Tarhan Erdem'leri bile 15 Temmuz'dan bir hafta önce, adeta darbenin kokusunu almışçasına, sandığı/ seçimi “gayrimeşru” ilan etmişti.

O vakit sormuştum: neden 7 Haziran öncesi veya sonrası değil de şimdi?

Hatta, neden 1 Kasım seçimlerinin ardından değil?

Ne oldu da halkın iradesinin tecellisi birdenbire “gayrimeşru” ilan edildi?

Sahi, ne oldu?

Hadi, Okyanus ötesinden “adamımızı kaybettik” diye dizlerini dövenler vardı.

Siz neyi kaybettiniz?

Yanlış anlaşılmasın, kulağı delik diye Tarhan Erdem'i FETÖ'cü ilan edecek halimiz yok.

Ona bakarsanız, geçen sefer bu köşecikte dile getirdiğim üzre, “Fetullah'ın tüm kapatma yazarçizerleri” FETÖ ile kulak mesafesindeydi.

Bir kısmı da FETÖ'nün de bağlı olduğu küresel güçlerin nüfuz casuslarıyla direkt temas içindeydi.

FETÖ'nün bu yoldaşları, Erdoğan'ı “diktatör”, sandığı/ seçimi “gayrimeşru” ilan eden liberal maskeli bu FETÖ işbirlikçileri, darbeye zemin oluşturmak için 2013'ten beri matine-suare çalışmıştı.

Hülasa…

Tarhan Erdem'i bilmem ama sandıktan seçimden umut kesenlerin neye umut bağladıklarını 15 Temmuz akşamı gördük.

***

“Yurtta Sulh Konseyi” denilen o cunta “bildirisi” de yönetime el koyduğunu ilan etmekle, nihayetinde sandığı seçimi “gayrimeşru” ilan etmiş oluyordu.

“Gözbebeğimiz” tesmiye ettiğimiz ordumuzun içinden çıkan Fetullahçıteröristler 15 Temmuz akşamı, bu cefakar milletin vergileriyle alınan savaş uçakları ve tanklarla bu millete saldırdılar.

Çok şehit verdik lakin bir millet kazandık.

Öyle bir millet ki çıplak elleriyle tankları durdurarak dosta düşmana karşı tek bayrağın, tek devletin, tek vatanın teminatı olduğunu gösterdi.

Bu milletin ruhu da Yenikapı'da tecessüm etti.

Yazık ki, bu ruhu parçalamak istiyorlar.

ABD Büyükelçisi Bass ile görüşmesinin ardından Kılıçdaroğlu'nun savrulması bunun göstergesiydi.

Umudumuz odur ki, CHP'li seçmen vatanını savunanlarına karşı “bozguncuların” arkalamasına izin vermeyecektir.

Zira…

CHP seçmeni de bu aziz milletin bir parçasıdır.

***

Bu aziz milletin fertleri arasında kin ve düşmanlığa neden olabilecek hareketlere asla taviz verilmemelidir.

Hele hele yıllar yılı oluşturulan fay hatlarını kaşımaya yönelik hareketlere karşı son derece dikkatli olunmalıdır.

Mesela, şortlu diye otobüsteki o hanımefendiye saldıran o kozalağa (ve hatta onu serbest bırakan mahkeme kararına) herkesten evvel “dindarlar” sesini yükseltmelidir.

Bozguncuların “yaşam tarzı” üzerinden oluşturdukları algıyı yıkmanın en kestirme yolu budur.

Aynı şekilde “kutsal değerlere” çemkirenlere karşı da öncelikle “ulusalcılar” tepki koymalıdır.

Sonuç itibariyle o şortu giyemezsin veya o eteği indir demekle, o başörtüsünü veya o çarşafı çıkart demek arasında fark yoktur.

***

FETÖ liberal maskeli işbirlikçileriyle birlikte öncelikle milletin 15 Temmuz'daki birlikteliğini dağıtmaya çalışacaktır.

Bunun için de hangi zemini kırılgan görüyorsa oraya saldıracaktır.

Agah olalım…

Onca şehit verildi milletin birlikteliği için, ne olur, bozguncuların provokasyonuna kurban etmeyelim.

Şuncağızı da unutmayalım: Kimi zaman tek başına bir mahkeme kararı bile milletin birlikteliğini dinamitleyebilir.

Bu bakımdan da FETÖ soruşturmalarını büyük dikkat ve kararlılıkla sürdürmek gerekir.