DOĞAN ÖZGÜDEN
"Uzun uzun yazacak değilim. Bu ana hep hazırdım. Son yolculuğum yaşamım kadar güzel olmalı. Üzülmek mi? Bunu hiç istemiyorum canlarım. Büyük sözler etmeyi gereksiz buluyorum. Her şey yaşamımız kadar açık ve sade olmalı. Yaşamak bir türküyse, bunu, bu türküyü en güzel biçimiyle söylemeye çalıştım. Zafer şarkısının söylendiği günler de gelecek. Kısa da olsa onurlu yaşamanın yolunu seçtiğim için mutlu gidiyorum. İyi, güzel şeyler uğruna yaşanıyorsa her şey, katlanılmayacak şey yoktur. Ölüm bile basitleşiyor. Anlamlıysa ölüm yaşamak kadar güzeldir."
Bu satırları bundan 34 yıl önce Burdur Kapalı Cezaevi'nden Dersimli genç bir devrimci bir yakınına yazıyordu. 26 yaşındaki Dev-Yol militanı Hıdır Aslan Türkiye'deki faşist askeri dikta rejimine ve onu önceleyen sözde parlamenter müstebitlere nasıl gülerek meydan okuduysa, idam sehpasının gölgesinde de ölüme gülerek meydan okuyordu.
Hıdır Aslan'ın 25 Ekim 1984'te, ondan üç hafta önce de yine Dev-Yol militanı İlyas Has'ın 7 Ekim 1984'te İzmir'in Buca Kapalı Cezaevi'nde idam edilmeleri, Türk Devleti'nin mahkeme kararıyla, TBMM'nin ve de Cumhurbaşkanı'nın onayıyla insan katletmesinin son uygulamalarydı.
12 Eylül 1980 darbesinden sonraki Evren Cuntası yönetiminde tam 47 kişi idam edilmişti. Bu vahşetin ilk kurbanları arasında yaşı küçük olmasına rağmen 13 Aralık 1980'de Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde idam edilen Erdal Eren de vardı.
Hıdır ve İlyas'ın idam cezaları ise askeri yönetim altında değil, Turgut Özal'ın başbakan olduğu sözde parlamenter hükümet döneminde infaz edildi.
Aslında Osmanlı'nın kalıntısı üzerinden yeni devletin kurulmaya başladığı 1920'den itibaren Türkiye sürekli idamlara sahne olmuştu. 1920-1926 arası istiklal mahkemelerinin sehpaya gönderdiği onlarca kişi dışında tüm cumhuriyet tarihi boyunca Şeyh Sait ve Dersim isyanları gerekçesiyle asılanlar da dahil yüzlerce kişi idam sehpalarında can vermişti.
Savaş sonrası çok partili rejime geçildikten sonra 1961 yılında Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın MBK kararıyla asılmaları Türkiye siyasetinde idamı bir intikam unsuru haline getirmişti.
Bunun ilk kurbanları 21 Mayıs hareketinin liderleri Talat Aydemir ile Fethi Gürcan'ın 1964 yılında CHP lideri ve zamanın başbakanı İnönü'nün zorlamasıyla idam edilmeleri olmuştu.
İdamlar konusunda bizim kuşak devrimcilerinin ilk büyük acısı hiç kuşkusuz Deniz Gezmiş. Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın 6 Mayıs 1972'de Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde asılarak katledilmeleriydi. Askeri mahkemenin verdiği ölüm cezaları 12 Mart 1971 darbesinden sonra göstermelik olarak ayakta tutulan TBMM'de başta Demirel olmak üzere tüm AP'lilerin toplu desteği ve de CHP'li bir kısım milletvekillerinin karşı oy kullanmaktan kaçmasıyla onaylanmıştı.
Bu idamlara karşı gerek Türkiye'de, gerekse dünya kamuoyunda infial o denli büyüktü ki, 12 Mart rejimine tepkili kitlelerin oylarını çekmek için bol keseden "demokratikleşme" vaadlerinde bulunan CHP lideri Bülent Ecevit Avrupa Konseyi'ne de çeşitli reformlar arasında idam cezasını kaldıracağı vaadinde bulunmuştu.
Ne gezer? 26 Ocak 1974'te başbakan olan Ecevit, idam cezasını kaldırarak devlet eliyle cinayetlere son vermek yerine kanlı bir operasyonla Türk Ordusu'na Kıbrıs adasının yarısını işgal ettirecekti.
Bu ihmalin sonucudur ki. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Evren Cuntası çoğu soldan olmak üzere 47 kişiyi idam edecekti.
(Türkiye'de 1922'den 1984'e kadar idamların tam listesi: dipnottadır)
İdam cezası ancak Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik başvurusundan sonra zorunlu olarak önce 2001'de bazı suçlara sınırlandırılacak, 2004 yılında da anayasadan ve Türk Ceza Kanunu'ndan tamamen çıkartılacaktı.
Mevzuatta bu değişiklikler yapıldı ama üzerinden 12 yıl geçtikten sonra, 15 Temmuz çakma darbesini bahane eden Erdoğan, Avrupa Birliği Müktesebatı'na aykırı olmasına rağmen, idam cezasını yeniden gündeme getirdi, son seçimlerde AKP ile Cumhur İttifakı yapan MHP de idam isterisini sürekli körükledi.
Erdoğan'ın idamı yeniden ülkenin başına bela etmesi özellikle Avrupa Birliği'yle ilişkiler açısından ve de Meclis'te bunun için gerekli çoğunluğu sağlama açısından mümün olur mu bilinmez. Bunun yanıtı büyük ölçüde gelecek seneki yerel seçimlerin sonuçlarıyla belli olacak.
****
Ancak idam cezası anayasadan ve Türk Ceza Yasası'ndan çıkartılmış olsa da, idamlar fiiliyatta gerçekten durmuş mudur?
Hayır… İdam cezası dışında muhaliflerin infazı zaten bir devlet geleneği olarak "faili meçhul" ya da "yargısız infaz" olarak onyıllardır uygulanmaktadır.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı değerli meslekdaşımız Turgay Olcayto 28 Ağustos 2018 tarihli Evrensel Gazetesi'nde yayınlanan "Faili meçhuller ve cezasızlık" başlıklı yazısında şöyle diyordu:
"Osmanlı’da devletin bekası adına öldürme, öldürtme eylemi bir siyaset tarzıydı. Cumhuriyet dönemlerinde biçimler değişse de temelde anlayış değişmedi.Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin Basın Müzesi'ne yolunuz düştüğünde öldürülen gazeteciler galerisinde fotoğraflara bir göz atın. Bu katledilme olaylarında siyasetin ne denli ağır bastığını göreceksiniz.
"Örneğin 1909’da köprü üzerinde öldürülen Serbesti gazetesi yazarı Hasan Fehmi muhalif bir gazetecidir. 1915 de öldürülen Kirkor Zohrab milletvekilidir ve gazetecidir. Zohrab’ı öldürenler yargı önüne çıkarılsalar da aynı tarihte Çorum'da öldürülen Diran Kelegyan'ın canına kastedenler bulunamamıştır.
"Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Uğur Mumcu,Turan Dursun, Musa Anter, Metin Göktepe ve Hrant Dink’in de aralarında yer aldığı 64 gazetecinin fotoğraflarına galeride yüreğiniz daralmadan içiniz burkulmadan bakabilir misiniz?
"Yakın tarihimizin de ibretlik belgeleridir bunlar… İki nokta dikkatinizi çeker: Birincisi öldürülenlerin çoğunun faillerinin bulunamaması, tetikçisi yakalansa bile olayı aydınlatacak bağın ortaya çıkarılamamış olması. İkincisi de özellikle 1989 ile 1999 yılları arasında tam 40 gazetecinin öldürülmesi.
"Bu tarihten sonra 2007’ye dek öldürme olaylarına ara verilmişse de, 2007’de Hrant Dink öldürülmüştür."
"Faili Meçhul Cinayetler Tarihi" adlı kitabın yazarı Orhan Gökdemir de kendisiyle yapılan bir röportajda "Bu çalışmamda 1900 dolayında faili meçhul cinayet ve kayıp listeleyebildim. Bu 1900 faili meçhul cinayetin yaklaşık 300’ü 12 Eylül 1980 tarihinden önce işlenmiş. Geri kalan 1600 olay 12 Eylül 1980 ile 2000 yılı arasında gerçekleşmiş" diyor.
Kahramanmaraş, Çorum ve Sivas katliamlarıyla zirve yapan kitlesel kırımlar dışında Roboski'deki gibi Kürt ulusal direnişine karşı "anti-terör" adı altında yürütülen operasyonlarda katledilen sivillerin sayısı binleri buluyor.
Anekdot olarak anımsatalım… DEP Milletvekili Mehmet Sincar 4 Eylül 1993’te Batman’da öldürülüyor. Başbakan Tansu Çiller 4 Kasım 1993 tarihindeki bir açıklamasında aynen şöyle diyor: “Elimizde PKK’ya yardım eden Kürt işadamlarının listesi var. Listede 60 kadar isim bulunuyor. Devlet PKK’yla olduğu gibi, PKK’ya mali destek sağlayanlarla da her biçimde mücadele edecektir.”
Çiller’in bu açıklamasının ardından kanlı bir süreç başlıyor. 14 Ocak 1994’te Behçet Cantürk‘le başlayan, 25 Şubat’ta avukat Yusuf Ziya Ekinci ile devam eden o cinayet dizisinde Savaş Buldan, Hacı Karay, Adnan Yıldırım, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Namık Erdoğan, avukat Medet Serhat, DEP’li avukat Faik Candan, Fevzi Arslan, Şahin Arslan ve Ankara’nın Altındağ ilçesinin Yüksekovalı Nüfus Müdürü Mecit Baskın katlediliyor.
Sadece Türkiye sınırları içinde mi, Kürt halkının varolduğu Irak ve Suriye'de, Kürt diyasporasının son derece politize olduğu Avrupa ülkelerinde de "faili meçhuller" ya da "yargısız infazlar" her daim gündemde.
Üç Kürt kadın direnişçisi, Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez 9 Ocak 2013'de Paris'in göbeğinde Türk gizli servislerinin bir tetikçisi tarafından alçakça katledildi. Fransız adaleti bu yargısız infazı hâlâ aydınlatabilmiş değil ya da Türkiye ile ilişkilere halel getirmemek için bulguları bir türlü açıklayamıyor...
Sürgünde kırmızı bültenle haklarında bir nevi ölüm fermanı çıkartılan binlerce muhaliften bazılarının her an bir "faili meçhul" kurbanı olması işten bile değildir. Avrupa'ya salınan rejim ajanları ve tetikçileri ya da TC'nin diplomatik misyonları emrindeki dernekler ve camiler kanalıyla beyinleri yıkanarak "vatani misyon"a hazırlanan göçmen çocukları her an "yargısız infaz" yapabilir.
Evet, bugün Dersimli genç devrimci Hıdır Aslan'ın Burdur Kapalı Cezaevi'nde idam edilişinin 34. yıldönümü… O da, Deniz, Yusuf ve Hüseyin diğer devrimciler de, tıpkı savaştıkları baskı rejimine karşı meydan okudukları gibi ölüme de meydan okuyarak sehpaya yürüdüler…
Bu yazının başına konmak üzere iki resim seçtim:
Biri ölüme gülerek meydan okuyan yiğit devrimci Hıdır Aslan… Diğeri de Tayyip'in gözlerini kan bürümüş idamcı güruhu… Bunların benzerleri daha geçen yıl Avrupa başkenti Brüksel'in göbeğindeki bir salonda toplanıp böğürmüşlerdi: " İdam… İdam isteriz!"
İdamı yasalaştıramazlarsa, ne gam? "Faili meçhuller" ve de "yargısız infazlar" ne güne duruyor?
*****
Yazımı bitirirken Internet'te Kaşıkçı cinayetiyle ilgili yeni haberlere göz atıyorum. Olacak gibi değil…
Türkiye'de yüzlerce gazeteciyi, binlerce muhalifi rehin alarak zındanlarda çile çektiren Tayyip Erdoğan Suudi gazetecinin katli karşısında arslan kesilmiş, canciğer dostu Suudilere hesap soruyor, dahası cinayetin faillerinin o son derece sabıkalı Türk adaleti tarafından İstanbul'da yargılanmasını istiyor. Bir yandan da sultanla ve cinayetin bir numaralı şüphelisi veliahtla can ciğer kuzu sarması mesajlar teati ediyor.
Hele hele demokrasi ve insan hakları savunuculuğunu kimseye bırakmayan Avrupa yönetimleri sadece Kaşıkçı'nın değil, Yemen'deki Şiilerin de celladı Suudi Arabistan'a silah satışını durdurup durdurmama konusunda pası birbirlerine atıp duruyor. Silah satışı durdurulursa silah fabrikalarının krize girmesi ve binlerce işçinin işsiz kalması bahane…
Bunları izlerken belleğim beni yarım yüzyıl öncesine götürüyor.
1968 yılı… ABD emperyalizminin Vietnam'da yürüttüğü savaşa karşı dünyanın her yerinde protestolar yükseliyor. O sırada ünlü Amerikan sendika lideri Walter Reuther Türkiye'ye gelmiş. DİSK'i de ziyaret edecek. DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler telefon ederek misafir sendikacıyla Ant için bir röportaj yapmamı öneriyor. O sırada Çemberlitaş'ta bulunan DİSK genel merkezindeki röportaj sırasında sorduğum sorulardan biri Amerikan sendika hareketinin Vietnam Savaşı'nın sürdürülmesine karşı olup olmadığı...
ABD'li sendikacının verdiği yanıt beni de, Türkler'i de hayretler içinde bırakıyor:
"Kesinlikle karşı çıkamayız… Aksi takdirde ABD silah sanayii ve ona bağlı tüm sektörler büyük bir çöküntü yaşar ve milyonlarca işçimiz işsiz kalır…"
Ya Avrupa sendikaları? Onlar ne diyecek? Göreceğiz…
--------------------------
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.10.2024
15.10.2024
7.10.2024
25.09.2024
9.09.2024
19.08.2024
8.04.2024
13.03.2024
27.02.2024
11.12.2023