Bülent KORUCU
Uğur Mumcu’nun öldürülmesini devletin beklediğini ben söylemiyorum; cinayet sırasında devletin iki numaralı koltuğunu işgal eden Hüsamettin Cindoruk söylüyor.
Meclis Başkanı sıfatıyla yaptığı taziye ziyaretinde Güldal Mumcu’ya aynen böyle konuşmuş. Güldal Hanım, eşinin öldürülmesiyle başlayan süreçte yaşadıklarını ‘İçimden Geçen Zaman’ adıyla kitaplaştırdı. Yazdıklarına odaklanmak, ürpertici iddiaları araştırmak yerine yapmadıkları ya da zamanlaması ön plana çıkarılıyor. Buna isyanını şu cümlelerle dile getiriyor: “Olayın çeşitli yönlere çekilmeye çalışılması bizzat devletin cinayetlerin tartışılmasını önleme çabalarıdır. Abdi İpekçi cinayetinden bu yana cinayete kurban gidenlerin yakınlarına karşı sistematik olarak terörize bir baskı söz konusu.” Bayan Mumcu, Türkiye değişti, normalleşti denilen günlerde bile yazdıklarına pişman edilmeye çalışılıyor? Kaldı ki Güldal Hanım, ‘Bugüne kadar devleti suçlamadım, İran yaptı demek işime geldi sanırım.’ diye pişmanlığını itiraf eden Çetin Emeç’in eşi Bilge Emeç gibi davranmamış, pek çok şeyi kayıtlara geçirmişti. DGM Savcısı Ülkü Coşkun’un “Cinayeti devlet işledi, siyasiler isterse çözülür.” ifadelerini yıllardır anlatıyor. Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın “Bir tuğla çekersek duvar yıkılır.” dediğini her fırsatta dile getiriyor. Hiçbir ilerleme sağlanamadı. Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın ziyaretini neden gündeme getirmediği sorgulanıyor! Sanki o bilinse olay çözülecekti…
Oğlu Özgür ise 2010 yılında T24 sitesine verdiği bir mülakatta “Bu cinayeti kontrgerillanın işlediğini duysam şaşırmam. PKK’nın yaptığını duysam yine şaşırmam. Ciddi bir delile dayanarak söylemiyorum ama cinayetin bir İslamcı operasyonu olduğuna inanmıyorum.” şeklinde konuşuyordu. Uğur Mumcu yaşasa herhalde iki adresin de aynı yere çıkacağını söylerdi. Belki de bunu söylememesi için susturuldu. Ve oğlu son noktayı şöyle koymuştu: “Babamın MİT ve PKK arasındaki bağlantılar üzerine araştırma yaparken, üstelik tam da o araştırmaların meyvelerini alacakken öldürüldüğü ortada. Son yazıları ısrarla bu konu üzerinedir.”
Kitap ve tartışmalar üzerine literatüre ‘İslami Hareket Örgütü’nü kazandıran ve başta Meclis olmak üzere birçok yerde “Mumcu’yu İran devleti öldürttü’ şeklinde ifade veren istihbaratçı Hanefi Avcı’nın kitabına bakma ihtiyacı hissettim. Haliç’te Yaşayan Simonlar kitabı ilk çıktığında eksikliği fark etmemişim. Ancak Avcı, meslek hayatının bütün ayrıntılarını anlattığı kitapta İslami Hareket ve laik cinayetlerle ilgili bilinen görüşlerine yer vermemiş. 1982’de Mersin’de kimsenin bilmediği İhvancılar örgütüne yaptığı operasyon çok teferruatlı anlatılmış. Fakat İrfan Çağırıcı ve Çetin Emeç isimleri hiç geçmiyor. İstanbul’da Dev-Sol’un bir kolunu çökerttiğini anlatıyor, İHÖ’den bahsetmiyor. Sadece bambaşka bir vesile ile ülkelere dışarıdan müdahalelerin başarısızlığına İran ve Batı’yı örnek verirken şu cümle var: “1992, 1993 ve 1994 yıllarında İstanbul’da görev yaptığım dönemde, İran resmî kuvvetlerinin dolaylı desteklediği Türkiye’de özellikle İstanbul’da çok fazla terör olayına karışmış gruplar vardı ve bu gruplara karşı başarılı operasyonlar yapmıştık.” Halbuki, Avcı, Meclis Araştırma Komisyonu’na şu bilgiyi vermişti: “Cinayet yüzde yüz İran bağlantılı. Türkiye’de İran hesabına çalışan 4-5 örgüt var. Mumcu cinayetini Çağırıcılar dışındaki taşeron örgütlerden biri işledi.” Avcı’nın suskunluğu bana çok tuhaf geldi. Sizce de öyle değil mi?. [email protected] Uğur Mumcu’nun öldürülmesini devletin beklediğini ben söylemiyorum; cinayet sırasında devletin iki numaralı koltuğunu işgal eden Hüsamettin Cindoruk söylüyor. Meclis Başkanı sıfatıyla yaptığı taziye ziyaretinde Güldal Mumcu’ya aynen böyle konuşmuş. Güldal Hanım, eşinin öldürülmesiyle başlayan süreçte yaşadıklarını ‘İçimden Geçen Zaman’ adıyla kitaplaştırdı. Yazdıklarına odaklanmak, ürpertici iddiaları araştırmak yerine yapmadıkları ya da zamanlaması ön plana çıkarılıyor. Buna isyanını şu cümlelerle dile getiriyor: “Olayın çeşitli yönlere çekilmeye çalışılması bizzat devletin cinayetlerin tartışılmasını önleme çabalarıdır. Abdi İpekçi cinayetinden bu yana cinayete kurban gidenlerin yakınlarına karşı sistematik olarak terörize bir baskı söz konusu.” Bayan Mumcu, Türkiye değişti, normalleşti denilen günlerde bile yazdıklarına pişman edilmeye çalışılıyor? Kaldı ki Güldal Hanım, ‘Bugüne kadar devleti suçlamadım, İran yaptı demek işime geldi sanırım.’ diye pişmanlığını itiraf eden Çetin Emeç’in eşi Bilge Emeç gibi davranmamış, pek çok şeyi kayıtlara geçirmişti. DGM Savcısı Ülkü Coşkun’un “Cinayeti devlet işledi, siyasiler isterse çözülür.” ifadelerini yıllardır anlatıyor. Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın “Bir tuğla çekersek duvar yıkılır.” dediğini her fırsatta dile getiriyor. Hiçbir ilerleme sağlanamadı. Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın ziyaretini neden gündeme getirmediği sorgulanıyor! Sanki o bilinse olay çözülecekti…
Oğlu Özgür ise 2010 yılında T24 sitesine verdiği bir mülakatta “Bu cinayeti kontrgerillanın işlediğini duysam şaşırmam. PKK’nın yaptığını duysam yine şaşırmam. Ciddi bir delile dayanarak söylemiyorum ama cinayetin bir İslamcı operasyonu olduğuna inanmıyorum.” şeklinde konuşuyordu. Uğur Mumcu yaşasa herhalde iki adresin de aynı yere çıkacağını söylerdi. Belki de bunu söylememesi için susturuldu. Ve oğlu son noktayı şöyle koymuştu: “Babamın MİT ve PKK arasındaki bağlantılar üzerine araştırma yaparken, üstelik tam da o araştırmaların meyvelerini alacakken öldürüldüğü ortada. Son yazıları ısrarla bu konu üzerinedir.”
Kitap ve tartışmalar üzerine literatüre ‘İslami Hareket Örgütü’nü kazandıran ve başta Meclis olmak üzere birçok yerde “Mumcu’yu İran devleti öldürttü’ şeklinde ifade veren istihbaratçı Hanefi Avcı’nın kitabına bakma ihtiyacı hissettim. Haliç’te Yaşayan Simonlar kitabı ilk çıktığında eksikliği fark etmemişim. Ancak Avcı, meslek hayatının bütün ayrıntılarını anlattığı kitapta İslami Hareket ve laik cinayetlerle ilgili bilinen görüşlerine yer vermemiş. 1982’de Mersin’de kimsenin bilmediği İhvancılar örgütüne yaptığı operasyon çok teferruatlı anlatılmış. Fakat İrfan Çağırıcı ve Çetin Emeç isimleri hiç geçmiyor. İstanbul’da Dev-Sol’un bir kolunu çökerttiğini anlatıyor, İHÖ’den bahsetmiyor. Sadece bambaşka bir vesile ile ülkelere dışarıdan müdahalelerin başarısızlığına İran ve Batı’yı örnek verirken şu cümle var: “1992, 1993 ve 1994 yıllarında İstanbul’da görev yaptığım dönemde, İran resmî kuvvetlerinin dolaylı desteklediği Türkiye’de özellikle İstanbul’da çok fazla terör olayına karışmış gruplar vardı ve bu gruplara karşı başarılı operasyonlar yapmıştık.” Halbuki, Avcı, Meclis Araştırma Komisyonu’na şu bilgiyi vermişti: “Cinayet yüzde yüz İran bağlantılı. Türkiye’de İran hesabına çalışan 4-5 örgüt var. Mumcu cinayetini Çağırıcılar dışındaki taşeron örgütlerden biri işledi.” Avcı’nın suskunluğu bana çok tuhaf geldi. Sizce de öyle değil mi?.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016