Şahin ALPAY

Seçimden sonra ne olur?
6.02.2015
2679

 Türkiye’de rejimin geleceğini belirleyecek tarihi seçim yarın yapılıyor.

Bununla ilgili birinci dileğim, Oy ve Ötesi derneğinin seferber edeceği on binlerce sandık denetçisinin ve AGİT’in gönderdiği çok sayıdaki gözlemcinin korkulana, yani iktidarın sandığa hile karıştırmasına engel olmayı başarması. (Oy ve Ötesi derneğinin sağladığı seferberlik muhakkak ki, sivil toplumun eskiye nazaran ne kadar daha güçlü olduğunun, Türkiye’nin artık Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sandığı kadar ilkel bir toplum olmadığının yeni bir göstergesi, bir iyimserlik kaynağı.) İkinci dileğim ise elbette ki, HDP’nin barajı geçmesi ve Erdoğan’ın anayasayı değiştirmek, Türk usulü başkan olup ülkeyi bir şirket, yani kendi mülkü gibi yönetme ihtirasının köküne kibrit suyu ekilmesi.

Seçimden sonra ne olabilir? Bu konuda üç temel senaryo ve olası sonuçlarından söz edilebilir. Birinci senaryo, her iki dileğimin de gerçekleşmesi, kazandığı milletvekilliği sayısı 276’nın altında kalan AKP’nin tek başına hükümet kuramaması. 7 Haziran seçiminden bekleyebileceğimiz en olumlu sonuç bu olur. Ancak, bu takdirde muhalefet partilerinin, yani CHP, MHP ve HDP’nin en azından hukuk devletindeki büyük tahribatın giderilmesi için asgari müştereklerde buluşarak bir koalisyon hükümeti kurmaları ya da HDP’nin CHP – MHP koalisyonuna dışarıdan destek vermesi gerekir.

Asgari müşterekler bağlamında akla ilk gelenler, 17/25 Aralık Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturması zanlılarının yargı önüne çıkarılması; sulh ceza hakimliklerinin ilgası; HSYK, Yargıtay ve Danıştay kanunlarında yapılacak değişikliklerle yargı bağımsızlığının güven altına alınması; basın özgürlüğünün güçlendirilmesi ve barajın yüzde 4-5 düzeyine indirilmesidir. Aksi takdirde, yani muhalefet partilerinin asgari müştereklerde anlaşamamaları durumunda Erdoğan’ın erken seçim kararı alması, AKP’nin muhalefet partilerini bir araya gelmeyi dahi başaramamakla suçlayarak yeniden (ve belki en az 330 sandalye ile) iktidara gelmesi tehlikesiyle baş başa kalabiliriz.

Muhtemel ikinci senaryo, HDP’nin barajı aşamaması veya aştığı halde AKP’nin yine de en az 276 sandalye ile tek başına hükümet olma imkanını bulmasıdır. Bu durumda Erdoğan pekala, “sadece vatana ihanetle suçlanabilirim” diyerek, fiilen Başkan gibi davranmaya, anayasayı çiğnemeye devam edebilir. Yeni meclis grubu tamamen Erdoğan’ın kendi eliyle belirlediği sadık takipçilerinden oluşacağı için, buna AKP’den itirazların yükselmesi, (kimilerinin beklediği üzere) partinin giderek bölünmesi uzak bir ihtimaldir. Bu senaryodan beklenebilecek yegane olumlu sonuç, giderek kötülemeye aday ekonomik konjonktür ile tek başına başa çıkma zorunda kalacak AKP iktidarının en geç 2019 seçimlerinde son bulmasının yolunun açılması olabilir.

Üçüncü senaryo, Türkiye için kâbus senaryosudur. Bu senaryoya göre, HDP barajın altında kalır ve AKP en az 330 ya da transferlerle 330’u bulacağı sayıda milletvekilliği kazanır; anayasa değişir; tek – adam, tek parti diktatörlüğü yerleşir. Dikta rejimi ülkeyi görülmemiş ölçüde kutuplaştırmaya, şimdiden “legal görünümlü” ilan ettiği muhalefeti iyice baskı altına almaya yönelebilir. Bu takdirde muhalefetin giderek radikalleşerek şiddetli biçimlere bürünmesi kaçınılmaz hale gelebilir, ülke görülmemiş ölçüde bir kargaşaya, iç kavgalara sürüklenebilir. Bu kargaşa, TSK’nın yeniden siyasi role soyunmasına ve bir şekilde yönetime el koymasına yol açabilir. TSK’nın yönetime el koyması iç savaş olasılığından daha vahim olmayabilir, ama ülkeyi 12 Eylül’den beter edeceği muhakkaktır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar