Mustafa ARMAGAN
Leibniz, filozofluğunu bir kenara bırakmış, Mısır'ın, kara ve denizlerde imparatorluk olmak isteyenler için en mükemmel ülke olduğunu yazabiliyordu... Mısır, Osmanlı'nın en zayıf halkasıydı. Oradan saldırdılar. Bugün en zayıf halkamızın neresi olduğunu söylememe gerek var mı?
Bir "gençlik taşkınlığı" mı, yoksa Doğu'yu Hıristiyanlaştırmayı ve "barbar" dediği Osmanlılardan kurtarmayı amaçlayan dinî bir takıntı mı? Alman filozofu Leibniz'in henüz 24 yaşındayken kaleme aldığı Mısır'ı işgali projesinden söz ediyorum.
Metafizik âlemdeki soyut meseleleri çözmek için ter döken bir filozofun kârı mıdır bir Kral'a bir başka ülkenin toprağını işgal tasarısı sunmak? Ama sunuldu. Hem de en acımasız cinsinden.
14. Louis'ye sunulan projelerden birinin kapağında Fransızların Çanakkale'yi ve onu koruyan bıyıklı Türkleri esir alışları resmedilmiş.
(Küçük resim: 1. Gottfried Wilhelm Leibniz (1646-1716).)
Batılı diplomatları, gezginleri, din adamlarını, bilginleri, askerleri anladık da filozoflara ne oluyor? Onların derdi neydi Osmanlı ile? Hazırlanacak güçlü bir donanmayla Çanakkale Boğazı'nı geçerek İstanbul'u bombalamaktan tutun da İstanbul'u açlıktan teslim olmak zorunda bırakmaya kadar onlarca proje 14. Louis yönetimindeki Fransa'nın parıltılı salonlarında o masadan bu masaya uçuşuyordu:
"Türkler için kötü akıbetin her türlüsü öngörülmüştür: En müsamahalılar onları toplu halde Hıristiyanlığa geçirmeye hazırlanırken, başkaları çöllere sürülmelerini yahut dünyanın dört bir yanına dağıtılmalarını önermekte, nihayet kalpleri en az yumuşak olanlar da yeryüzünde ne kadar Türk varsa hepsinin kılıçtan geçirilerek ortadan kaldırılmasını uygun görmektedir." (Faruk Bilici, "XIV. Louis ve İstanbul'u Fetih Tasarısı", TTK: 2004, s. 3-4.)
Kalbur üstü zevatın Osmanlı'nın paylaşımına dair projeleri bekliyordu karanlık çekmecelerde. En şaşırtıcı olanı, hiç kuşkusuz filozof Leibniz'in "Mısır'ı İşgal Planı"ydı.
"Çocuğu elde etmek için annesini yakalamak." 17. yüzyılda Osmanlı Devleti'ni ele geçirmek isteyen Avrupalıların kafasındaki sinsice formül buydu. Ancak buradaki "anne", Osmanlı değil, onu besleyen Mısır'dı. "Çocuk" dedikleri de, Mısır'ın verimli topraklarıyla beslediği Osmanlı Devleti'ydi. Demek ki hedef belliydi: Osmanlı Devleti'ni çökertmek için "annesi"ni kaçırmalı ve "çocuk"un teslim olması sağlanmalıydı.
Bunun için kitaplar ve raporlar yazıldı, planlar ve teklifler kuyruğa girdi. Bakın, felsefe tarihine "monadlar teorisi"yle geçmiş bulunan Leibniz, filozofluğunu bir kenara bırakmış, Mısır'ın, kara ve denizlerde imparatorluk olmak isteyenler için en mükemmel ülke olduğunu yazabiliyor ve soruyordu:
"Eskiden bilimlerin annesi, tabiatın en zengin ibadethanesi, bugün Muhammediliğin [İslam'ın] sinsilik yuvası olan bu kutsal toprağı, bu Doğu'nun ambarını, Avrupa ve Hindistan'ın bu deposunu Hıristiyanlık neden kaybetti?"
Oysa filozof yanılıyordu. Mısır gerek Osmanlı, gerekse bölge açısından eski önem ve ağırlığını kaybetmişti. Ticaret eksenleri Atlas ve Hint okyanuslarına kaymıştı. Onu yanıltanlar, Mısır'daki Osmanlı kuvvetlerinin sayısını olduğundan küçük, gelirlerini de yüksek gösteren seyyah kılığındaki istihbarat elemanlarıydı.
Tam 4 yıl boyunca düşünüp taşınmıştı filozof. Osmanlı'nın "annesi" nasıl kaçırılırdı? Gençliğinin gür enerjisini bu takıntıya harcamıştı.
Nicedir birbirine düşmüş olan Avrupalıların önüne yönelecekleri cazip bir hedef koymak istiyordu: Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalayıp yıkmak. Mısır fethedilir edilmez Osmanlı çökmeye başlayacaktı. Bu çıplak gerçeği neden görmek istemiyorlardı?
Bu arada genç filozofun Kutsal Alman İmparatorluğu'nun en güçlü din adamı Jean-Philippe de Schoenborn'un danışmanlığını yaptığını ekleyelim. (Felsefe tarihlerimiz, güya "evrensel" filozof diye tanıtılan Leibniz'in katı bir Hıristiyan olduğu ve din adamlarına danışmanlık yaptığı konusunda nedense suskun kalır.)
Alman bir din adamının danışmanı olduğu halde neden Fransa Kralı'na teklifte bulunmaktaydı peki? Çünkü Fransa'nın Osmanlı ile ilişkileri öteden beri iyiydi. Bu durum Avrupa'da rahatsızlık doğurmaktaydı; Osmanlı ile Fransa'nın aralarının açılması gerekliydi. Fransa'nın bu aptalca dostluğu yüzünden Avrupa'da birlik bir türlü sağlanamamaktaydı. Onu sağlamanın yolu da, Osmanlı'yı dostunun eliyle vurmaktan geçecekti.
Mısır, Fransa Krallığı tarafından ele geçirilince yeryüzüne barış hakim olacak, hatta filozofun Osmanlılara benzettiği "kurtlar ve vahşi hayvanlardan" başka savaşacak kimse kalmayacaktır! Leibniz Osmanlı insanını vahşi hayvan yerine koyar ve bundan en ufak bir hicab da duymaz. ("Aptal" ve "kafasız" dediğini de biliyoruz.)
Ocak 1672'den itibaren rapor üstüne rapor gönderir Kral cenaplarına. İşgal için 30 bin asker yeterlidir. Ani bir baskın halinde İstanbul'dan yardım gönderilene kadar Fransızlar işi rahatça bitirecektir. Kalelerin hal ve durumlarını teker teker anlatacak kadar ayrıntıya iner. Gizlice çıkarma yapılacak, kıyılar derhal işgal edilecek, Anadolu ile Suriye'nin bağlantısı koparılacak, böylece İstanbul'dan yardım gelse dahi faydası olmayacaktı. "Belki de Allah halkını artık ziyaret edecektir!" diyor ve ekliyordu: "Şimdi biz istersek, saat geldi çattı."
Saat geldi, çattı, öyle mi?
İşgal projesine şüphesiz Osmanlı bünyesinde yaşayan Hıristiyanlar da katkıda bulunacaklardı. Hatta (burası çok güncel) özgürlüklerine kavuşma ümidindeki Kürtler ve Araplar da ayaklanmaya hazır olacaklardı (Kürt isyanının 1670'lerdeki bu tezahürü ne ifade ediyor?). İstanbul, Kahire ve İzmir Hıristiyanları Batı'dan gelecek "Kurtarıcı şeflerini" sevgiyle karşılamaya hazırlardı nasıl olsa. Ian Almond'un dediği gibi Leibniz'in hümanizmi Belgrad ve Cebelitarık'ın ötesine geçmiyordu. Oralarda insan yaşamıyordu çünkü!
Osmanlı'yı Mısır'dan vurma projesini Kral uygulamaya geçirmedi gerçi ama ondan tam 125 yıl sonra Napolyon bu projeyi okumuş ve ertesi yıl da denize açılmıştı. Nil nehri ve piramitlerin büyüsü, en önemlisi de dünyanın hakimi olma tutkusu onu bir mıknatıs gibi çekiyordu.
Gerçi bu tehlikeli girişimden İngilizler hoşlanmamış ve Nelson'un gemileri Ebukır'da Napolyon'a gereken dersi vermişlerdi ama bir asır sonra aynı işgal projesini kendileri üstlenecek ve 1882'de (Leibniz'in mektubundan tam 210 yıl sonra) Osmanlı'nın annesi kabul ettikleri bu verimli toprakları kendileri işgal edeceklerdi.
Mısır, Osmanlı'nın en zayıf halkasıydı. Oradan saldırdılar. Bugün en zayıf halkamızın neresi olduğunu söylememe gerek var mı?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2017
9.02.2017
26.03.2017
19.03.2017
12.03.2017
26.02.2017
5.02.2017
29.01.2017
22.01.2017
15.01.2017