Salih Tuna
Efsane devam ediyor. Daha geçen hafta başladık. O bakımdan çok bir şey kaçırmış sayılmazsınız.
Yine de kısa bir özet geçeyim…
Adamımız Kemal Bey evden çıkmadan evvel son bir kez boy aynasında kendini kontrol etmek maksadıyla baktığında kafasını görememiş, “Eyvah kafam! Kafamı kaybettim!” diye sessiz bir çığlık atmıştı. Çünkü saygıdeğer eşi aynanın duvardaki yerini değiştirmiş, biraz aşağıya almıştı. Ne ki Kemal Bey olan bitenden habersizdi. Eşi hanımefendiye, “Kafamı kaybettim” diye ünleyince, “Ben de onu diyorum ya, Kemal; bugün kafan nerde senin?” karşılığındaki mecazı bile anlayamamıştı. Boğulacak gibi olmuş, can havliyle kendini dışarı atmıştı. Korumalarına yalnız başına yürüyeceğini söyleyerek yola koyulmuş, neden sonra da akıl yürütmeye başlamıştı: “Madem kafam kayboldu, onu arayan kim? Kafamı kaybetmiş olamam, olsam zaten arayamam. Hem buldum diyelim, bulduğum kafanın benim olduğunu hangi kafayla bileceğim…”
Evet, şimdi maceraya kaldığımız yerden devam edelim.
Biçare Kemal Bey akıl yürüterek kafasının olduğuna hükmetti. Buna da o kadar sevindi ki neredeyse oracıkta bağıracaktı: “Seni yeneceğim Ankaraaaaaaaaaaa!”
Kendini zorlukla tuttu, bağırmadı.
Bir an için zihni bulanıklaştı. Emin olmalıydı. Titreyen parmaklarıyla gözünü, burnunu, kulaklarını, saçlarını kontrol etti.
Kafası yerinde duruyordu. Derin bir nefes aldı. Kısacık bir andı, ama kuyruk sokumuna kadar terlediğini hissetti.
Son olarak bıyıklarını iki ucundan çekerek kontrol ederken de yoldan geçen birkaç kişinin yadsıyan bakışlarına maruz kaldı. Kimse umrunda değildi. Kafası yerinde duruyordu ya, önemli olan buydu.
Çok geçmeden zihni yine bulanıklaştı.
Eşim neden bana, kafan nerde, dedi; makam şoförüm ve korumalarım kafam yokmuş gibi dehşet içinde neden baktılar; hele hele o münasebetsiz taksi şoförü neden “Önüne baksana kafasız herif, nerdeyse ezilecektin” şeklinde bağırdı; hepsinden önemlisi, dikkatlice baktığım boy aynasında neden kafamı göremedim, diye sorguladı.
Öyle ya, aynalar yalan söylemezdi.
Korkunç bir ürperti bütün bir vücudunu sardı ama çok geçmeden, “ellerimle kontrol ettim, kafam yerinde duruyor işte” diyerek kendini rahatlattı.
Yazık ki, bu da uzun sürmedi.
Kuşkuyla ellerine baktı.
Yoksa?!...
Ellerim bana bir oyun oynamış olabilir mi, diye söylendi, “Belki gerçekte ellerim de yok!”
Ellerine baktı. Bakmakla da yetinmedi, sağlama bağlamak istedi. Tüm parmaklarını soldan sağa doğru saydı. Eksiksizdi. Bir de sağdan sola saydı. Aynı sonuca varınca kesin emin oldu.
Aynada göremediği kafasını elleriyle kontrol edebiliyordu ama elleriyle kontrol edebildiğini, eşi ve korumaları ve o lanet olası taksici göremiyordu.
Aklına birden “Görünemez Adam” (Hollow Man) filmi geldi. Fakat ben full değil, kısmen görünmüyorum, diye düşündü.
Zira, aynada kafasının dışında her bir şeyini gayet net görmüştü.
Nedense o meşhur Çin atasözünü hatırladı: “Rüyamda kendimi kelebek olarak gördüm. Acaba ben rüyasında kendisini kelebek olarak gören bir insan mıyım yoksa insan olarak gören bir kelebek mi?”
İlkin kafası felaket karıştı. Kelebek olarak kendisini tahayyül edemedi. Sonra mezkur atasözünden hareketle rüya görebileceğini düşündü.
Sevindi.
Sonra, bu ne tuhaf rüya, diye söylendi, hani kafam nerde; neden tek parça görünmüyorum?
Arkadaş zoruyla izlemek zorunda kaldığı ve çok tuhaf bulduğu filmlerden “Başlangıç” (Inception) aklına geldi. Nolan'ın yönettiği bu filmde Dom Cobb (Leonardo DiCaprio) adlı olağanüstü hırsız insanların bilinçaltındaki değerli sırları çalıyordu. En azından aklında öyle kalmıştı.
Acaba birisi de benim bilinçaltıma ulaşamayınca, mecburen kafamı çalmış veya rehin almış olabilir mi, diye düşündü.
Eşzamanlı cep telefonu çaldı. Bir rüyadan, daha doğrusu kabustan uyanırcasına baktı; özel kalemden aranıyordu. Devlet Bahçeli'yle randevusu vardı.
Bu kafayla nasıl görüşecekti? Bahçeli, “Ne oldu sana böyle Kemal, kafan nerde senin” derse, ne cevap verecekti?
Aklına birden, “Erdoğan kafamı çaldı Sayın Bahçeli” cevabı geldi. Bulduğu cevaptan dolayı da çok rahatladı. İyi ki Erdoğan var, diye düşündü.
Telefonu tekrar çaldı.
Telefonun ucundaki kadim bir dostu, “Kemal, baksana, akşam işin yoksa kafaları bulalım mı, ne dersin…” dedi. Mesafeli bir vurgulamayla, “Sen de mi kafanı kaybettin” diye sordu. Kadim dostu kahkahayı patlattı: “Senin bu esprilerine bayılıyorum…”
Espri yapmıyordu, gayet ciddiydi.
Bahçeli'yle görüşmesi bitmişti. Her halinden rahatlamış olduğu anlaşılıyordu
Gazetecilere kısa bir açıklama yaptı: “Bugünlerde benim şahsen bu görüşmeye çok ihtiyacım vardı.”
Demek ki, görüşmede, Bahçeli onu omuzları üzerinde bir kafa taşıdığına ikna etmişti.
Nasıl mı?
Haftaya yine bugün, yani, Cumartesi; 3. Bölümde, bekliyoruz.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2019
5.02.2019
21.02.2019
20.02.2019
19.02.2019
12.02.2019
6.02.2019
5.02.2019
31.01.2019
29.01.2019