Fehmi KORU
Kavgada yumruk sayılmadığı gibi o kızgınlıkla söylenmiş sözler de fazla ciddiye alınmaz.
Daha doğrusu kavga sırasında kızgınlıkla söylenen sözleri ciddiye almak doğru değildir.
Mesut Barzani’nin ‘bağımsızlık referandumu’ ilân etmesi ve bütün uyarılara rağmen referandumun gerçekleşmesini sağlaması Türkiye’yi öfkelendirdi. Her kafadan bir ses çıkıyor ve yapılana öfke yağdırılıyor.
Bu arada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da alınabilecek yaptırım kararlarından söz ederken ‘vanayı kapatma’ ihtimalini seslendirdi.
Cümlesi şu:
“Yaptırımları uygulamaya başladığımızda ortada kalacaksın. Vanayı kapadığımızda iş bitti. TIR’lar Kuzey Irak’a çalışmadığı anda bunlar yiyecek bulamayacaklar.”
Hiç kuşkusuz kızgınlıkla söylenmiş bir söz bu.
Ambargonun İslâm Tarihi’nde örneği var
Bu cümleden bazıları Irak’ın kuzeyinde yaşayanların hayatını karartmaya yönelik bir ‘ambargo’ yaptırımı çıkacağı sonucuna vardılar.
Günlerdir bu konuda pek çok kişi ağzına geleni söylüyor, ‘ambargo’ sözcüğü etrafında mürekkep tüketiliyor.
İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ambargoyu protesto eden, ikili ilişkileri bile bu uğurda bozmayı göze alan bir ülke Türkiye; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o konuda ne kadar hassas olduğu da biliniyor.
Türkiye’nin şu sıralarda almayı düşündüğü yaptırım kararları arasında sırf bu sebeple bile insanları açlığa sürükleyebilecek cinsten bir tedbir bulunacağını sanmıyorum.
Böyle düşünmem için bir başka sebep daha var: İslâm Tarihi…
Cumhurbaşkanı Erdoğan dini hassasiyeti yüksek bir insan. AK Parti’nin eğitim alanında aldığı en önemli kararlardan biri, her düzeyde okulda isteyenin seçebileceği dersler arasına ‘Siyer’i de koymuş olması…
‘Siyer’ Hz. Peygamber’in şahsından hareketle İslâm Tarihi öğretimi anlamına geliyor.
İslâm Tarihi’nin en üzücü sayfalarından biri ise, yeni dinin gelişine, aralarından pek çok insanın tebliğin cazibesine kapılıp müslüman oluşuna hoş gözle bakmayan Mekke’nin ileri gelenlerinin, Hz. Muhammed’i himayesini sona erdirmek için Kureyş kabilesi üyelerine karşı ‘ambargo’ uygulamalarına dair sayfasıdır.
Evet ‘ambargo’ müslümanlara ve onları himaye edenlere karşı Mekke’de uygulanmıştır.
Vahyin inişinin 7. yılında yaşandı bu ‘ambargo’ olayı ve üç yıl sürdü.
Muhammed Hamidullah ‘İslâm Peygamberi’ adlı eserinde, hayli uzun sürmüş ambargo sırasında müslümanların çektiği çileleri ayrıntılarıyla anlatır (s. 122 vd).
Tarihçi A. Vehbi Ecer’in tam da bu konuda ‘İslâm Tarihinde İlk Ambargo Uygulaması’ başlıklı bir makalesi vardır.
Yeni dine duydukları tepkileri yaptırıma dönüştürmek amacıyla bir araya gelen Mekke’nin ileri gelenleri ‘ambargo’ kararı alırlar; bu kararlarını yazılı hale getirip Kabe’nin iç duvarına da asarlar. Buna göre Haşimoğulları ve Abdülmuttaliboğulları ile ilişkileri kesecek, kız alıp vermeyecek ve bütün alış-verişi de durduracaklardır.
Gerisi’ni Dr. Ecer’in makalesinden okuyalım:
“Böylece Peygamber’in boyu ile alış-veriş yapmadılar, konuşmadılar, sosyal ilişkilerde bulunmadılar. Üç yıl gibi uzun süre devam eden bu ambargo uygulamasında Ebu Talib Mahallesinde oturanlar büyük sıkıntılara katlanmak mecburiyetinde kaldılar. Sa’ad b. Ebi Vakkas’ın bu sıkıntılı günlerin birinde bir gece uzun zaman önce kesilmiş bir hayvanın artığı deri parçası bulmuş, onu ıslatmış, ateşte kavurmuş ve daha sonra pişirmek suretiyle yemiş olduğu büyük sıkıntılı günler geçirildiği bilinmektedir. (..) Hatta çocukların açlıktan ağlayışları mahalleden çok uzaklara duyuluyor ve bu yürekler acısı olaylar…”
[A. Vehbi Ecer, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1988, s. 145-156. Aynı konuda Cumhuriyet Üniversitesi’nden Prof. Ünal Kılıç’ın da bir makalesibulunuyor.]
Olay bu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu olayı elbette biliyor.
Onun kızgınlıkla ağzından çıkan ve içinde “Yiyecek bulamayacaklar” temennisinin de geçtiği sözleri Irak’ın kuzeyinde yaşayan insanlara ‘ambargo’ uygulanacağı biçiminde anlayıp yorumlayanlar herhalde yanlışa düşüyorlar.
Akılcı yol diplomasiye alan açmaktır
‘Ambargo’, İslâm Tarihi’ndeki bu olay kolay unutulmayacağı için benimsenip uygulanabilecek bir tedbir değil.
Daha önce kimbilir kaç kez yazdım, önceki gün de, ‘yanal yol’ konusunu işlerken, daha evvel yazdıklarımın temelinde yatan düşünceyi anlattım.
Akılcı yaklaşım, herkesin beklediğinden farklı tepkiler vermek, öngörülenin ötesinde uygulamalarla olaylara mukabele etmektir.
Herkes sizden ne bekliyorsa onu yaparsanız, karşı taraf zaten ona karşı alacağı tedbiri önceden düşünüp kararlaştırdığı için istediğiniz sonuca ulaşamaz, tersine sonunda zararlı bile çıkabilirsiniz.
Mekke’de uygulanan ambargo ilk müslümanları açlığa mahkum ederek sarstı sarsmasına, ancak ambargo uygulayanlara da ekonomik ve sosyal yönlerden zarar verdiği için, yine o tedbire başvuranlar tarafından kaldırılmak zorunda kalındı.
Öfkeyle, kızgınlıkla hareket etmek akıllıca bir tavır değildir.
Diplomasi böyle durumlarda başvurulacak en doğru yöntemdir.
Türkiye’yi çevresiyle de kötü duruma düşürecek, yalnızlaştıracak tepkilerden ve kendi içindeki rahatsızlıkları büyütebilecek tedbirlerden uzak durmak şart.
Eskiler doğruyu söylemiş zaten: “Öfkeyle kalkan zararla oturur…”
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
25.10.2025