Elif ÇAKIR
“Beyaz muhafazakarlar” veya “beyaz sağ” denilen yeni sosyolojik kesimden bahsediyorum.
Dindar ve muhafazakar kesiminin içinde oluşan “beyaz muhafazakarlar” ya da “beyaz sağ” adı verilen bu kitlenin varlığı 2017 Referandumu’nda ortaya çıkmıştı.
Şunu rahatlıkla söylemem mümkün: Türkiye’de artık böyle bir seçmen kitlesi var.
***
Karar’da Sayın Taha Akyol, İbrahim Uslu ile yaptığı mülakatta konuyu bir kez daha gündeme taşıdı.
Umarım bu kez hak ettiği değerde tartışılır.
Peki, kim bunlar, özellikleri neler?
Sayın Uslu bu kitleyi şöyle tanımlıyor:
“Beyaz Muhafazakarlar olarak isimlendirdiğim bu seçmen grubunun belli özellikleri var. Bunlar milliyetçi /muhafazakar bir geçmişten geliyorlar, ama soğuk savaş döneminin koşullarını da hatırlamıyorlar. Genellikle 40 yaş ve altındalar ve sayıları da artık çok fazla. Şu an ülkemizde seçmenlerin neredeyse yarısı 40 yaşın altındadır. Bunların büyük bir çoğunluğu büyük şehirlerde yaşamaktalar. Çoğunlukla iyi eğitimliler ve ortalamaların üstünde gelire sahipler. Dolayısıyla bir yandan dünyayı çok yakından takip ederken, öte yandan da Milliyetçi – Muhafazakar siyaseti doğuran değerler dünyasına oldukça mesafeliler.” (Karar, 16 Mart 2020)
Sayın Uslu, aynı mülakatta, bir yandan ülkücü gençliğin MHP’ye bağlılığının devam ettiğini söylerken diğer yandan da milliyetçi/muhafazakar ideolojiyi temsil eden AK Parti ve MHP’nin bu yeni kitle ile iletişim kurmakta zorlandığını belirtiyor. Altını çizdiği bir diğer önemli husus da şehirleştikçe ve eğitim seviyesi arttıkça AK Parti’ye ve MHP’ye oy verme eğilimin düşüyor olması.
Uslu’nun bu tespitleri sosyolojik bir gerçek. Nitekim MHP büyük şehirlerde hiçbir zaman başa güreşen bir parti olamadı, AK Parti de artık büyük şehirleri kaybetmeye başladı.
2017 referandumunda Türkiye’nin sosyolojik bir dönüşüm yaşadığını söyleyen Uslu, bu yeni seçmen grubunun özelliklerini iki yıl önce bana şöyle anlatmıştı:
“Bunlar AK Parti dönemi kuşağı. 35 yaşın altındalar. Eğitimliler ve yaşam düzeyi olarak belli bir refah seviyesine sahipler. Kendilerini dindar, milliyetçi ve sağcı olarak ve aynı zamanda tamamen birey olarak nitelendiriyorlar. Partizan değiller. Anne ve babalarının oy verme kriterleri onlar için çok fazla bir anlam ifade etmiyor. Demokrasi ve hukuk onlar için birincil öncelik.” (5 Mayıs 2017, ‘Türkiye’de değişen sosyoloji ve beyaz sağ seçmen’, başlıklı yazım.)
AK Parti’nin bu kesimle arasındaki makas giderek açılacak. Bu kitleye ulaşmakta zorlanacak.
Peki ya Gelecek Partisi ve DEVA Partisi? Kurulan yeni partiler bu seçmen kitlesine ulaşabilecekler mi?
Uslu şöyle diyor:
“Bu yeni sosyoloji kendini henüz bir partiye ait hissedemiyor. Bu Gelecek ve DEVA partileri için bir fırsat. Ama hem bu yeni sosyolojiyi yeterince anlayıp anlamadıklarından hem de bu seçmen profilini cezbedecek bir siyaset üslubu geliştirip geliştiremeyeceklerinden emin değilim.” (Karar, 16 Mart 2020)
Uslu’nun şu sözleri oldukça iddialı ve tartışılmaya değer:
“Her iki parti de AK Parti’nin ilk dönemini bir tür ‘devri saadet’ olarak değerlendiriyor. Ben bunu yeni partiler açısından bir hata olarak değerlendiriyorum.”
Uslu bir adım daha ileri giderek, toplumda da aydınlarda da AK Parti’nin ilk döneminin devri saadet görülme yanılgısı olduğunu söylüyor.
***
Uslu’ya aradım ve bu iki hususu biraz açmasını istedim. Çünkü AK Parti’nin fabrika ayarlarına dönmesini istemek ya da reformist dönemlerini övmek nasıl hatalı olabilir?
Sordum: AK Parti’nin ilk döneminin devri saadet olarak görülmesini neden hata olarak değerlendiriyorsunuz?
Uslu: AK Parti’nin ilk dönemi kurulduğu yılların küresel ve ulusal ikliminin ürünüdür. Dünyada neoliberal rüzgarların esmeye devam ettiği, İslam ülkelerinin küresel sisteme entegrasyonda Türkiye gibi bir rol modele ihtiyaç duyduğu, AB’nin genişleme politikasının en agresif olduğu bir iklim. İçeride ise 28 Şubat’ın yarattığı baskı ortamından, ekonomik krizin yoksullaştırıcı etkisinden, zayıf ve itibarsız siyasetçilerin yönetme zafiyetlerinden bıkmış seçmenlerin çoğunlukta olduğu kasvetli bir ülke.
O koşullarda AK Parti iyi bir siyasi/söylemsel konfigürasyonla ortaya çıktı ve belli başarılar elde etti. Ama AK Parti’yi şekillendiren bileşenlerin büyük çoğunluğu için o dönemde söyledikleri ve yaptıkları şeyler büyük ölçüde “reel-politik”ti, bunları “vazgeçilemez değerler” olarak görmüyorlardı. O nedenle de koşullar değiştiğinde bunlardan çok kolaylıkla uzaklaşılabildi. Hiç üzerinde tartışmaya, muhasebe yapmaya ya da yeni bir değerler seti oluşturmaya gerek bile duyulmadı. Kendiliğinden ve çok doğal bir süreç içinde AK Parti başta savunduğu işlerin tersini yapabildi.
Bu nedenle ben “fabrika ayarlarına dönme” ya da “devri saadet” yaklaşımlarına iki gerekçeyle itiraz ediyorum:
Birincisi daha somut bir neden: Zaten ilk dönemin idealize edilecek bir tarafı yoktu. Liberal demokrasinin belli unsurlarının hayata geçirilmesinin ötesinde aslında özgün hiçbir iş yapılmadı. Bugün ise dünya üzerinde yaşanan krizlerin hiç birine liberal demokrasi yaklaşımı çare üretemiyor. Zaten yaşanan sorunların asıl kaynağı liberal demokrasinin içine girmiş olduğu kriz. Krizin kaynağını krizden çıkışın yolu olarak görmek paradoksal bir tutum olur.
İkincisi ise daha ilkesel bir itiraz: İdealini geçmişte arayan bütün yaklaşımlara sıcak bakmıyorum. Siyasette kazanmanın yolu insanları geçmişe geri götürmekten geçmiyor... Birileri “back to basics” diye havalı bir konseptle bunu açıklayabilir ama seçmen her zaman geleceği satın alır. Seçmenin üçte biri o yılları hatırlamıyor bile... Bilhassa tırnak içinde “yeni” partilerin ideali geçmişte araması da çelişkili bir durum olur. Reddi miras’a gerek olmayabilir ama siyasal konumlamasını AK Parti’ye göre yapmak başlı başına sorunlu bir yaklaşım olacaktır.
Sordum: Peki beyaz muhafazakar sağ seçmeni cezbedecek siyaset üslubu nedir?
Uslu: “Burada somut reçeteler yazmak çok doğru bir yaklaşım olmaz. Ben bazen seminerlerde şu örneği kullanıyorum. Eğer iPad ya da iPhone piyasa sürülmeden önce bizimle bir anket yapılsaydı ve bize kafamızdaki ideal ürün sorulsaydı birincisi ideal cep telefonu olarak asla iPhone’u tarif etmezdik. O zaman kullandığımız cep telefonlarının farklı özelliklerinden oluşan kombinasyonları idealize ederdik. Hele iPad’i hiçbirimiz tarif bile edemezdik, çünkü böyle bir şeyin olabileceğini dahi bilmiyorduk.
Burada önemli olan hedef kitlenizi ne ölçüde iyi tanıdığınızdır. Eğer yeterince iyi tanıyorsanız, kendilerine sorduğunuzda tarif edemeyecekleri ya da yanlış tarif edecekleri konularda dahi öyle ürünler/çözümlerle önlerine gidersiniz ki, hepsi bunları büyük bir coşkuyla karşılar. Çünkü onların aslında neden rahatsız olduğunu, neyi arzu ettiğini, neye ihtiyaç duyduğunu ve nelerle motive olduğuna dair elinizde çok sağlam veri setleri vardır.”
Uslu’ya bu şekilde tanımladığı yeni seçmen kitlesinin siyasi davranışlarını sordum, şöyle anlattı:
Uslu: “Yeni seçmen kitlesine ulaşmaya çalışan her partinin bu insanların duyarlılıklarını iyi analiz etmeleri gerekiyor. Bunun ne ölçüde yapıldığından pek emin değilim. Netice itibariyle kendileri de iyice yerleşmiş ideolojik formasyonlara sahip oldukları için karşıdakini anlayıp ona göre kendini dönüştürmektense, kafasındaki doğruları muhataplarına empoze etmeye çalışıyorlar. En azından ikna olmalarını istiyorlar. İş neticede bir endoktrinasyona dönüyor ve yeni seçmenlerin en nefret ettikleri şey de endoktrinasyona maruz kalmak.
Ülkemizde bırakın partileri, birçok işletme bile öğrenmeye ve kendini sürekli dönüştürmeye karşı oldukça dirençli. Bu nedenle de toplum hızla değişirken partiler bu dönüşüme ayak uyduramıyor. Neticede de özellikle sağ seçmenler partilerini değiştiriyorlar. Ülkemizdeki en uzun ömürlü merkez sağ parti’nin henüz 20 yaşına girmemiş olması durumu net biçimde anlatıyor aslında.”
Uslu’nun söyledikleri bunlar…
Bütün bunlar bu dönüşümün şehirleşme ve eğitim sürecinde daha ileri boyutlara doğru devam edeceğini gösteriyor. Öyle görünüyor ki bu yeni kitle önümüzdeki dönemlerde daha da önem kazanacak. Ve siyasetçileri ciddi bir şekilde zorlayacak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024