Hilâl KAPLAN
Muhterem Kemal Bey, Türkiye'nin yakından tanıdığı iki Dersimli siyasetçi var. Birisi siz, diğeri Kemal Kılıçdaroğlu. Ve bu iki Dersimlinin de isminin "Kemâl" olmasından başlayarak, binlerce Dersimli gibi ailelerinizin neden bu ismi seçtiğinin üzerinde durarak Kürt meselesini okumaya başlayabiliriz. Yani Kürtlerin yaşamına bu kadar mündemiç bir "hayat-memat" meselesidir bahsettiğimiz...
Ömrünüzün tam 33 yılını zorunlu sürgünde geçirmiş bir dava adamı olarak, ait olduğunuz topraklara dönüşünüzü "hûn bi xêr hat in/ hoş geldiniz" diyerek karşılayanlardanım. Barışın uzağında olsak bile gelişinizin, iklimin Akdeniz olmasına katkıda bulunacağını umanlardanım.
Örneğin İstanbul Valisi'nin sizi Kürtçe "hoş geldin" diyerek karşılaması ve Devlet Bakanı Ertuğrul Günay'ın sizinle beraber basına açık resmî bir karşılamayı uygun görmesi ne kadar önemli mesajlardı. Çünkü sonuç itibariyle çözüm yolunun olmazsa olmazı olarak anadilde eğitimi ve federatif yapıyı öngören, bugün BDP'nin bazı çözüm önerilerine göre "daha maksimalist" görünen bir yolu öneriyorsunuz.
Türkiye halkının büyük çoğunluğu "Kürdistan" kelimesine sadece Kanunî'nin Fransa Kralı'na yazdığı mektupta tahammül edebiliyorken, anadilde eğitim bölücülüğün bir veçhesi olarak algılanıyorken, Osman Baydemir'in haykırışında olduğu gibi ebeveynler çocuklarıyla anadillerinde iletişim kurmaktan yoksunken sizi bu hususlardaki 'radikal' görüşlerinize rağmen baş üstünde ağırlayan bir medya ve devlet var. Ancak üzülerek seyrediyorum ki siz bu imkânın büyük kısmını "PKK'yı devlet kurdu" tezini on farklı biçimde anlatmakta kullanıyorsunuz.
Haksız olduğunuz için demiyorum. Özellikle 1980 öncesi diğer barışçıl Kürt grupları sindirilirken devletin PKK'ya destek verdiğine ben de inanıyorum. PKK'nın sadece yoksul Anadolu çocuklarının değil, hem örgüt içindeki hem de farklı Kürt gruplarındaki kişilerin de canına kıymış bir oluşum olduğunu biliyorum. Sayın Şerafettin Elçi'nin de bu mevzu bağlamında siyaset yaşamının en kötücül açıklamasını yaptığını düşünüyorum. Ancak muhterem Burkay, "konu bu değil".
Bölgenin sosyolojisine benden daha vâkıf birisi olarak siz de bilirsiniz ki bugün isterseniz Öcalan'ın devletten aldığı maaş bordrosunu gösterin, yine de ona bağlı kalmaya devam edecek, bunun bir tür komplo olduğuna inanacak milyonlar var bu ülkede. Bu sosyolojik realitenin farkında olmasanız 1993 yılında Şam'a gidip Öcalan'la protokol imzalar mıydınız? O zaman Öcalan'a ve PKK'ya dair bu tezlerden bîhaber miydiniz? Hayır. Lâkin siyaset, kafamızdaki ideal toplum tasavvurundan ziyade mevcut toplumsallık üzerinden hareket etmeyi gerektirdiğinden bunu yapmıştınız. Bugünü 1993'ten farklı kılanın ne olduğunu anlamakta zorlanıyorum. Eğer dün barışın ve çözümün inşası için fedakârlıklar yapılıp baltalar gömülebildiyse bugün de olması gereken bu değil midir?
Kaldı ki haddimi aşarak size BDP veya PKK ile nasıl ilişkileneceğinizi söylüyor değilim. Sadece PKK ve Öcalan'ı yeterince şeytanlaştıran, bunun için de fazlasıyla sebebi olan bu topluma anlatabileceğiniz başka şeyler olduğunu biliyorum. Bize anadilde eğitimi anlatın, muhterem Burkay; federasyon düşüncenizi anlatın, çözümün yollarını anlatın. Katılmasak da dinleyelim sizi, farklı fikirleri duymaya alışalım. Bunu en iyi başaracak olan siyasetçilerden birisiniz. Zira davanız ne olursa olsun, bu yolda arkadaşlarınızı PKK'ya kurban vermiş olsanız bile kan dökmediniz, silaha elinizi sürmediniz. Tüm bunlar sizin sesinizin BDP'li vekillerden bile daha etkin duyulmasını sağlayacak sebeplerdir. Lütfen bu "akil adam" pozisyonunuzu yıllardır köpürtülen, anlamını çoktan yitirmiş kuru tartışmalarla harcamayın.
Yakında genel başkanı olacağınız öngörülen HAKPAR vesilesiyle barış özleminin sesi olun, kardeş kavgasına "dur" deyin. Çünkü PKK'nın ne olduğunu şiddet sarmalı bittikten sonra da çözebiliriz ama bu süreçte kaybedeceğimiz bir gencimizin bile yaşamını geri getiremeyiz.
Selam ve saygılarımla.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019