Nuray MERT
Kâbus gibi bir hafta geçirdik, bir hafta içinde iki büyük facia! Elbette acılarda, tasada birleşiyoruz, başka türlüsü mümkün mü? Mümkün olması, zaten bir toplumun tamamen çöküşü demek, çok şükür o noktada değiliz. Ama söz konusu olan sadece tasada “birlik”, aslında sağlıklı olan da bu, ortak acılar üzerine her konuda aynı düşünen bir toplum inşa etmesi başka bir şey. Öylesi toplum değil, “kütle” olmak demektir, kütle olma dayatması, toplumları birleştirmez, böler, çözer, öyle bir nokta gelir ki artık acılarda bile birleşemez hale geliriz. O nedenle, iktidar çevresinin, ortak acıları, “Cumhurbaşkanlığı sistemi” şeklinde bir rejim değişikliği ve “Yeni Türkiye’nin inşası” adı altında toplum mühendisliği çabasına zemin olarak görmesi hayra alamet işler değil.
Halihazırda mevcut iktidar ve çevresi, toplumun her kesiminin acılarda ortak olma duygusunun kıymetini yeterince bilmiyor gibi. Madem acılar ortak, her konuda aynı şeyleri düşünmemizi, aynı tepkileri vermemizi bekliyor, sadece beklemiyor, dayatılıyor, en ufak bir farklılık ihanet gibi algılanıyor/algılatılmaya çalışılıyor. O kadar ki ana muhalefet partisi bile, “teröre destek” ile itham edilebiliyor. Acılarımız ortak olabilir, ama bu acıları, bu gidişi durdurmanın yolları konusunda anlaşamayabiliriz, nitekim anlaşamıyoruz, böyle olması çok doğal ve dahi derde deva olacak şey de başımıza gelenleri, farklı açılardan özgürce tartışabilmek. Doğrusu ben, “teröre lanet” edip geçiştirmenin de, meseleyi sadece bir güvenlik meselesi olarak görmenin de derde deva olmadığını düşünenlerdenim.
Tam da bu yüzden iktidarın “Kürt açılımı’” siyasetini önemsedim, destekledim, bu arada sürece ilişkin eleştirilerimi de, Kürt çevrelerinin sempatisini kaybetmek korkusu ile saklamadım, gizlemedim. 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra, PKK’nin çatışma siyasetini ilk günden çıkmaz yol olarak gördüm, pek çoklarının nezdinde sevimsiz oldum. Ama sonuçta, Kürtler adına siyaset yapanları eleştirmek mümkün ve de hâlâ tek yapmamız beklenen bu, iktidarın Kürt politikasını eleştirmek ise “teröre destek, vatana ihanet sayılıyor”. Bu şartlar altında içinde bulunduğumuz hali sorgulamak mümkün değil, oysa en çok ihtiyacımız olan da bu; her şeyi yeniden gözden geçirmek! Evet, Kürtler adına siyaset yapanlar “halk devrimi” umdular, başaramadılar, çıkmaz yollara saptılar, ama diğer taraftan devlet/iktidar çevresi Kürt meselesinin siyasi bir mesele, çözümün siyasi çözüm olduğu hususunu tamamen unutmuş haldeler. Suriye’deki gelişmeler sonucu, meselenin Türkiye sınırları dışına taştığı doğru, ama bu çetrefil durumdan çıkış da ancak siyasi çözüm gerektiriyor, dönüp dolaşıp geleceğimiz nokta burası. Bırakın bu konuyu özgürce konuşalım, tartışalım ne mahzuru var? Sanılanın aksine terör ve terör siyasetinin önü ancak daha fazla konuşarak, tartışarak kesilir. Türkiye’nin zaafa düşürülmek istendiğine eminseniz, emin olun, demokrasiden, özgürlüklerden taviz vermek zaafı daha da pekiştirecek.
Kürtlerin dostları ve münhasıran Batılı dostları da, Kürtler adına siyaset yapanların hatalarını görmezden gelmenin, onlara daha fazla zarar verdiğini görmeli. Sonuçta çözümün bu ülkede birlikte yaşamayı başarmak olduğunu, görmezden gelmelerin Kürt düşmanlığını körüklediğini, güvenlikçi siyasetleri meşrulaştırdığını anlamalı. Yine de asıl iş, iktidara ve “biz, Batı’da yaşayanlar”a düşüyor, milyonlarca Kürt’ün oyunu almış bir partiye “terör örgütü” muamalesi yapmak, seçimle gelenleri hapse tıkmak akıl işi değil, Kürtlere karşı husumeti körüklemek hiç değil. En önemlisi, Kürt meselesi bu zamana kadar en çok da öteden beri devlet/iktidar yanlısı Kürtlerden, Kürtleri birbirine düşürmekten medet ummak yüzünden bu çıkmaza girdi. Aynı şeyleri tekrarlamak, “makbul Kürtler”i öne çıkarmak yol değil, hiçbir zaman olmadı, yine olmayacak.
Söylemesi kolay biliyorum ama terör saldırılarında hayatını kaybeden herkesin aile ve yakınlarına sabrı cemil diliyorum.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.11.2025
7.11.2025
19.10.2025
4.10.2025
15.04.2025
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
11.11.2024
14.06.2024