Murat BELGE
Boğaziçi Üniversitesi “yerli ve milli” değilmiş. Bu nedenle yeterince başarılı da değilmiş.
Başarı sıralamaları günümüzde bütün dünyada pek bir popüler. Kapitalizm her şeyi bir yarışa çeviriyor. Kim kimden daha önde, daha parlak, daha üstün v.b.? Dolayısıyla üniversiteler de bu yarışlardan nasiplerini alıyor. Değerlendirmeler neye göre yapılıyor, ölçütler ne, bilmiyorum ve doğrusu fazlaca ilgi de duymuyorum. Doğru, yanlış, bir takım ölçütleri vardır herhalde. Şimdi bunlara bakıldığında, dünyadaki üniversitelerin bu tür sıralamalarında, Boğaziçi Üniversitesi Türkiye’nin en ileride yer alan üniversitesi. Bildiğimiz, önem verdiğimiz çeşitli yüksek öğrenim kurumları, ODTÜ, İTÜ v.b. ondan epey sonra sıraya giriyor.
Ama Boğaziçi Üniversitesi “yerli ve milli” olmadığı için başarılı da değilmiş. Değilse, niçin o listelerde en önde görülüyor? Cevabı kolay: O değerlendirmeler yapanlar da “yerli ve mili” değil. Dolayısıyla onların dediğini kabul etmek zorunda değiliz. Hattâ galiba, kabul etmemek zorundayız. Böyle yapmazsak, biz yapmayanların da ”yerli ve milli” ilan edilir, zaten ediliyor.
AKP’nin beş, altı yıllık politika değişikliği sonucunda Batı’ya ideolojik savaş açmasından beri bu “yerli ve mili” nitelemesi sihirli bir formül oldu. Formülün sahibi açısından kavramın tanımı belli ve olabileceği belli ve olabileceği kadar yalın: “Yerli ve milli” denilen, benim yaptığımdır. Benim yaptığımı kabul eden ve benim gibi davranan da ‘yerli ve milli’dir. Bana aykırı, benim hoşlanmadığım bir biçimde davranıyorsa ‘yerli ve milli’ değildir.” Kastedilen bu. “Yerli ve milli” olmadığı tespit edilen kişiye, gruba, partiye v.b. ne yapılacağı (ne ceza verileceği) duruma göre kararlaştırılacaktır.
AKP iktidarı Türkiye toplumunu temelde hayat tarzına ilişkin tercihlerine göre ikiye ayırmak, Türkiye’yi de özellikle Batı dünyasından izole etmek üzere yoğun bir çaba uyguluyor. Bir iktidar tekelinin bütün araçlarını kullanabildiği için başarıya ulaşmış gibi de görünüyor. Toplumun gerçek tercihlerinin bu yolda olduğunu düşünüyorum. Ama yalnız “ideolojik aygıtlar” değil, “başka aygıtları” da iktidarın denetiminde olduğu için bu “yerli ve milli” fantezilerine meydan okuyan yok.
“Üniversite” konusundan başlamıştık. İktidar, hali hazırdaki durumdan hoşnut değil. “Kültürel” konularda başarılı olunamadığını kendi ağzıyla söylüyor. O “ağızdan çıkan” sözlerin mantığını izleyerek gidersek, Boğaziçi yerli ve milli değil, ama koskoca Türkiye’de “yerli ve milli” üniversite yok mu? Söyledik, o sıralamaları yapanlar da “yerli ve milli” değil, onun için bu sıralamalarının bir değeri yok. Peki iktidarın kendi “yerli ve milli” ölçümleri yok mu? Hani, Boğaziçi Üniversitesi’ne dönüp “Siz ‘yerli ve milli’ değilsiniz. Bakın … Üniversitesi’ne, onlar gibi yapın, siz de adam olun” diyeceği bir model yok mu? Anlaşılan yok.
Bu konu alabildiğine geniş bir konu ve burada tartışılıp sonuca bağlanması mümkün değil. Onun için işin tartışmasına girmeyip kendi vardığım sonuçları özet olarak söyleyeyim.
Bilim, sanat, kültür konularında “yerli ve milli” diye bir ölçüt olmaz. Bilim ve sanat kendi dilleri, yaklaşımları, araçlarıyla gerçekliği öğrenmeye çalışırlar. Öğrenmenin “yerli ve milli” yöntemi yoktur. Olgular da, olgudur: Olgunun “yerli ve milli”si yoktur. Celcius ve Fahrenheit farklı rakamlar verirler ama farklı ölçümlere göre, saptadıkları ısı aynı evrensel ısıdır. Burada, değerlendirme faslına geldiğimizde “yerli ve milli” kalıbı üstünden düşünenler kendilerine daha rahat bir hareket alanı bulduklarına inanabilirler ama bu da çok doğru değildir. Hitler’in savaşı kazanması Almanya’nın “yerli ve milli” takımını çok mutlu ederdi. Ama bu dünya için ve aynı zamanda Almanya için, gerçekte ne anlama gelirdi? Yani bir “olgu”nun değerlendirmesinin de tek ve şaşmaz bir “yerli ve milli” yolu yoktur. “Almanya ‘holokost yapmadı” diyen muhafazakâr Alman “yerli ve milli” de, özür dileyen Willy Brandt “vatan haini” mi?
AKP öyle olduğunu iddia ediyor.
Onun için de, gıpta ettiği kültürel düzeye erişmesinin imkânı yok. Çünkü kültürel zenginlik üretmenin yolu bu değil, bu, kültürel zenginliği yok etmenin yolu. Boğaziçi Üniversitesi toplam listede çok yukarılarda değil. Olmamasının gerçek nedeni belki fazlaca “yerli ve milli” olmasıdır. Yani AKP iktidarının “yerli ve milli” olarak bağrına bastığı özelliklerden kendini yeterince kurtaramamış olmasıdır.
Olay kendi kendini açıklıyor. Bir otorite, siyasi ya da ideolojik, kendinde “Şu şöyledir; bu böyledir” deme yetkisi olduğuna inanıyorsa, bu inancıyla bilgi üretimi süreçlerine müdahale ediyorsa, bunun olduğu yerde sağlıklı bir bilgi üretimi olamaz. Yani AKP iktidarı “Niye bizden üstün bir kültürel üretim olmuyor?” diye dertleniyorsa, başka yer değil, kendine bakmalıdır.
AKP iktidarı Küba sırtlarındaki caminin varlığından eminse Türk Üniversitesi’nin arkeoloji bölümünün gidip Trinidad ve Tobago’daki imarethaneleri ortaya çıkarmak için kazı yapmaya başlaması gerekir.
O zaman Türk üniversitelerinin dünya başarı skalasında yeri hızla zirve yapacaktır.
Bunları üniversite, kültürel üretim v.b. konular bağlamında konuştuk. Ancak anlattığım durum AKP iktidarının genel durumu. Bu çelişki AKP’nin özeti.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025