DOĞAN ÖZGÜDEN
"Uzun uzun yazacak değilim. Bu ana hep hazırdım. Son yolculuğum yaşamım kadar güzel olmalı. Üzülmek mi? Bunu hiç istemiyorum canlarım. Büyük sözler etmeyi gereksiz buluyorum. Her şey yaşamımız kadar açık ve sade olmalı. Yaşamak bir türküyse, bunu, bu türküyü en güzel biçimiyle söylemeye çalıştım. Zafer şarkısının söylendiği günler de gelecek. Kısa da olsa onurlu yaşamanın yolunu seçtiğim için mutlu gidiyorum. İyi, güzel şeyler uğruna yaşanıyorsa her şey, katlanılmayacak şey yoktur. Ölüm bile basitleşiyor. Anlamlıysa ölüm yaşamak kadar güzeldir."
Bu satırları bundan 34 yıl önce Burdur Kapalı Cezaevi'nden Dersimli genç bir devrimci bir yakınına yazıyordu. 26 yaşındaki Dev-Yol militanı Hıdır Aslan Türkiye'deki faşist askeri dikta rejimine ve onu önceleyen sözde parlamenter müstebitlere nasıl gülerek meydan okuduysa, idam sehpasının gölgesinde de ölüme gülerek meydan okuyordu.
Hıdır Aslan'ın 25 Ekim 1984'te, ondan üç hafta önce de yine Dev-Yol militanı İlyas Has'ın 7 Ekim 1984'te İzmir'in Buca Kapalı Cezaevi'nde idam edilmeleri, Türk Devleti'nin mahkeme kararıyla, TBMM'nin ve de Cumhurbaşkanı'nın onayıyla insan katletmesinin son uygulamalarydı.
12 Eylül 1980 darbesinden sonraki Evren Cuntası yönetiminde tam 47 kişi idam edilmişti. Bu vahşetin ilk kurbanları arasında yaşı küçük olmasına rağmen 13 Aralık 1980'de Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde idam edilen Erdal Eren de vardı.
Hıdır ve İlyas'ın idam cezaları ise askeri yönetim altında değil, Turgut Özal'ın başbakan olduğu sözde parlamenter hükümet döneminde infaz edildi.
Aslında Osmanlı'nın kalıntısı üzerinden yeni devletin kurulmaya başladığı 1920'den itibaren Türkiye sürekli idamlara sahne olmuştu. 1920-1926 arası istiklal mahkemelerinin sehpaya gönderdiği onlarca kişi dışında tüm cumhuriyet tarihi boyunca Şeyh Sait ve Dersim isyanları gerekçesiyle asılanlar da dahil yüzlerce kişi idam sehpalarında can vermişti.
Savaş sonrası çok partili rejime geçildikten sonra 1961 yılında Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın MBK kararıyla asılmaları Türkiye siyasetinde idamı bir intikam unsuru haline getirmişti.
Bunun ilk kurbanları 21 Mayıs hareketinin liderleri Talat Aydemir ile Fethi Gürcan'ın 1964 yılında CHP lideri ve zamanın başbakanı İnönü'nün zorlamasıyla idam edilmeleri olmuştu.
İdamlar konusunda bizim kuşak devrimcilerinin ilk büyük acısı hiç kuşkusuz Deniz Gezmiş. Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın 6 Mayıs 1972'de Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde asılarak katledilmeleriydi. Askeri mahkemenin verdiği ölüm cezaları 12 Mart 1971 darbesinden sonra göstermelik olarak ayakta tutulan TBMM'de başta Demirel olmak üzere tüm AP'lilerin toplu desteği ve de CHP'li bir kısım milletvekillerinin karşı oy kullanmaktan kaçmasıyla onaylanmıştı.
Bu idamlara karşı gerek Türkiye'de, gerekse dünya kamuoyunda infial o denli büyüktü ki, 12 Mart rejimine tepkili kitlelerin oylarını çekmek için bol keseden "demokratikleşme" vaadlerinde bulunan CHP lideri Bülent Ecevit Avrupa Konseyi'ne de çeşitli reformlar arasında idam cezasını kaldıracağı vaadinde bulunmuştu.
Ne gezer? 26 Ocak 1974'te başbakan olan Ecevit, idam cezasını kaldırarak devlet eliyle cinayetlere son vermek yerine kanlı bir operasyonla Türk Ordusu'na Kıbrıs adasının yarısını işgal ettirecekti.
Bu ihmalin sonucudur ki. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Evren Cuntası çoğu soldan olmak üzere 47 kişiyi idam edecekti.
(Türkiye'de 1922'den 1984'e kadar idamların tam listesi: dipnottadır)
İdam cezası ancak Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik başvurusundan sonra zorunlu olarak önce 2001'de bazı suçlara sınırlandırılacak, 2004 yılında da anayasadan ve Türk Ceza Kanunu'ndan tamamen çıkartılacaktı.
Mevzuatta bu değişiklikler yapıldı ama üzerinden 12 yıl geçtikten sonra, 15 Temmuz çakma darbesini bahane eden Erdoğan, Avrupa Birliği Müktesebatı'na aykırı olmasına rağmen, idam cezasını yeniden gündeme getirdi, son seçimlerde AKP ile Cumhur İttifakı yapan MHP de idam isterisini sürekli körükledi.
Erdoğan'ın idamı yeniden ülkenin başına bela etmesi özellikle Avrupa Birliği'yle ilişkiler açısından ve de Meclis'te bunun için gerekli çoğunluğu sağlama açısından mümün olur mu bilinmez. Bunun yanıtı büyük ölçüde gelecek seneki yerel seçimlerin sonuçlarıyla belli olacak.
****
Ancak idam cezası anayasadan ve Türk Ceza Yasası'ndan çıkartılmış olsa da, idamlar fiiliyatta gerçekten durmuş mudur?
Hayır… İdam cezası dışında muhaliflerin infazı zaten bir devlet geleneği olarak "faili meçhul" ya da "yargısız infaz" olarak onyıllardır uygulanmaktadır.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı değerli meslekdaşımız Turgay Olcayto 28 Ağustos 2018 tarihli Evrensel Gazetesi'nde yayınlanan "Faili meçhuller ve cezasızlık" başlıklı yazısında şöyle diyordu:
"Osmanlı’da devletin bekası adına öldürme, öldürtme eylemi bir siyaset tarzıydı. Cumhuriyet dönemlerinde biçimler değişse de temelde anlayış değişmedi.Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin Basın Müzesi'ne yolunuz düştüğünde öldürülen gazeteciler galerisinde fotoğraflara bir göz atın. Bu katledilme olaylarında siyasetin ne denli ağır bastığını göreceksiniz.
"Örneğin 1909’da köprü üzerinde öldürülen Serbesti gazetesi yazarı Hasan Fehmi muhalif bir gazetecidir. 1915 de öldürülen Kirkor Zohrab milletvekilidir ve gazetecidir. Zohrab’ı öldürenler yargı önüne çıkarılsalar da aynı tarihte Çorum'da öldürülen Diran Kelegyan'ın canına kastedenler bulunamamıştır.
"Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Uğur Mumcu,Turan Dursun, Musa Anter, Metin Göktepe ve Hrant Dink’in de aralarında yer aldığı 64 gazetecinin fotoğraflarına galeride yüreğiniz daralmadan içiniz burkulmadan bakabilir misiniz?
"Yakın tarihimizin de ibretlik belgeleridir bunlar… İki nokta dikkatinizi çeker: Birincisi öldürülenlerin çoğunun faillerinin bulunamaması, tetikçisi yakalansa bile olayı aydınlatacak bağın ortaya çıkarılamamış olması. İkincisi de özellikle 1989 ile 1999 yılları arasında tam 40 gazetecinin öldürülmesi.
"Bu tarihten sonra 2007’ye dek öldürme olaylarına ara verilmişse de, 2007’de Hrant Dink öldürülmüştür."
"Faili Meçhul Cinayetler Tarihi" adlı kitabın yazarı Orhan Gökdemir de kendisiyle yapılan bir röportajda "Bu çalışmamda 1900 dolayında faili meçhul cinayet ve kayıp listeleyebildim. Bu 1900 faili meçhul cinayetin yaklaşık 300’ü 12 Eylül 1980 tarihinden önce işlenmiş. Geri kalan 1600 olay 12 Eylül 1980 ile 2000 yılı arasında gerçekleşmiş" diyor.
Kahramanmaraş, Çorum ve Sivas katliamlarıyla zirve yapan kitlesel kırımlar dışında Roboski'deki gibi Kürt ulusal direnişine karşı "anti-terör" adı altında yürütülen operasyonlarda katledilen sivillerin sayısı binleri buluyor.
Anekdot olarak anımsatalım… DEP Milletvekili Mehmet Sincar 4 Eylül 1993’te Batman’da öldürülüyor. Başbakan Tansu Çiller 4 Kasım 1993 tarihindeki bir açıklamasında aynen şöyle diyor: “Elimizde PKK’ya yardım eden Kürt işadamlarının listesi var. Listede 60 kadar isim bulunuyor. Devlet PKK’yla olduğu gibi, PKK’ya mali destek sağlayanlarla da her biçimde mücadele edecektir.”
Çiller’in bu açıklamasının ardından kanlı bir süreç başlıyor. 14 Ocak 1994’te Behçet Cantürk‘le başlayan, 25 Şubat’ta avukat Yusuf Ziya Ekinci ile devam eden o cinayet dizisinde Savaş Buldan, Hacı Karay, Adnan Yıldırım, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Namık Erdoğan, avukat Medet Serhat, DEP’li avukat Faik Candan, Fevzi Arslan, Şahin Arslan ve Ankara’nın Altındağ ilçesinin Yüksekovalı Nüfus Müdürü Mecit Baskın katlediliyor.
Sadece Türkiye sınırları içinde mi, Kürt halkının varolduğu Irak ve Suriye'de, Kürt diyasporasının son derece politize olduğu Avrupa ülkelerinde de "faili meçhuller" ya da "yargısız infazlar" her daim gündemde.
Üç Kürt kadın direnişçisi, Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez 9 Ocak 2013'de Paris'in göbeğinde Türk gizli servislerinin bir tetikçisi tarafından alçakça katledildi. Fransız adaleti bu yargısız infazı hâlâ aydınlatabilmiş değil ya da Türkiye ile ilişkilere halel getirmemek için bulguları bir türlü açıklayamıyor...
Sürgünde kırmızı bültenle haklarında bir nevi ölüm fermanı çıkartılan binlerce muhaliften bazılarının her an bir "faili meçhul" kurbanı olması işten bile değildir. Avrupa'ya salınan rejim ajanları ve tetikçileri ya da TC'nin diplomatik misyonları emrindeki dernekler ve camiler kanalıyla beyinleri yıkanarak "vatani misyon"a hazırlanan göçmen çocukları her an "yargısız infaz" yapabilir.
Evet, bugün Dersimli genç devrimci Hıdır Aslan'ın Burdur Kapalı Cezaevi'nde idam edilişinin 34. yıldönümü… O da, Deniz, Yusuf ve Hüseyin diğer devrimciler de, tıpkı savaştıkları baskı rejimine karşı meydan okudukları gibi ölüme de meydan okuyarak sehpaya yürüdüler…
Bu yazının başına konmak üzere iki resim seçtim:
Biri ölüme gülerek meydan okuyan yiğit devrimci Hıdır Aslan… Diğeri de Tayyip'in gözlerini kan bürümüş idamcı güruhu… Bunların benzerleri daha geçen yıl Avrupa başkenti Brüksel'in göbeğindeki bir salonda toplanıp böğürmüşlerdi: " İdam… İdam isteriz!"
İdamı yasalaştıramazlarsa, ne gam? "Faili meçhuller" ve de "yargısız infazlar" ne güne duruyor?
*****
Yazımı bitirirken Internet'te Kaşıkçı cinayetiyle ilgili yeni haberlere göz atıyorum. Olacak gibi değil…
Türkiye'de yüzlerce gazeteciyi, binlerce muhalifi rehin alarak zındanlarda çile çektiren Tayyip Erdoğan Suudi gazetecinin katli karşısında arslan kesilmiş, canciğer dostu Suudilere hesap soruyor, dahası cinayetin faillerinin o son derece sabıkalı Türk adaleti tarafından İstanbul'da yargılanmasını istiyor. Bir yandan da sultanla ve cinayetin bir numaralı şüphelisi veliahtla can ciğer kuzu sarması mesajlar teati ediyor.
Hele hele demokrasi ve insan hakları savunuculuğunu kimseye bırakmayan Avrupa yönetimleri sadece Kaşıkçı'nın değil, Yemen'deki Şiilerin de celladı Suudi Arabistan'a silah satışını durdurup durdurmama konusunda pası birbirlerine atıp duruyor. Silah satışı durdurulursa silah fabrikalarının krize girmesi ve binlerce işçinin işsiz kalması bahane…
Bunları izlerken belleğim beni yarım yüzyıl öncesine götürüyor.
1968 yılı… ABD emperyalizminin Vietnam'da yürüttüğü savaşa karşı dünyanın her yerinde protestolar yükseliyor. O sırada ünlü Amerikan sendika lideri Walter Reuther Türkiye'ye gelmiş. DİSK'i de ziyaret edecek. DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler telefon ederek misafir sendikacıyla Ant için bir röportaj yapmamı öneriyor. O sırada Çemberlitaş'ta bulunan DİSK genel merkezindeki röportaj sırasında sorduğum sorulardan biri Amerikan sendika hareketinin Vietnam Savaşı'nın sürdürülmesine karşı olup olmadığı...
ABD'li sendikacının verdiği yanıt beni de, Türkler'i de hayretler içinde bırakıyor:
"Kesinlikle karşı çıkamayız… Aksi takdirde ABD silah sanayii ve ona bağlı tüm sektörler büyük bir çöküntü yaşar ve milyonlarca işçimiz işsiz kalır…"
Ya Avrupa sendikaları? Onlar ne diyecek? Göreceğiz…
--------------------------
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.11.2025
9.10.2025
14.09.2025
7.09.2025
13.07.2025
10.03.2025
30.10.2024
15.10.2024
7.10.2024
25.09.2024