nükleer silah düğmesine basma kararının büyük güçler tarafından Yapay Zekâ teknolojileri yardımıyla makineler veya algoritmalara bırakılması noktasına gelmiş olmamız. Felaketimiz olabilecek böylesi gelişmeleri önlemek için bile Avrupa’nın acilen ciddi mutabakatlar ve güvenceler içeren yeni bir güvenlik mimarisine ihtiyacı var aslında. Yani daha geniş bir savaşa değil daha geniş bir barış cephesine, barışın güvence altına alınmasına ihtiyacımız var.
Var da alıcısı var mı acaba?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
14.04.2025