Cemil KOÇAK
Arşivde tâbiri caizse eşelenmek işte bunun için çok zevkli. Geçmişte gündelik hayattaki çatışmaların neler olduğunu başka türlü öğrenmek imkânı yok çünkü. Acaba polis subaylara saygısız davranırsa, buna karşılık da subaylar polisi döverse ne olurdu?
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Yarbay İsmail Hakkı Tekçe’nin 1936 yılında dövdüğü bir polis memurunun şikâyeti epey yazışmalara neden olacaktır. 9 Nisan’da Atatürk’ün bir ziyareti sırasında nöbet tutmakta olan polis memuru Basri Bey’in tam bu sırada önünden geçip giden muhafız alayından subaylara resmî selâm vermemesi üzerine Tekçe tarafından dövüldüğü haberi, elbette basında yer bulamazdı; fakat iş, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya kadar aksetmişti. Üstelik şikâyet karşılıklıydı. Sonunda şikâyet Başbakan İsmet İnönü’ye de iletilecektir.
Selâm vermemenin bedeli
Görgü tanıklarının ifadelerine göre; polislerin önünden atlı olarak geçen yirmi kadar subaydan bir yüzbaşı, kendilerine selâm verilmemesi üzerine, polis Basri Bey’e hakaret ve küfür etmişti. Bir başka polis memuru, polislerin görev sırasında selâm vermemeleri gerektiğine ilişkin bakanlık genelgesini hatırlatmışsa da, subay yine küfür etmiş ve dayağı hak ettiklerini, fakat kalabalıkta dayak atılamayacağını söylemişti. Diğer bir polis görgü tanığı ise, söz konusu yüzbaşının “koca bir tabur komutanı” geçerken niçin selâm verilmediğini sorduğunu ve ardından bir başka subayın da polis memurunun numarasını aldığını söylemişti. Bir başka tanık, küfreden subayın binbaşı olduğunu hatırlıyordu. Tanıkların hemfikir oldukları nokta, binbaşının olsun, yüzbaşının olsun Basri Bey’e selâm meselesinden dolayı küfür ve hakaret ettikleriydi.
Neden selâm vermemiş?
Elbette ilk sorulması gereken soru, Basri Bey’in subaylara neden selâm vermediğidir. Yanıtını bizzat İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın Tekçe’ye hitâben kaleme aldığı yazıdan öğrenmek mümkündür. Kaya, “polis memurlarının vazife esnasında selâm vermemeleri Atatürk’ün ve Başbakanın tensipleriyle vekâletten emir ve tamim edilmiş ve buna dayanılarak hiç kimseye selâm vermemelerini ben de bütün teşkilâta tamim etmiştim; bu memur da bu emre imtisalen [dayanarak] hareket etmiştir” diyordu. Kaya, Basri Bey’in olay sırasında “hususî surette sivil olarak” görevlendirilmiş olduğunu hatırlatıyor ve ardından Tekçe’nin Basri Bey’in kendisinden özür dilemesi gerektiği yönündeki talebine geliyordu: Eğer Basri Bey’in “tarziye vermesi arzunuz, selâm vermemesinden mütevellit ise, bu hareketin doğru olamayacağını” belirtiyor ve nihayet, böyle bir talebin emniyet teşkilâtını “rencide” edeceğini açıklıyordu. Kaya, hassasiyetle hareket edilmesini diliyordu.
Tekçe’nin özür konusundaki ısrarı
Fakat aynı gün Tekçe, Kaya’dan Basri Bey’i özür dilemesi için makamına göndermesini talep etmişti. Bu aşamada Kaya, Tekçe’ye yazdığı özel bir mektupta, Basri Bey’i özür dilemesi için kendisine göndermesinin yerinde bir davranış olmayacağını vurguladıktan sonra; komutana olan derin saygısından dolayı polis memurunu sivil olarak kendisine yolladığını açıklıyordu. Kaya, yine de Basri Bey’in tutumunu savunuyordu; eğer Basri Bey selâm vermemenin dışında “başkaca bir terbiyesizlik yapmışsa, bunun da şahsî olması lâzım gelir”di. Kaya, durumun özel olarak “bütün bir kadroyu kıracak şekil ve renge sokulmaması”nı rica ediyordu. Bu arada saygıda da kusur etmemeye çalışıyordu.
Tekçe ile Kaya karşı karşıya
Olayın hemen ertesi günü Kaya, Ankara valiliğine bir yazı yazarak gelişmeleri anlatıyor ve Tekçe’nin olayın hemen sonrasında telefonda kendisinden subaylara hakaret edildiği iddiasıyla tabur komutanından özür dilemesi ve elini öpmesi için Basri Bey’i karargâha göndermesini istediğini belirtiyordu. Kaya, her durumda Basri Bey’i savunmakla birlikte, subaylara hakaret iddiasının ilgili yasalar çerçevesinde soruşturulmasının daha yerinde bir hareket olacağını da bildirmişti. Komutandan bu konuda rapor talebinde bulunmuşsa da, Tekçe’nin buna gerek görmeyip, amacının sadece Basri Bey’e tabur komutanının elini öptürmek olduğunu tekrarlaması üzerine, Kaya, telefonda Tekçe’den, “şayet asabiyetinize mağlup olur da, memura şiddetli ihtiratta bulunulursa, bu hareketin çok çirkin ve bütün bir kadroyu rencide edeceği ve bilhassa Atatürk’ün maiyetinde bulunan memurların vazife gayretlerine bile halel getireceğini; bu itibarla keyfiyeti yarın görüşmek üzere şimdilik memurun çağrılmasından sarfı nazar edilmesini” rica etmişti. Anlaşılan Kaya, Tekçe’yi yakından tanıyor ve amacının ne olduğunu öngörebiliyordu. Lâkin Tekçe, telefonda, “Böyle ehemmiyetsiz ve basit bir iş için ben [ne] elimi ve ne de kendimi kirletir miyim? Maksat tabur komutanının elini öptürerek gönlünü almaktır.” diyerek, talebini kabul ettirmişti. Kaya, emniyet birinci şube başkanı Hamdi Bey ile Basri Bey’i Tekçe’nin karargâhına gönderdiğini ve kendisinin de bizzat Tekçe’ye özel bir yazıyla durumu yeniden anlattığını belirtiyordu. Ama sonuç Kaya’nın beklentisine uygun olmayacaktır; deyim yerindeyse krizin bundan sonraki gelişmesini de Kaya yazısında aktarıyordu.
Ve Basri Bey dayağı yiyor
Şükrü Kaya’nın bu özel yazısı elden Hamdi Bey ile Basri Bey tarafından Tekçe’nin bulunduğu muhafız alayı komutanlığına götürülmüştü. Hamdi Bey’in ifadesine göre, Tekçe mektubu okuduktan sonra, onları alıp askeri barakaların içine götürmüş ve orada Basri Bey’e hakaret ve küfür ederek, sandalyeyle kafasına defalarca vurmuştu. Dördüncü vuruşta sandalye kırılmıştı. Odada bulunan diğer subaylar olaya müdahale etmemişlerdi. Çok kan aktığından olacak dayağa son verilmişti. Tekçe’nin emri üzerine Basri Bey, binbaşının elini öpmüştü. Sonra Tekçe, binbaşı ve Hamdi Bey, bir başka odada Tekçe’nin ısmarladığı kahveleri içmişlerdi. Bu sırada Hamdi Bey, Basri Bey’in kusurunun olmadığını belirterek, genelgeyi hatırlatmak ihtiyacını hissetmişti. Fakat Tekçe, bu genelgeyi bildiğini, hatta kendisinin de yayınlanmadan önce onay verdiğini söylemiş ve arkasından Basri Bey’in kusurunun selâm vermemek olmayıp, o sırada elinin cebinde olmaması gerektiğini belirtmişti. Hiç olmazsa elini cebinden çıkararak, ihtiram vaziyeti almamış olmasının Basri Bey’in kabahati olduğunu bildirmişti. Dahası, bu sırada önünden bir komiser geçse herhalde elini cebinden çıkaracaktı. Oysa binbaşı geçerken esas vaziyet almamıştı. Demek ki, Basri Bey, binbaşıya komiser kadar değer vermiyordu. Ayrıca, kendisine hitap edildiğinde eğer Basri Bey hiç ses çıkarmamış olsaydı, Tekçe onu dövmek zorunda kalmayacağını, sadece binbaşının elini öptürmekle yetineceğini de açıklamıştı. Üstelik Tekçe, Hamdi Bey’i kendi otomobiliyle emniyete kadar bizzat geçirmişti. Basri Bey ise dayağı yedikten sonra çoktan kendisine verilen izinle yanlarından ayrılmıştı zaten.
Nihayet Basri Bey konuşuyor
Basri Bey’in ifadesiyse ancak 11 Nisan’da alınmıştı. Kendisi görev yerinin, Atatürk Başbakan İnönü’nün köşküne ziyarete giderken, istasyon civarında olduğunu açıklamıştı. Her ihtimale karşılık eli cebinde, yani tabancasında imiş. Tam bu sırada yanına gelen atlı bir subay tarafından, diğer atlı subay grubunun arasında, elinin cebinde olmasından dolayı ve selâm vermemesi yüzünden kendisine küfür edildiğini ve hakarette bulunulduğunu ileri sürüyordu. Ayrıca subaya yanıt vermesi de yine küfürle karşılanmıştı. Tekçe’nin karşısına çıktığında da bu durumu aktarmaya fırsat bulamadan dayak yediğini söylüyordu; kaçmaya çalışmış, fakat diğer subayların kapıyı tutmaları yüzünden bunu başaramamıştı. Dayaktan sonra kısa bir süre nezarethanede de kalmıştı. Basri Bey şikâyetçiydi ve yasal muamelenin yapılmasını istiyordu. Unutulmasın ki, Basri Bey de, Atatürk’ün korunmasından sorumluydu ve onun maiyetinde görevliydi. Elbette öykünün sonunu merak ettiniz; maalesef ben de bilmiyorum; elimdeki evrak, işin adliyeye intikâl edip etmediğini söylemiyor. Ama en azından o dönemde işlerin nasıl yürüdüğüne dair bir fikir de veriyor. Tekçe’nin de yaman bir kabadayı olduğu anlaşılıyor. Şükrü Kaya bile onunla baş edememiş!
Şükrü Kaya selam genelgesi yayınlattı
“Reisicumhur Atatürk, Başbakan İsmet İnönü, vazife başında polis âmir ve memurlarının vazifelerini daha iyi görebilmeleri için selâm resmi ile meşgul olmamalarını tensip etmişlerdir. Sırf selâm resmi yapmak üzere müfreze halinde çıkarılan polis kıt’ası müstesna olmak üzere, nöbette, noktada, seyri seferde, devriyede ve vazifeye giderken, üniformalı polis âmir ve memurlarının vazifelerini iyi görebilmeleri için selâm ifasıyla mükellef olmadıkları tamimen tebliğ olunur.”
Topal Osman’ı Tekçe öldürmüştü
En azından hatırlatmış olayım; Tekçe, Millî Mücadele döneminde Ankara’da meclisle Çankaya Köşkü'nü ve Atatürk’ü korumakla görevli müfreze komutanı Topal Osman’ı Atatürk’e isyan ettiğinde vurararak öldürmüştü. Ondan önce de Trabzon açıklarında Mustafa Suphi ve arkadaşlarını öldüren Yahya Kaptan’ı öldürmüştü. Sonra yarbay ve albay rütbelerinde 1939 yılına kadar muhafız alayı komutanlığı yaptı. General olarak emekli oldu. Anıları da yayınlanmıştır.
http://haber.stargazete.com/yazar/muhafiz-alayi-komutani-yarbay-ismail-hakki-tekce-polisi-neden-dovdu/yazi-704911
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016