Gülay GÖKTÜRK
Dershaneler sizlere ömür...
Arkasından ağıt yakacağımız matah kurumlar değildi kuşkusuz. Ama bir ihtiyaçtan doğmuşlardı ve serbest piyasa ekonomisinin bu ihtiyaca cevabı olarak koca bir sektör haline gelmişlerdi.
Peki, bunların ölüm fermanını imzalayanlar, bu kurumları yaratan koşulları ortadan kaldırmak için eğitimde yeni bir ölçme ve değerlendirme sistemi, yeni bir sınav sistemi getirdi mi?
Ne gezer... Kaldırdılar, oldu bitti. Gerisini sonra düşünecekler.
Bu konu gündeme geldiğinde söylediğimiz bütün itirazlar hâlâ geçerli. Ama öyle bir noktadayız ki, artık bunlar üzerinde konuşmanın bir anlamı kalmadı. Ne girişim özgürlüğünün ihlalinden ne insanların hizmet alma hakkının kısıtlanmasından ne de merdiven altı dershaneler tehlikesinden söz etmenin faydası yok. Tartışma bitti. Dershane tartışması daha ilk andan itibaren "dershane tartışması" olmaktan çıktı; büyük bir siyasi kavganın parçası oldu ve doğal olarak o büyük kavgayla baş edemeyip ezildi gitti.
Her zaman siyasi kavgalara yem edildi
Zaten eğitimin sorunları ne zaman eğitim politikaları çerçevesinde konuşulup tartışılabildi ki bu ülkede...
Her zaman ama her zaman genel siyasi kutuplaşmalara yem edildi; ideolojik saflaşmanın koçbaşı olarak kullanıldı; rejim kavgalarının aracı oldu. Asla kendi başına değerli ve önemli addedilip kafa yorulamadı.
Tevhid-i Tedrisat Kanunu'ndan bugüne hep böyle oldu bu.
12 Eylülcüler YÖK'ü kurarken yükseköğrenimde koordinasyon ve eşgüdüm sağlamayı amaçlamıyorlardı hiç şüphesiz. Tek dertleri üniversiteleri zapturapt altına almak, cuntanın akademi üzerinde kesin hakimiyetini sağlamaktı.
12 Eylülcüler katsayı değişikliği ile imam hatiplilerin üniversiteye girişini engellemek uğruna yüz binlerce meslek liseli genci hayata küstürmekte bir an bile tereddüt etmediler. Bu uğurda, sanayinin asıl ihtiyacı olan ara elemanı yetiştirecek olan meslek liselerini gözden çıkardılar. 8 yıllık kesintisiz eğitime geçerken de tek maksat, ağaçları daha yaşken kendi bildiği yöne "eğmek"ten başka bir şey değildi.
Eğer hükümetlerimiz ve milli eğitimcilerimiz, şimdiye kadar askerlik derslerinin kalkıp kalkmaması, zorunlu din dersi olup olmaması, İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinin kaçıncı sınıfa kadar okutulması gibi konularda kafa yorduklarının yüzde birini bu çocuklara matematiği, Türkçe'yi daha iyi nasıl öğretiriz diye yorsalardı bugün eğitimde böyle yerlerde sürünmezdik.
Ama devlet böylesine ideolojik oldukça; genç nesiller bitmek bilmeyen rejim kavgalarının malzemesi olmaktan çıkmadıkça; eğitim denildiğinde herkesin aklına gençleri başkasının değil, kendi torna tezgahında biçimlendirmek dışında bir şey gelmedikçe bizim herhangi bir eğitim tartışmasını yürütebilmemiz de mümkün olmayacak.
Bundan sonrası...
Artık geriye bakmanın faydası yok; şimdi dershane sonrası dönemi konuşmak gerek diye düşünülebilir.
Ama doğrusu, benim bundan sonrası için de pek bir umudum yok. Yılda birkaç kere ortak yazılı sınav yapılarak yeni bir ölçme ve değerlendirme sistemi kuruluyor. Bu sisteme dayanarak ders notlarının üniversiteye kabulde esas belirleyici olmasına doğru gidiliyor. Üniversite girişlerinde Amerikan sistemine geçileceği söyleniyor. Bu sistemin ABD'de ne kadar eleştirildiği bir yana, Türkiye versiyonunun tam bir rezalet olacağından kuşku duymuyorum.
Üniversite giriş sınavları, bütün problemlerine rağmen eğitimde bir kast sisteminin oluşmasını engelleyen; torpilin, rüşvetin, iltimasın işlemediği bir sistemdi. Arkasız, torpilsiz zeki çocukların eğer yeteri kadar çalışırlarsa kolejli zengin aile çocuklarıyla eşit şartlarda yarışabilecekleri ve makus talihlerini yenerek sınıf atlayabilecekleri bir sistem...
Şimdi bu umut da yok ediliyor. Ve benim canım başka da bir şey yazmak istemiyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015