Ali BAYRAMOĞLU
BDP'ye yüklenmediğim ve siyasetten medet umduğum için "kitaplarımı yakacağını" söyleyen Türk genci ile Dağlıca baskınına tepki gösterdiğim için beni "Mehmetçiğin demokratı" diye eleştiren Kürt genci arasındaki kesişme esaslı...
Savaşkan, tepkisel, umutsuz bir ruh hali...
Dağlıca baskınının şekli, sonuçları, öncesi ve sonrasıyla işaret ettiği aslında bu hal.
Bu ruh halini çatışmalar kadar, "siyasetsizlik" de besliyor.
Siyasetsizlik kelimesinin altını çizmek gerek...
Zira Kürt sorunu denince, madalyonun iki yüzünde de "siyasetsizlik" ve "siyasi alan" meselesi var.
"İlk yüz"e iki gün arka arkaya değindik.
Şiddetin siyasi alanı tahrip ettiğini, her siyasi ışıkta yaşanan şiddet patlamasının manidar olduğunu, bunun önemli ölçüde savaşçı ya da savaştan medet uman grup, politika ve aktörlerden kaynakladığını söyledik.
Malum, Oslo sürecinin çökmesi, güvenlikçi politikaların tüm ülkeyi kuşatması Kürt meselesi açısından ibreyi siyasetin "sıfır" noktasına kadar indirmişti.
Son gelişmeler ise ABD, Talabani, Barzani, CHP'nin hamleleri, Arınç'ın ve Erdoğan'ın açıklamaları, en azından bu sıfır noktasına oranla bir ışığa işaret ediyordu.
Dağlıca'yla ışık söndürülmeye çalışıldı. Buna şüphe yok...
Ama bir de madalyonun öte yüzü, "ikinci yüz"ü var...
O ışık, yapısal hale dönmeye başlayan siyasetsizliği gidermeyecek kadar zayıftı.
Bu tür bir siyasetsizlik savaşçı ve umutsuz bir ruh hali ürettiği kadar, silahı ve şiddeti, operasyonları, tutuklamaları Kürt meselesindeki ayrıcalıklı, hatta tek araç haline getiren bir işlev görür.
Nitekim görüyor.
Ortalama Türk genci daha çok baskı, operasyon ve tutuklama beklerken, ortalama Kürt genci silahlı eylem bekliyor...
Dağlıca ve benzeri saldırılar da bu ortamda meydana geliyor...
Peki bu böyle nereye kadar gidecek, Kürt sorunu nasıl çözülecek?
Bu soruya tarafların verdiği yanıtlar farklı. Siyasi iktidar silah bırakma, sınırlı demokratikleşme ve hizmet formülünü öneriyor. Kürt Siyasi Hareketi ise bunun bir tasfiye formulü olduğu düşüncesinde. Çözümü ise siyasi iktidar tarafından kırmızı hat kabul edilen "özerklik, temsil ve muatap alınma" ekseni üzerine oturtuyor.
O zaman atılması gereken ilk adım, bu iki bakış açısının ve onları savunan aktörlerin birbiriyle temas etmesi, birbirine yaklaşması, ortak bir yol için buluşması, konuşması değil midir?
Siyaset denilen de özünde budur...
Bu kapıyı araladık, aralıyoruz, ama tam olarak açabilmiş değiliz...
Akıntının istikameti o, ama seyirinki henüz değil.
Değil zira taraflar farklı düzey ve dozlarda kendiliğinden oluşan siyasi alanı bile boğuyor, daraltıyorlar.
Bu konuda Kürt Siyasi Hareketi'nin ciddi bir sorumluluğu bulunuyor.
Silvan'la birlikte silahı görüşme masasına koyması, Mithat Sancar'ın ifadesiyle "negatif siyaset" izlemesi, KCK üzerinden fiili özerklik arayışına ve siyasi merkez kurgusuna girmesi, bölgede bir ayaklanma polikitasının peşinde koşması bu sorumluluğun açık ve ortadaki unsurları...
Ancak kabul etmek gerekir ki, siyasi iktidarın da bundan aşağı kalmayan, sıkça onu aşan bir tutumu var.
Kürt Siyasi Hareketi'nin bu eğimlerini şiddet-siyaset, meşru-gayri meşru ayrımları yaparak yönetmek ve siyasi alanı korumak konumunda olan siyasi iktidar, bu tutumun yanına bile yaklaşmıyor.
Yüksel Genç bir gazeteci, KCK'dan tutuklu, 20 yıl hapisle yargılanıyor. Radikal gazetesine yolladığı yazıda şunları söylemiş:
"14 Nisan 2009 tarihinden bu yana devreye konan plan gereğince yaklaşık olarak 8000 Kürt siyasetçisi, sivil toplum aktivisti, gazetecisi, doktoru, avukatı, öğrencisi tutuklu. BDP'nin 6 milletvekili, 39 belediye başkanı, eşbakanı yardımcıları, PM üyeleri, il ve ilçe başkanlarının tamamına yakını, yerel meclis üyeleri tutuklu. (...) BDP'nin kapatılması için Yargıtay'a başvurulmuş durumda. Kürt sorununa ilişkin yayın yapan tüm basın-yayın kuruluşları "örgüt yayıncılığıyla" suçlanıyor... Kürtlere dair tüm yasal oluşum ve çalışmalar anında kriminalize ediliyor. Böyle bir tablonun karşısında dağ yerine yasal alanda siyaset yürüt çağrısının bir karşılığı olur mu?.."
Bu soruyu şöyle de sorabiliriz:
Şiddet ile siyaseti birbirinden ayırmadan, siyasete imkan vermeden siyasi alan oluşabilir mi?
Hayır...
O zaman tekrar düşünmenin zamanıdır.
Siyasete alan açmak sadece örgüte silah bıraktırmaya yönelik politikayla yürümez. Kürtlerin taleplerini ifade edecekleri siyasi oksijeni de korumak ve üretmek gerekir.
Önce AK Parti'ye büyük iş düşüyor.
Not: Dün yazıda Mehmet Tekelioğlu yerine Mehmet Bekaroğlu, Belkıs Kılıçkaya yerine Belkıs Akkale yer aldı. Okurlardan ve her birinden özür dilerim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.12.2025
20.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
6.12.2025
4.12.2025
30.11.2025
27.11.2025
22.11.2025