Hasan Bülent KAHRAMAN
İlk kez 1965'te Uruguay parlamentosu 1915 Ermeni olaylarını 'soykırım' olarak tanımış. Tam 51 yıl sonra bu defa Almanya parlamentosundan bir karar çıktı. Bu iş bir soykırımdır diyor.
Hiçbir parlamentonun bir başka ülkenin tarihinde yaşananları şudur budur diye nitelendirme hakkı yoktur.
Anlamsız bir şeydir bu, onun için. Hele ki, bu 'soykırım' gibi başlı başına hukuka ait, zor, çetrefil bir karar olsun.
Hal böyleyken bu türden bir kararı 'siyasal' diye nitelendirmemek olanaksız.
O kadar böyle ki durum, Erdoğan ve Türkiye'yle bu derecede yakın ilişki içinde olanMerkel bile, gözümüzün içine baka baka bu konuda bildiğini okudu. Siyasal olmayıp da bu şartlarda bu karar ne olacak?
O bakımdan şimdi mesele ve yapılması gereken gece gündüz Almanya'ya 'soykırım' bağlamında saldırmak değil.
Veya bu bir soykırımdır ya da değildir tartışmasına bir daha baştan başlamak değil.
(O tartışma ayrıca devam ediyor, zaten!) Almanya'nın böyle bir adım atmasını 'gerektiren' nedenlerini dikkatle incelemek ve o adımı bundan sonra nelerin takip edeceğini dikkatle değerlendirmek.
İlişkiler belli bir düzeyde, her şeye rağmen, iyi giderken şimdi ne oldu da, bu kadar kesin ve keskin bir kırılmayla böyle bir noktaya savruldu?
Tabii ki, bu sorunun en muhtemel cevabı mülteciler meselesidir, Türkiye- AB ilişkileridir, hatta Türkiye-Almanya ilişkileridir.
Özellikle Almanya'yla ilişkiler belli bir katta gayet iyi giderken bir başka katta da Merkel'i zorluyordu. Alman bir komedyenin yaptığı densizliğe gösterilen tepkiyi hatırlamak taşları yerine oturtur. Öte taraftan, göçmenler konusunda Merkel'in Türkiye'yle sürdürdüğüpazarlık ve bize muhtaç olduğu yolunda verdiği izlenim kendi siyasi tabanında onu haddinden fazla zorluyordu.
Yani, Merkel, bu göçmen konusu yüzünden, 'Türkiye'ye ses çıkaramayan bir lider' konumuna gelmişti.
Gösterilen tepki budur. Aklımın hiç almadığı gibi bir 'üst akıl' aranıyorsa, işte o üst akıl genel olarak AB'dir. Vize anlaşmaları ve göçmen ilişkileri dairesinde gelişen olaylar neticede AB'yi, Türkiye'ye yeni bir rahatsızlık vermeye itti. Merkel de gerek kendi ülkesinde gerekse AB nezdinde yitirdiği prestiji bu yolu benimseyerek aşmaya çalıştı.
'Türkiye bunu hak etmiyor' demenin anlamı yok. Bir de hak mı edecekti? Ama ortada bir gerçek var. Böyle bir kararın geldiği görülüyordu. Bu gelişmelerin başka türlü yönetilmesi lazımdı.
Şimdi yapılacak şeyler var. Bunlar yeni ve daha şiddetli bir söylem üretmek değil. Kimse, hele hele kendimiz hiç, Türkiye'nin büyük ve önemli bir ülke olduğundan ve bununevrensel olarak bilindiğinden kuşku duymayalım.
Ama her büyüklüğün bir sınırı var.
Dolayısıyla siyaset de bu bilinç ve gerçekçilikle üretilir.
Bu meyanda parlamentodan geçirilen kararın içerdiği yaptırım önerilerinin şimdi, çok parlak bir büyükelçimizin bana söylediği üzere, müzakere edilip durdurulması gerekir. Asıl olan bu türden somut sonuçlar almaktır.
Yanlışlık bir başka yanlışlıkla giderilemez.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024