Mehmet Y. Yılmaz
Bu meslekteki ilk yıllarımda moda Süleyman Demirel’in çevresini eleştirmekti.
Sonra Bülent Ecevit’in çevresinin ne kadar kötü olduğunu fark ettik.
Derken bir de baktık ki Turgut Özal’ın çevresi de berbatmış!
Ve bunca yıldan sonra görüyorum ki yakın çevresini doğru seçememek bizim siyaset hayatımızın amansız hastalığıymış!
Benden duymuş olmayın ama Recep Tayyip Erdoğan da bakanlarını iyi seçememiş, çevresine iyi insanları toplayamamış.
İnsan üzülüyor haliyle!
Her şeyin en iyisini bilen Recep Tayyip Erdoğan, sıra yakın çalışma arkadaşlarını seçmeye gelince tuzağa düşmüş!
Bu durumla ilgili İngilizcesini, İspanyolcasını, üstüne bir de İtalyancasını mafya filmlerinden öğrendiğim bir deyim de var ama savcılara güvenemediğim için yazmayacağım!
Her neyse, dün Cumhuriyet’te yayımlanan bir habere göre AKP’de "kabine revizyonu" yeniden konuşulmaya başlanmış.
Çünkü işler kötü gidiyormuş ve nedeni de Reis’in bizzat teker teker seçtiği bakanlarmış!
Adını açıklamam mümkün değil, AKP’nin çekirdek kadrosundan bir politikacı, bana bu revizyon beklentisinin kongre ile ilgili olduğunu da söylemişti.
AKP kadrolarının beklentisi bu: Kongreler bitecek, hükümette ciddi bir revizyon olacak ve şu anda bütün anketlere göre tabanı erimekte olan AKP yeniden yükselişe geçecek.
Adını açıklayamadığım yetkiliye söylediğimi, buradan tekrarlayayım: Bu, mezarlıktan geçerken ıslık çalmaya benziyor!
Bütün araştırmalar, AKP’nin baz oyunun düşmekte olduğunu gösteriyor.
Araştırmalara göre seçmenlerin yarısı mevcut siyasi partilerden ümidi kesmiş durumda.
24 yaş altındakilerin dörtte üçü mevcut siyasi figürlerin sorunlarımızı çözme yeteneğine sahip olmadığına inanıyor.
Bunun en çok farkında olanlar da "sahadaki" politikacılar doğal olarak.
Siyasi partiler, deyim yerindeyse "sinir uçlarıyla", toplumun içinden bu hoşnutsuzluk titreşimlerini algılıyor.
Ancak AKP’nin başında öyle güçlü bir lider var ki algılanan bu titreşimleri, ona iletebilecek cesaret ve cesamette bir ikinci kişi de yok.
12 Eylül’ün Türkiye’deki demokrasiye vurduğu en ağır darbelerden biri de budur:
Siyasi partileri, köklerini topluma salmış yaşayan bir organizma olmaktan çıkarıp, bir genel başkanın iki dudağının arasına konumlandırmak!
Ve partinin "sinir uçlarının" algıladığı titreşimler, bu nedenle parti içinde bir dönüşüme yol açmıyor.
Lider o kadar yüce bir konumda ki kendisi mükemmel olmakla birlikte çevresi berbat.
Ve lider eğer o çevreyi değiştirirse her şey düzelecek!
"Endişeli AKP’lilere" şunu söylemeliyim ki yanılıyorlar.
Sorun, çevresinde değil, liderin olaylarla ilgili algısının çarpılmasında ve bunun doğrusunu söyleyebilecek olanları çevresinde barındırmamasında yatıyor.
Halkımız, bu Suriye işinden yoruldu, ırkçı gibi görünmemek için feryat etmiyor ama Suriyeli göçmenlerden de sıkıldı, buna karşın lider Suriye’de savaşmak istiyor!
Türk halkının Libya diye bir sorunu yok, lider bu konu açılınca her şeyi unutuyor.
Yeni seçmenlerin ezici çoğunluğu çevrenin korunmasını en önemli mesele olarak görüyor, lider hâlâ kanal kazmak, orman kesmek peşinde!
Üniversite mezunlarının çoğunluğu işsiz, lider hala meslek liseleri yerine imam hatip okullarını arttırmak istiyor.
Millet, solcusuyla sağcısıyla önce huzur peşinde, lider "gözünün üstünde kaşın var" diyerek dövecek adam arıyor.
Ama AKP kanaat önderleri, bunu görüp, söyleme cesaretine sahip olmadıkları için kafayı "liderin çevresine" takmış durumdalar.
Partide şunlar görev alacak, hükümette bu değişiklikler yapılacak ve bir de bakmışsın AKP, sihirli halı gibi yeniden uçmaya başlamış!
Bu uyarıyı yapmak aslında yandaş yazarlara düşmeliydi ama onlar da aynı sorundan mustarip!
Mecburen ben uyarıyorum: Sorun, çevresinde filan değil, liderin kendisinde!
Öyle bir ruh durumuna girdi ki yaptığı yanlışları göremiyor ama sizler bu yanlışları o değil de başkası yapıyor gibi açıklamaya çalışıyorsunuz.
Cesaretinizi toplayıp Reis’e memleketin gerçek durumunu, seçmenden algıladığınız sinyalleri eğip bükmeden anlatın.
Siz şimdi anlatmazsanız, seçmen seçimde anlatır!
Seçmenin anlatacağını duymayı hiç istemediğinize eminim.
* * *
"Ulan" bayrağını kim taşımalı?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, televizyonda yaptığı programda AKP Genel Başkanı’na, depremden korunma çalışmalarıyla ilgili olarak "sen ne yaptın lan" diye hitap eden gazeteci Can Ataklı hakkında soruşturma başlatmış.
Savcılık, bu ifade tarzının "hakaret" olduğunu düşünüyor.
Ama aynı savcılık bağlı olduğu kanunları ve AİHM, AYM, Yargıtay içtihatlarını da biliyor olmalı aslına bakarsanız.
Ve politikacıların hakarete varan sert eleştiriye tahammüllü olmaları gerektiğini de!
Böyle şeyler canımı sıkıyor, eğlenmek için google’a giriyorum.
Recep Tayyip Erdoğan’ın birilerine "ulan" diye hitap ettiği konuşmalar ile ilgili aramada 30 saniyede 580 bin sonuca ulaşabiliyorsunuz.
Kimler yok ki bu "ulan" hitabından nasibini almayan.
Recep Tayyip Erdoğan’ın zaviyesinden bakınca, yaşını başını almış Hüsamettin Cindoruk’tan tutun, CHP ve HDP yöneticilerine, "yetmez ama evetçilere" kadar bir dizi "ulan" yaşıyor ülkemizde.
Hatta 24 Kasım 2018 günü kendi partisinin yöneticilerine bile söylemiş: "Ulan beni de Kemal Kılıçdaroğlu gibi konuşturdunuz."
Neredeyse iki ayda bir kere, bir kişi ya da gruptan söz ederken bu "hitap tarzını" tercih ediyor.
Elbette "sui misal, emsal sayılmaz" ama burada "sui misal" olan bizzat AKP Genel Başkanı!
Diyeceğim şu ki savcılık kendisine boş yere iş çıkarmış, bu hitap tarzından hakaret çıkmaz.
Bundan "hakaret" çıksa, suçlular resmi geçidinde bayrak taşıma görevini AKP Genel Başkanı’na verirler çünkü.
Can’ın rahmetli annesi yaşasaydı, böyle kelimeleri çoluk çocuğun önünde kullandığı için zaten oğluna çok kızardı. Ama bu yine de savcının takip edeceği bir suç olmazdı!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024