Atilla YAYLA
Anayasa değişikliği tartışmalarında en fazla temas edilen konu, yargının durumu. Bunu gereksiz bir hassasiyet sayamayız. Bir taraftan yargı kendi başına önemli; diğer taraftan, Türkiye’nin tecrübeleri yargı meselesine özel önem verilmesi gerektiğini ispatlamaya yeterli.
Taraflar değişikliğin yargıya kazandıracağı özellikler konusunda taban tabana zıt konumlarda duruyorlar. “Evet” kanadı yargının bağımsızlığının güçleneceğini ve ilk defa yargının tarafsızlığı meselesinin anayasaya gireceğini öne çıkartıyor. “Hayır” kanadı ise değişiklikle bağımsız yargının ortadan kalkacağını, yargının tek kişinin emrine gireceğini söylüyor.
Her konuda olduğu gibi bu konuda da aşırı pozisyonlarda durmaktan, en kötü ve en iyi durum senaryoları üzerinden düşünüp yazmaktan uzak durmaya meyilliyim. Kanaatimce ne “evet” çıkması yargının problemlerini hemen çözecek ve harika bir yargının ortaya çıkmasını sağlayacak, ne de “hayır” çıkması yargıyı birdenbire olduğu durumdan çok daha kötüye götürecek.
Yargının dünyanın hiçbir yerinde sıfır sorunla ve mükemmel şekilde çalıştığı söylenemez. Çeşitli sebeplerle her yerde her zaman problemler doğabilir. ABD’de O. J. Simpson davası benzeri davalar az görülmüyor. Avrupa’da, M. Roskin’e göre, masumiyet karinesi neredeyse hiç işlemiyor. Bizde de yargının ortalama hâli malum. Ayrıca iyileşme ve kötüleşme dönemleri olmuş. Diğer taraftan yargı büyük bir ihtimalle siyasî boyutu olmayan veya daha zayıf olan meselelerde -- aile sorunları, mülkiyet ihtilâfları gibi - siyasî yanı olan meselelerde olduğundan daha iyi işlemekte ve daha az eleştiriye hedef olmakta.
Teklifin yargıya ilişkin değişikliklerini tartışmada da iki yöntem mevcut: Teklifi ya fiilî veya muhayyel ideal bir sisteme göre değerlendirirsiniz, ya da cari duruma göre. İdeali esas alırsanız hiçbir öneriyi tatmin edici görmemeniz çok muhtemel. Kâğıt üzerinde ideale yaklaşsanız dahi bu sefer işleyişin mükemmel olacağını garanti edemezsiniz. Bu yüzden bence teklifi cari durumla karşılaştırarak değerlendirmek daha doğru.
Türkiye’de yargının durumunun ne olduğunu, düşünce ve zamanda daha geniş bir alana yayılarak daha iyi anlayabiliriz. Bizde yargı, Türk milleti adına karar veren güç olmaktan ziyade, askerî-bürokratik vesayetin payandası olarak düşünüldü, tasarlandı ve yapılandırıldı. Bu yargı, vesayetin diğer ayakları olan ordu, bürokrasi, üniversite (akademik bürokrasi) ve medya ile uyum içinde çalıştı. Özellikle siyasî konularda. Vesayet düzeni, terbiye veya tasfiye etmek istediği aktörlere daima bir yargı ayağı da bulunan hamlelerle saldırdı.
HSYK’nın kısa tarihi ne söylemek istediğimi daha iyi anlatmaya yeterli. Yakın zamana kadar Yargıtay ve Danıştay HSYK’yı, HSYK Yargıtay ve Danıştay üyelerini belirliyordu. Böylece bürokratik yargı iktidarı kendi kendini yeniden üreterek yoluna devam ediyordu. Anayasa Mahkemesi de aynı amaca matuf olarak şekillendirilmişti. Bunun demokrasiye aykırılığını gören ve bürokratik tahakkümden rahatsız olan seçilmiş iktidarlar hep bir karşı arayış içinde oldu. 2010 referandumu bu arayışın eseriydi. HSYK’da bürokratik kooptasyon sistemini tamamen bozamayacak, ama hiç değilse yargı içi iktidarın dayandığı tabanı genişletecek ve toplumsal çoğulluğun yargıya yansımasını sağlayacak bir yol olarak, HSYK üyelerinin meslek mensupları tarafından seçilmesi formülü düşünüldü. Maalesef, aynen bugün şiddetle muhalefet ettiği cumhurbaşkanlığı sisteminin önünü bizzat açması gibi, CHP burada da sahneye çıktı ve AYM’ye çoğulcu seçim sistemini iptal ettirdi. Bu gelişme pusuda yatan Gülenistleri çok sevindirdi. Hem yukarıdan siyasî liderlerle çalışan, hem de aşağıda çok az kimsenin farkında olduğu bürokratik operasyonlar yapan Gülenistler, HSYK’ya egemen oldu. Böylece güç halkasının inşasını tamamladı ve artık sınır tanımaz hale geldi. Sonrası hepimizin malumu. Durum o kadar kötüydü ki, HSYK’daki Gülen hâkimiyeti hükümete yakın muhafazakâr çevrelerin yanı sıra Atatürkçüleri, sosyal demokratları, Alevileri ve ülkücüleri bir araya getiren Yargıda Birlik ittifakıyla ve ancak kıl payıyla kırılabildi.
Şimdiki teklif, AYM üyelerinin atanmasında önceki durumu muhafaza ederken, HSK olarak adı değiştirilen kurula cumhurbaşkanının dolaylı olarak iki (Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı) artı doğrudan dört üye atamasını öngörüyor. 7 üyenin ise, ilk defa, TBMM tarafından atanmasını sağlıyor. Muhalefet, cumhurbaşkanının partisiyle bağlarını koparmaması sayesinde, Meclis kanalından da yararlanarak HSK’ya daha fazla üyeyi atamış olacağı gerekçesiyle bu düzenlemeye itiraz ediyor. Muhalefetin tespitinin tamamen yanlış olduğunu elbette söyleyemeyiz. Büyük bir ihtimâlle Cumhurbaşkanı ona yakın üyenin atanmasında etkili olacaktır.
Bunu mahzurları olduğu iddia edilebilir. Ancak, alternatif nedir? Yargı üst bürokrasisinin kooptasyon sistemi mi? Tüm meslek mensuplarının genişletilmiş kooptasyonu mu? Bu konuda bir şey söylenmiyor. Alternatif Meclisin daha fazla üye ataması olabilir. Ama bu durumda da cumhurbaşkanın partisiyle bağı ister dursun ister kopsun, partiler gruplarının büyüklüğüyle oranlı şekilde atamalarda etkili olacaktır. Yani iktidarda olan görüş yine HSK’da çoğunluğu atayacaktır. Muhalefet muhtemelen buna da itiraz edecektir. Mecliste abartılı bir çoğunluk istenirse, bu sefer de ya sistem kilitlenecek, ya da seçim şimdi son tur için öngörüldüğü gibi kuraya kalacaktır.
Yargı üzerindeki tartışmaların tuhaf boyutları da var. Biri, mesleğinde zirveye ulaşan kimselerin mutlaka partizan olacağının varsayılması. Diğeri, zaman uyumu veya çakışmasının mutlaka gerçekleşeceğinin varsayılması. Oysa cumhurbaşkanı 5 yıl, AYM üyeleri 12 yıl görev yapacak. Muhtemelen hiçbir seçilmiş cumhurbaşkanı tüm AYM üyelerini atamış olamayacak. Şu anda AYM’de Sezer, Gül ve Erdoğan tarafından atanmış üyeler var. Gelecekte de böyle olmasını bekleyebiliriz.
Diğer taraftan, her halükarda seçilmiş organlar -- yani yasama ve yürütme -- tarafından atama yapılmasının demokratik meşruluğu daha kuvvetli. Ayrıca, bu atamaları yapanlara halk olarak siyasî hesap sorabilecek durumdayız. Önceki modellerde bu imkân yoktu. Bu bakımdan da teklif iyiye gidiş sayılabilir.
Bir kere daha söyleyeyim. Sadece eleştirmek yetmiyor. Alternatifler de önermek lazım. Yargı konusunda teklife irili ufaklı muhalefet unsurlarının hiçbirinin somut bir karşı önerisine rastlamadım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019