Fehmi KORU
İktidar cephesinde (AK Parti ve MHP) işler iyi gitmiyor.
Sizleri bilmem, ama benim bu yeni kanaatim her geçen gün giderek daha da pekişiyor.
Yolun başında, 31 Mart yerel seçiminden yeniden galip çıkmayı AK Parti-MHP cephesi için cepte keklik olarak görmekteydim. Seçim tarihi yaklaştıkça bu konuda kuşkularım arttı. Şimdi ise işlerin iyi gitmediğini düşünmeye başladım.
Nedeni anketler değil. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın “Anketlere güvenmiyorum” demesi elbette kuşku veriyor. Benim gördüğüm endişe verici anket sonuçlarından daha fazlasını Erdoğanda görüyor olmalı. Anketler iktidar cephesi için olumlu bir tablo çizmiyor.
Özellikle de büyük kentlerde.
Ancak anketlere bakarak oluşmuş değil kanaatim.
Yanlış kampanya
Ekonomik durum alarm veriyor, bu ihmal edilmeyecek bir sebep. Fakat başka sebepler de var.
İktidar cephesinin sözcüleri ile görevini iktidar cephesi çizgisinde haber yapmak veya yorumda bulunmak olarak tanımlamış olanların köşelerine ve yorumlarına hakim hale gelen hava, her geçen gün, bir bozgun beklentisi içinde olduklarını dışa vuruyor.
‘Beka’ sözcüğünün bunca kullanılması ve aleyhte algılara sebep olduğu belli iken kullanılmaktan vazgeçilmemesi bana elde başka malzeme bulunmadığını düşündürüyor.
Aksi halde, 17 yıldır ülkeyi yöneten bir siyasi kadronun yerel seçim kampanyasını “Bize oy vermezseniz ülkenin bekasını tehlikeye düşürürsünüz” tezi üzerine oturtması makul görülebilir mi?
Vatandaş, “Ülkeyi böyle bir duruma kim düşürmüş olabilir?” diye düşünmez mi?
Son zamanlarda ağızlara ve köşelere düşen ‘dava’ sözcüğü için de aynı tehlike söz konusu: Bir siyasi kadronun ‘dava’ diye bir derdi olabilir elbette; ancak iktidardan -yani ülke yönetiminden- uzak oldukları dönemde bundan söz edilebilir. İktidara gelen kadrolar kolları sıvayıp ‘dava’ diye andıkları ne/ler varsa onları gerçekleştirmek için çaba gösterirler.
İktidarın 17. yılında, “Davaya ihanet edenler var” veya “Bizim davamız pazara kadar değil mezara kadar” gibi sloganlar hayli tuhaf kaçıyor. Bu cümleleri duyanlar ‘dava’ konusunda farklı düşüncelere dalarlarsa kınayabilir misiniz?
Peki işleri sarpa sardıran sorun ne olabilir?
Aklıma gelen ilk cevap, AK Parti’nin kazandığı her seçimde büyük payı olduğu bilinen Erol Olçok‘un artık aramızda bulunmayışı oluyor. 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında şehit düşen 250 kişi arasında o ve oğlu da bulunuyor.

Erol Olçok siyasi hayatımıza özellikle seçim kampanyaları sırasında pek çok yeniliği getirmiş bir kişilikti. Her kampanya öncesinde iktidara uzak bilinen yerli-yabancı isimlerle de görüşür, parti için araştırmalar yürüten şirketlere sorular sipariş eder, zaten içinde yaşadığı halkın nabzını iyi tutan kampanyalar önerirdi.
Galiba onun yokluğu iktidar cephesinin sendelemesine yol açıyor.
Seçim kampanyalarının önemini siyaseti gözlemeye başladığım ilk günden beri bilirim. Bu alanı en iyi değerlendiren siyasetçi rahmetli Turgut Özal‘dı. Gerektiğinde yabancı uzmanlardan da ANAP’ın kampanyalarına destek arayışına girer, en çarpıcı slogan ve görsel malzemelerle seçmen karşısına çıkmayı başarırdı.
ANAP’ın kampanyaları, Özal‘ın “Nasılsa kazanırım, benden başkasına mı oy verecekler?”rahatlığını duymasıyla birlikte aksamaya başlamıştı.
Acaba aynı rahatlık mı bu seçimde iktidar cephesini yanlışa sürüklüyor?
Medyaya hakim olmak da gevşemeye sebep olmuşsa şaşırmam. Her akşam neredeyse bütün TV kanalları iktidar cephesi çizgisinde görüşlere yer veriyor. Gazeteler yalnızca iktidar cephesinin reklamlarını yayınlamıyor, bütün sayfaları reklam gibi…
Gevşekliğe yol açacak bir tablo bu.
Ancak, kendileri ön planda görünmeksizin pek çok ülkenin seçim kampanyasını yöneten ve hep başarılı olan uzmanlar, bıkkınlığın iktidarların en büyük düşmanı olduğunu söylüyor.
Papaz her zaman pilav yemez misali.
Perde gerisinde kalmayı seven ikili
Geçen gün aktardım: Bir İsviçreli gazeteci, ABD’de Richard Nixon‘dan itibaren kampanyalarda söz sahibi olmuş birinin (adı: Arthur Finkelstein), yine kendisi kadar kafası çalışan daha genç biri (George Birnbaum) ile ekip haline gelerek son on yılda Avrupa’da destek verdikleri ‘sağcı’ politikacılara seçim kazandırmalarını afişe etti.
Adamların gayet basit formülleri var: Karşındakini küçük gör, öyle biri yoksa dışarıdan bir düşman bul, hep onu rezillendirerek kampanyanı yürüt… Macar Musevisi olan SorosMacaristan’da bu işe yaramış; oradan başka ülkelere de ‘düşman’ olarak yine onu taşımışlar…
Yalan söylemeyi mahzurlu görmeyen bir anlayışı kampanyalara sokan da Finkelstein-Birnbaum ikilisi. İsrail’de Netanyahu‘ya sürekli seçim kazandıran da onlarmış…
İsviçreli gazeteci tarafından desteklerinin afişe edilmesi sonrasında Netanyahu‘nun İsrail’de işi zorlaştı, yargı devreye giriverdi.
Ülkede etkili bir güç olan hahamlar, Musevi Finkelstein-Birnbaum ikilisinin Musevi Soros‘u ‘şeytanlaştırarak’ yürüttükleri seçim kampanyaları yüzünden Avrupa’da ‘Yahudi düşmanlığı’nın arttığı görüşündeler ve o tür kampanyalar yürüttükleri için de ikiliye hoş gözle bakmıyorlar. [Finkelstein 2017’de ölmüş, Birnbaum aynı çizgiyi sürdürüyor.]
Bu konuyu neden açtım ki, hay Allah…
Hatırladım: Erol Olçok‘un yokluğunun bu seçimde iktidar cephesinin işlerini sarpa sardıran etkisine değinirken söz buraya gelmiş oldu.
Daha vakit var. Belki yeni bir söylem bulurlar.
Yazarlar
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
26.09.2025
19.09.2025
18.09.2025
16.09.2025
22.08.2025
19.08.2025
17.08.2025
15.08.2025
14.08.2025