Sinan ÇİFTYÜREK
Öne çıkan bazı gelişmeleri özetleyip konu başlığına döneceğiz.
I – Savaşın merkezinde yeralan Ortadoğu ile Kürdistan’daki gelişmeler, baş döndürücü hızda ilerliyor. Aslında “işte Ortadoğu budur” dedirten hızda ve içerikte gelişmeler.
Örneğin ABD - Rus gerilimi Suriye üzerinde tavan yapmışken, Rus Dışişleri bakanı, “ABD ile Suriye konusunda tam işbirliğine hazırız” beyanını birkaç kez tekrarladı. Doğrusu ilginç!
Ortadoğu’nun gizemli siyaset dokusunun bilinmez sırrı mı? Ya da Ortadoğu, ABD ile Rusya’yı kısmen kendine benzetmeye mi zorladı?
Çünkü ABD ile Rusya bu kez “tam barıştılar” dediğin anda bakıyorsun aralarındaki kavga alevleniyor, tam kavga edecekler denildiğinde ise bakıyorsun kol kolalar! Sanırım bu durumda, 20 yıldır süren postmodern savaşın karakteri gereği olmanın yanı sıra, Ortadoğululaşmanın da payı var!
Benzer gelişme ABD başkanı Trump’ın Suriye politikasında yaşandı. Seçim propagandası boyunca “ağırlığı ülkeme vereceğim”, “Esad ile çalışabiliriz” derken, hatta başkan seçilince de ilk başta benzer açıklamalar yaparken, birden tutum değiştirmesi gibi.
Güney Kürdistan iç siyasetinde de beklenilmeyen ama olumlu gelişmeler var. YNK’nın Kerkük’e Kürdistan bayrağının asılması ve bağımsızlık referandumunda bir adım öne çıkması ve PDK ile ortaklaşmaları gibi.
II – Diğer bir gelişme, Suriye ve Irak’ın parçalanacağına ilişkin fotoğrafın biraz daha netleşiyor olmasıdır. Halen Suriye’nin parçalanmayacağını düşünenler Rusya ile ABD’nin harita üzerinde Suriye’deki coğrafik konumlanışlarına bakmaları yeterli olacak. 20.08.2014 tarihinde “Test edilen Kürdistan bağımsızlığı ve Irak-Suriye-Ürdün’ün geleceği” başlıklı yazımda Irak ve Suriye’nin parçalanacağı belirtmiştim, gelişmelerin bu tezi doğruladığı kanaatindeyim.
Zaten İran ile Türkiye’nin korku ve telaşının temelinde yatan da budur. Zira bu iki bölgesel güç; Güney Kürdistan’ın bağımsızlık adımıyla paralel parçalanma Irak ile sınırlı kalmayıp sömürgeci rejimler başta olmak üzere zincirleme parçalanmalara yol açacağı; böylece yeni sınır ve statüko belirlemesinin yolunun açılacağı; parçalanmış Irak ve Suriye koşullarında Rojava ile Güneyin birleşmesinin er geç gerçekleşeceği… bu gelişmelerin kendilerini derinden etkileyeceğini biliyor ve görüyorlar. Kısacası Türkiye ve İran, Irak’ta Kürt devletinin kurulmasıyla Suriye’nin er-geç parçalanacağı Güney ile Rojava birleşeceği tezinden hareket ediyorlar. Kürt siyaseti öncelikle bunu bilerek iç sorunlara yaklaşmalı!
Daha yakından bakarsak, Türk devletinin Kürdistan parçalarına yönelik son saldırılarının temelinde kendisine dönük algıladığı şu zincirleme tehditler öne çıkıyor:
Birincisi; Irak ve ardından Suriye parçalandığında Rojava’nın Güney Kürdistan ile birleşeceği; böyle bir durumda Türkiye’nin, Güney - Güneydoğusunun Kürdistan’la çevrileceği yani “dışarıdan” daha güçlü bir Kürdistan basıncı altına gireceği korkusu!
İkincisi; Kürdistan’ın iki parçasının birbirine karasal stratejik derinlik kazandıracağı gerçeğinden ciddi korkuluyor. Kendi başına ayakta durmada zorlanacak olan küçük parça Rojava’nın sırtını Güney’e dayayacağı, bu durumun Güney için de sömürgeci rejimlerin kuşatmasına karşı uluslararası sulara/Akdeniz’e açılacak nefes borusu işlevini görebilir korkusu var!
Üçüncüsü; Güney ve Güneydoğu sınırlarının Kürdistanla çevrilmesi demek, Türkiye’nin çokça övündüğü “Batının yanı sıra aynı zamanda Ortadoğu ülkesiyim” iddiası ciddi yara alacak demektir. Yani karasal olarak Ortadoğu ile kendisi arasına boydan boya Kürdistan’ın yer alacak olması üzerinden de tehdit algılanıyor!
Dördüncüsü; Asya-Ortadoğu üzerinde 20 yıldır süren kavga, belirleyici olarak enerji kaynakları ve enerji yol haritası/güzergahını kim kontrol edecek savaşları olduğuna göre; İran ve Türkiye, Güney Kürdistan’ın büyük enerji kaynaklarının uluslararası pazarlara (açık denizlere) ulaştırılmasında Rojava’nın taşıdığı stratejik önem nedeniyle de korkuyor. Yani stratejistlerin sıkça dile getirdiği “Kürdistan enerji koridoru”, “Akdeniz’e Kürt koridoru” meselesi Rojava üzerinden somutluk kazanabilir olmasından tehdit algılanıyor.
Beşincisi; tam da bu nedenledir ki; ABD, Rojava Kürdistan’ının Batı kısmına yerleşince, Ruslar da “bari Efrin’e de biz konuşlanalım” dediler; İran, Hatay ile Lazkiye arasına yani çokça tartışılan Kürt koridorunun Akdeniz’e ulaşacağı boğaza milislerini yerleştirdi. Türkiye aynı gerekçeyle, El Bab’a kadar inerek Kobanê ile Efrin’in arasına yerleşti!
Altıncısı; işte bütün korkular üzerinden somutta da önce Güneyin bağımsızlığı sonra Güney ile Rojava’nın birleşme potansiyeli üzerinden beka kaygısını taşıyan Türk devleti adeta çılgına dönmüş haliyle Kürde ait her şeye saldırıya geçti. Şengal ve Qereçoxê bombalamanın hemen ardından kara harekâtının işaretlerini verdi. Ki bunu en üst seviyede Cumhurbaşkanı Erdoğan, “bir gece ansızın gelebiliriz” diyerek dile getirdi. Bu somut tehdit üzerine ABD ve Rus bayraklı zırhlı araçlar Rojava ile Türkiye sınırında devriye gezmesine rağmen Erdoğan karadan işgal tehdidini sürdürüyor.
Erdoğan, Güney ile Rojava’ya kara operasyonu, ABD ve Rusya’ya rağmen yapabilir mi? Yoksa Rusya özellikle ABD ziyareti öncesinde Trump’a “bu Türklerin gözü kara” mesajını vererek masada elini mi güçlendirmek istiyor? Her iki seçenek de dikkate alınmalı.
Referandumu hile, hukuksuzluk üstelik kıl payı farkla kazanması, AKP’yi iktidara taşıyan İstanbul, Ankara metropolleri kaybetmesi ve önemlisi herkes ile kavgalı dış siyaset, AB ile yaşanan gerilim…tüm bunlar Erdoğan’ın dışarıda (Kürdistan parçalarına) yönelik bir işgale, savaş yönlendirir mi? Zor ama yine de bu seçenek tümüyle devre dışı tutulmamalı. Çünkü uzun süredir Rojava üzerinden Kürdistan’ı düşman olarak tarif ediyor yani “düşman” hazır!
Kısacası sınır ötesi savaş macerası üzerinden iç muhalefeti bastırmak gibi tehlikeli bir oyunu geliştirme ihtimali, yukarıda belirttiğim korkuların bugünkü devlet aklını temsil edenlerin korkularıyla birleşince var. Somutta da Türkiye, ısrarla Rojava’yı Kuzey’den birden fazla noktadan baskılıyor. Şunu da ekleyelim; bu baskılama sadece YPG’yi ABD ile ortak Rakka operasyonundan geri çekmek, böylece ABD ile ortaklığını bitirmek için midir? Yani ABD ziyaretinde “YPG ile yapacağını benimle yapabilirsin, ben hazırım” demenin zeminini oluşturmak mı? Salt bu olduğunu sanmıyorum hem ayrıca ABD’nin Rakka operasyonunda SDG güçleri yerine Türkiye’yi dahil etmesi artık mümkün değil yani atı alan Üsküdar’ı geçti!
Gelelim asıl meselemiz olan Kürt siyasetinin bu gelişmelerden hareketle ne yapacağına!
I - Güney artık bağımsızlık referandumunda geri adım atamaz zira ok yaydan çıktı. Nihayet Kerkük Meclisi; İran, Türkiye ve Irak’ın basıncına rağmen karar aldı. Bu kez 2008 yılındaki gibi Kerkük İl Meclisi’nin 3’te 2 çoğunlukla aldığı “Kerkük’ün IKBY’ye bağlanması kararından” geri adım atması çok ama çok zor. Çünkü:
Birincisi; iki büyük parti YNK ve PDK’nın bağımsızlık referandumunda siyasal mutabakat sağlamaları, ardından diğer tüm Kürdistan partilerine gidip mutabakatı genişleterek dünyaya ilan ettiler.
İkincisi ve önemlisi dünden farklı IŞİD saldırısı ardından Kerkük dahil “tartışmalı bölgeler” fiilen Peşmerge denetimindedir ve artık bu fiilin durumun resmileştirilmesi gerekiyor.
Üçüncüsü; yine 2008 ile kıyaslandığında Güney Hükümetinin dünya ülkeleri nezdinde tanınması, dahası bağımsızlık hedefinin bu kadar açıklıkla uluslar arası alana taşınması bir başka ileri adımdır.
Dördüncüsü; IŞİD ile mücadelede Irak ve Suriye’de sona yaklaşılmakta. Yani IŞİD’in kent merkezli iktidarı Musul ve Rakka ile sonlandırılacak, yoksa IŞİD’in bitirilmesi anlamında değil. Böylece Güney Hükümeti siyasi ve askeri olarak daha fazla bağımsızlığa odaklanabilir.
II – Sömürgeci devletlerin, Kürdistan’ın coğrafik statü ve bağımsızlık kazanmasından, ama en çok da bugün Güney ile Rojava’nın birleşebileceğinden korktuklarını ve buna paralel siyasi, askeri adımlar attıklarının üzerinde durduk. Sömürgeciler kendi cephesinde yapacaklarını yapıyor. Peki, Kürt siyasal aktörleri bu tehditler karşısında ne yapıyor? Örneğin:
Belli başlı Kürt siyasal aktörleri şu veya bu düzeyde “düşmanımın düşmanı dostumdur” siyasetiyle ilişkide bulundukları sömürgecilerle ilişkilerinde Kürdistan ulusal ittifakı lehine bir adım geri atmayı düşünüyorlar mı ve atabilecekler mi?
Daha köklü bir soru ya da sorun; Kürdistan parçalarının, bugünün somutunda Güney ile Rojava’nın örtüşen geleceklerinin gerektirdiği askeri ve siyasi adımları geliştirme plan ve hesapları var mı? Üstelik bölgesel ve uluslar arası siyasal iklim ile ilişkilerin bizzat kendisi de Güney ile Rojava’nın her açıdan ortaklaşmasını destekliyorken Şengal, Roj Peşmergesi gibi iç meselelerini büyük fotoğrafı görerek uzlaşıya dayalı çözebilecekler mi?
İki parçadan Kürt siyasetinin bu sorulara olumlu yanıtı ve pratiği önemli gelişmelere yol verecek. Demek istediğim başta Türkiye olmak üzere sömürgeci rejimler, iki parçanın potansiyel birliğine karşı adımlar geliştirirken; Kürt siyaseti de parçaların potansiyel birliğinin gereklerine uygun adımlar atabilse çok şey değişecek.
III – Somutta Şengal ve Qereçoxê yapılan Türk hava saldırısında “filan sebep oldu, falan sorumlu” deyip birbirini karşı tutum almak yerine, saldırının ana besleyicisi sömürgeci siyaset ve zihniyete karşı ortak tutum alınmalı. Türk saldırısı kendi başına ne Şengal’e ne de Qereçoxê değil Kürdistan’adır. Şengal ve Qereçox vurulurken, coğrafik statü hedefleyen Rojava kadar bağımsızlık referandumunu yapacak Güney Kürdistan’a da bir gözdağıdır!
“Malum bazı cahiller var. Kendine göre bakanlar kurulu oluşturuyor vs. Kuzey Suriye'de böyle bir devlet kurulmasına asla izin vermeyeceğiz” derken esas Güney’in bağımsızlığına karşı mesaj veriyor çünkü bugün bağımsız devlet kurmanın eşiğine gelen Güneydir. PDK, PKK, TEV-DEM ve ENKS’nin saldırıları böyle okuyup tutum almasında bir değil birden fazla yarar vardır. Zira Türk devleti, belirttiğim nedenlerle saldırı gerekçesi her daim üretebilir.
IV- Türkiye’nin önce ülkelerini bombalayıp onlarca insanını katlettikten sonra katledilen Peşmerge nedeniyle Başkan Barzani’yi arayıp başsağlığı dilemesi özrü kabahatinden büyük bir fiil! Önemlisi katlettiğin Peşmerge için başsağlığı dile ama katlettiğin YPG’li için ise “şu kadar terörist öldürdüm” ayrımını Kürtler kabul etmemelidir. “İşte baktık ki olmuyor Sincara operasyon yaptık. Yaklaşık 210-220 teröristi orada hallettik”! kabadayılığını başta PDK ile PKK olmak üzere Kürtler birlikte reddetmelidir. Şimdi, halkımızın, siyasetimizin ve önemlisi Peşmerge ile YPG’nin tam da Şengal ile Qereçoxê yönelik saldırıya karşı ortak direnme zamanı. Şimdi, Peşmerge ile YPG’nin ve halkımızın, siyasetimizin PDK ile PKK tartışmasını aşarak, Türk saldırısına birlikte direnme günü. Dileriz bir musibet bin nasihatten iyi olur ve Türk saldırısı, Kürt askeri/sivil güçlerin sömürgeci sınırları aşan ortaklaşmasına vesile olur.
Onca brakuji yarasına rağmen, PDK ile YNK iktidar ortağı olabildilerse, bugün birlikte bağımsızlığı planlıyorsa, Rojava ile Güney siyaseti de ortaklaşabilir. Ortaklaşmalıdır da.
Irak ve Suriye’nin bu saatten sonra bütünlük halinde kalamayacağı öngörüsünden hareketle, Sonuç olarak; Kürt siyaseti, iki parçanın birliğini gözeterek aralarındaki gerilim ve sorunları ele almalı. İki parçanın birliği prizmasından bakıldığında, PDK ile PKK; biri diğerinin varlığını tehdit olarak görmek yerine, ortak düşmana karşı birlikte hareket etmelidirler. Dahası PDK kendisini, PKK’nin İran ve Irak ile ilişkileri nedeniyle kuşatıldığı; PKK’de tersinden PDK’nin Türkiye ilişkileri nedeniyle kuşatıldığı korkusunu karşılıklı aşabilmenin somut adımlarını atabilmelidirler. 02.05.2017
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.06.2019
7.02.2019
18.03.2019
4.02.2019
28.01.2019
9.02.2019
7.01.2018
26.10.2018
28.09.2018