Murat BELGE
“Gülünç” demekten kendimi alamadığım darbe girişiminin üçüncü yıl dönümünü de “idrak ettik.” Evet, “gülünç” diyorum çünkü 15 Temmuz tarihi telaffuz edildiğinde tek-taraflı tutulmuş köprü aklıma geliyor. Ellerinde cep telefonlarıyla ortalıklarda dolaşan ve “Ne oluyor? Darbe mi oluyor, ne?” diye konuşan adamları hatırlıyorum. Darbe yapanlar açısından işlerin yolunda gitmediği, çok hayati aksamalar olduğu ve girişimin bir yere varmayacağı belliydi. Nitekim, TRT’de “bildiri” okunurken yurt dışından bazı dostlarım telefonla arayıp ne olduğunu sorduklarında bunun bir yere varmayacağını söylemiştim. Varmadı.
Tuhaf şeyler darbeye teşebbüs edenler cephesiyle sınırlı kalmıyordu. Örneğin iktidar tarafında olan çeşitli görevlilerin olaydan haberdar olma ve birbirlerini haberdar etme zamanları bana hep şaşırtıcı geldi. MİT Müsteşarı ile Genelkurmay Başkanı niçin Başbakan ile Cumhurbaşkanı’na haber vermiyorlar? Haber tatsız, canları sıkılır filan diye mi? Tabii bu gibi konularda bizde “bilgi” diye bulunan şeyler yetkili kişilerin söylediklerinden oluşuyor. Örneğin, Cumhurbaşkanı’nın darbe olduğu haberini eniştesinden aldığı bilgisini Cumhurbaşkanı’nın kendisinden öğreniyoruz. Doğrusu tuhaf geliyor, ama söylenen bu.
Zaman geçtikçe, bu olayla ilgili daha çok bilginin ortaya döküleceğini düşünüyorum. Şu sırada bilinmesi şu ya da bu nedenle “sakıncalı” bulunabilecek çeşitli ayrıntılar, uzantılar olabilir. Zamanla bunlar çıtlatılır, derken tartışılır, böyle böyle saydamlaşır. Zaten Türk milleti olarak enikonu alışığız tarihimizin en önemli olaylarının sisler içinde “yarı görünür” olmasına. Daha hâlâ, Birinci Dünya Savaşı’na nasıl girdiğimizin kanıtlarla desteklenir bir hikâyesini görmüş, okumuş değiliz.
Ama 15 Temmuz’la ilgili bazı şeyler de şimdiden belli. Geçen zamanda ortaya çıkabilecek ayrıntıların bunu uzun boylu değiştireceğini de sanmıyorum.
“Nedir bunlar?” diye sorulursa, ilkin “sivil direniş”in önemini söylerim.
Yakın tarihte belli başlı üç darbe, bir de tanka tüfeğe dayanması gerekmeyen 28 Şubat var. Bunlar, varmak istedikleri hedefe varmış, bu anlamda “başarılı” darbeler. Hiçbiri de, aşağıdan yukarıya gelişen sivil bir direnişle karşılaşmamış. Yani “darbeye direniş” geleneği yok, darbeye karşı gürbüz bir “edebiyat” da yok. En fazla, darbenin doğrudan doğruya hedefi olanların genellikle “sözlü” düzeyde kalan bir şikâyet ve hayıflanma edebiyatı oluşabilmiş. Buna karşılık özellikle 27 Mayıs üstüne “güzelleme” edebiyatı da eksik değil. Demek ki toplumun bir kesimi de on yılda bir darbe olmasını yadırgamıyor; tersine, bundan hoşnut. Nitekim AKP iktidarının iktidar olmaya çabaladığı yıllarda bu kesim “Ordu göreve” diye bayrak açabilmişti.
Ama 15 Temmuz’da bu “itaatkâr” gelenek bozuldu. Cumhurbaşkanı alışıldık şekilde şapkasını alıp gitmediği gibi yurttaşları da sokağa çıkmaya çağırdı. İşin daha da tuhaf tarafı, çağrıya uyan azımsanmayacak sayıda insanın varlığıydı. Bu insanlar gidip tankların önünde durdular. Dolayısıyla gene hiç azımsanmayacak sayıda insan öldürüldü ya da yaralandı. Ama direniş kazandı, darbe söndü.
Girişimi izleyen süreçte, sınavdan başarıyla çıkan iktidar başarısının keyfini sürdü. Başka koşullarda yapması kolay olmayabilecek birçok şey, öncelikle yasal değişiklikler hızla yapılabildi. Cumhurbaşkanı bir “Tek-adam” rejimi kurmak istiyordu; büyük ölçüde kurdu. Bu gibi gelişmelere bakarak olayın bütününü bir “danışıklı dövüş” olarak yorumlayanlar oldu.
Ben, darbe yapma yolunda ciddi (ama çok eksik ve kusurlu) bir girişim olduğuna, “FETÖCÜ” diye bilinen kesimin de burada öncü bir rol oynadığına inananlardanım. Ama diyelim, varsayalım ki bunun bir “senaryo” olduğunu ileri sürenler doğru söylüyor. Bu, olayın bütünü içinde benim asıl önem verdiğim olguları değiştirmiyor. Bu “komplo teorisi”ni “Sokağa çıkanlara da girişimin ‘sahte’ olduğu bilgisi verilmişti” derecesine getirirlerse bilemem artık. Çok akla yakın değil. O insanlar, “darbe girişimi var” diye sokağa çıktılar. Belirleyici olan da bu. Evet, onların belki tamamı darbenin hedefi olan siyasi partinin ve önderlerinin “militan” denebilecek taraftarlarıydı. Oturup konuşmaya kalksak belki birkaç cümleden öteye geçemeyiz. Ama onlar, herhangi bir temel taşı atılmamış bir “darbeye direniş” tavrının ilk elle tutulur örneğini veren insanlardır. “15 Temmuz nasıl oldu?” konusuna getireceğimiz şu yorum ya da bu yorum onların bu kahramanlığı olgusunu değiştirmez.
Ve şimdi hangi siyasi cenahta olursa olsun, 15 Temmuz hakkında bir şey söylemek üzere ağzını açan herkes darbeciliği telin ederek söze başlıyor.
Ben halkın her zaman doğruyu seçtiğine inanmam. İnanıyor olsam, 1933’te Hitler’in seçimden birinci parti olarak çıkmasının akla yakın bir açıklamasını bulmam gerekecek. Tabii “Hitler” belki “en” çarpıcı örnek ama “tek” örnek değil. Şimdi üzerine konuştuğumuz (bir hayli karmaşık) siyasi bağlamda da Türkiye halkının Tayyip Erdoğan’a kazandırdığı seçimlerle doğru bir iş yaptığı kanısında değilim.
Halkın her zaman doğruyu seçtiğine inanmam ama halkın seçtiğini bir başkasının gelip “hükümsüz” ilan etmesine hiç inanmam. Halkın yanılma hakkı teslim edilmeden demokrasi olmaz; ama yanıldıysa yanlışını kendi düzeltir, onun yerine, onun adına “yanlış düzeltme” hakkı ya da hatta “görev”i hiç kimseye verilmemiştir.
Olayın üzerinden yıllar geçtikçe 15 Temmuz 2016’nın kalıcı mirası olarak sivil direnişin ayakta durduğunu göreceğiz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025