Yıldıray OĞUR
Tam 12 gün geçti. Türkiye’nin gündeminin ağırlığından pek dönüp bakılmadı ama aslında tam da Türkiye’nin o ağır gündemi üzerine çok şey söyleyen bir haberdi bu.
2 Eylül günü Bağdat'ın Şiilerin yaşadığı Sadr semtinde bir stadyum inşaatında çalışan 18 Türk işçi, askeri üniforma giyen maskeli kişilerce kaçırıldı.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç kaçırılan 14 işçi, 3 mühendis ve bir muhasebecinin "Kaçırılma sırasında şirkette Türk işçilerini diğer ülkelerin vatandaşlarından ayırarak bir seçime tabi tuttuklarını öğrendik" diyerek özel olarak seçildiğini açıkladı.
Geçen hafta mühendis ve işçileri kaçıran “Ölüm Mangaları” adlı adı ilk kez duyulmuş örgüt, rehineleri ve taleplerini gösteren bir videoyla sosyal medyada ortaya çıktı.
“Emrindeyiz ya Hüseyin” yazan pankartın altında tek tip siyah üniforma giymiş beş silahlı militanın önünde dizilmiş Türk rehinelerin kendilerini tanıtıp, Erdoğan’ın yanlış dış politikasından dolayı kendilerinin mağdur edildiğini söyledikleri video, Sadr bölgesinde bulunan 42 Şii yerel milis grubundan birinin elinden çıkmış amatör bir videoya pek benzemiyordu.
Videonun sonunda yine profesyonel bir tasarımla ekrana “Ölüm Mangaları”nın rehineleri bırakmak için talepleri çıktı.
Muhatap yine tabii ki doğrudan Erdoğan’dı. Taleplerdeki büyük siyaset bu işin arkasında bir yerel milis grubunun değil, bir devlet aklının olduğuna artık şüphe bırakmadı. Talepler gerçekten çok dikkat çekiciydi, okuyalım:
"Serbest bırakılmaları için Erdoğan’ın yerine getirmesi gereken şartlar:
Silahlı kişilerin Türkiye’den Irak’a geçmesini engellemek,
Kürdistan’daki çalıntı petrolün Türkiye toprağından geçmesini durdurmak,
Milisleriniz Fetih Ordusu'nun Fua, Kefreyya, Nubbul ve Zehra bölgelerini kuşatmasını sona erdirmesi ve [Halep ve İdlib’deki Şii bölgelere] gereken yardımların ulaşmasına müsaade etmeleri talimatı vermek,
Erdoğan ve partisi bu talepleri yerine getirmediği takdirde Irak’taki Türkiye çıkarları ve ajanları mümkün olan en ağır şekilde ezilecektir.”
“Kürdistan’daki çalıntı petrolün Türkiye toprağından geçmesini durdurun” talebi Kürt petrollerinin Türkiye’den geçişinin bizim burada pek anlaşılmayan şekilde ciddi bir kırılmaya ve rahatsızlığa karşılık geldiğini gösteriyor.
Bu mesele yüzünden az kalsın Barzani devriliyordu. Kürt meselesinin hatları ve pozisyonları belirleyen en temel konusu Kürtlerin hakları değil Kürtlerin petrolleri hâlâ…
Bu talep eylemin arkasındaki gücü göstermesi açısından önemliydi ama işçiler böyle bir rehine eylemiyle karşılanması imkânsız bu talep için kaçırılmamıştı tabii ki.
Rehine eyleminin esas sebebi üçüncü maddede gizli.
Tekrar hatırlayalım:
“Milisleriniz Fetih Ordusu'nun Fua, Kefreyya, Nubbul ve Zehra bölgelerini kuşatmasını sona erdirmesi ve [Halep ve İdlib’deki Şii bölgelere] gereken yardımların ulaşmasına müsaade etmeleri talimatı vermek”
İdlib’deki Fua ve Kefreyya ve Halep’teki Nubbul ve Zehra köyleri Suriye’deki Şii yerleşim yerleri. Bu köylerde Hizbullah ve İran milisleriyle birlikte Şii yerel halk uzun bir süredir Fetih Ordusu’nun ablukası altında. İdlib’deki rejimin son kalesi bu köyler.
Tam tersi Lübnan sınırındaki Zebadani ilçesinde geçerli. Bu kez ilçede muhalif gruplar ve halk, Hizbullah ve Suriye ordusunun kuşatması altında uzun zamandır.
İran’ın İsrail’e benzeyen çok tarafları var. Bunların başında İsrail’in dünyadaki bütün Yahudilerin koruyucusu olarak kendini görmesine benzer biçimde İran’ın da dünyadaki Şiiler ve akraba bütün mezheplerin koruyucusu olarak davranması. İran emperyal siyaseti bu mezhep taassubu üzerine kurulu. İran’ın Suriye’de yüzlerce Nusayri köyü ablukaya alındığında çıkarmadığı gürültüyü birkaç Şii köyü için çıkarması bu yüzden.
Bu karşılıklı ablukaların tıbbi yardım ve gıda ihtiyaçlarının giderilmesi, sivillerin tahliyesi amacıyla kaldırılması için iki kez ateşkes kararı alındı.
Bu ateşkes görüşmeleri İstanbul’da yapıldı. Tuhaftır görüşmeler İran Başkonsolosluğu ile Ahrar-u Şam’dan isimler arasında gerçekleştirildi. Ama iki taraf da birbirine güvenmediği için ateşkesler kısa süre içinde bozuldu.
En son varılan ateşkesin bozulma tarihi 29 Ağustos. Suriye’nin Fua ve Kefreyya köyleri için Türkiye’yi BM’ye şikâyeti 1 Eylül ve “Ölüm Mangaları” diye adı ilk kez duyulan bir Şii örgütün Bağdat’ın merkezinde 18 Türk’ü kaçırması 2 Eylül.
Zamanlamalar bu kadar manidar olunca rehineleri kurtarmaya Bağdat yönetiminin kudreti henüz yetmiş değil.
En dikkat çekici açıklama ise Iraklı Şiilerin lideri Sistani’den geldi. Kaçırma eylemini ahlak dışı ilan eden Sistani “Bu işten derhal vazgeçilmesi gerekiyor çünkü, yapılan davranış Hanif İslam dinini ve Şii mezhebini kötülüyor. Aynı zamanda devletin heybeti zedelenip, seçilmiş hükümetin ise zayıflatılmasına sebep olacaktır" dedi. Mukteda Es-Sadr da eylemi IŞİD eylemine benzetip kınadı. (Şiiliğin tarihî merkezi Necef’i temsil eden Sistani’nin, ülkesindeki İran etkisinden ve Şiilerin taklid merciinin Kum’a doğru dönmesinden, Şiiliğin Farsileştirilmesinden rahatsız olduğu biliniyor)
Ama İran’a karşı onların da eli kolu bağlı. İran, Suriye, Irak, Yemen, Lübnan’da aynı anda yürüttüğü operasyonları Irak petrolüyle finanse ediyor. Proxy örgütleri, ABD’yle stratejik ittifakı, gerektiğinde Ahrar-u Şam’la masaya oturabilecek pragmatik, proaktif siyasetiyle İran, meşru siyaset, uluslararası hukuk, uluslararası dengeler içinde kalarak hareket eden bütün rakiplerini çaresiz bırakıyor.
Türkiye’nin IŞİD’le mücadelede ABD’yle anlaşıp, güvenli bölgenin adı konmadan hayata geçme sinyallerinin verilmesi ve Suriye’deki muhalif grupların ilerlemeye başlamasıyla PKK’nın Türkiye’ye karşı 7 Haziran gibi bir seçimden sonra, ortada hiçbir gerekçe yokken kırda-şehirde bütün gücüyle saldırıya geçişi arasındaki eşzamanlılık da o yüzden tesadüf değil.
Suriye’de dört Şii köyü için Bağdat’ta Türk işçi kaçırtmak İran’ın yapacaklarının sınırları hakkında bir fikre sahip olmak için yeterli.
Tabii ki Ankara’nın elinde İran’ın PKK’ya olan desteğinin somut delilleri var. Ama bunlar şimdilik herkesin göreceği masalara değil, müzakere masalarına getiriliyor.
PKK saldırıları da o yüzden bu kez Öcalan’la ya da Kandil’le müzakere masalarında değil, o müzakere masalarında durdurulabilir.
Suriye’ye asker çıkartmaya başlayan Rusya’nın bölgeye botlarıyla girişi, Ortadoğu’ya Şii asıllı bir hippi gibi bakan Obama’yı da zorla daha fazla Suriye’ye sokabilir. 2012’de anlaştığı, şimdi de Suriye için anlaşmaya çalıştığı Rusya ona büyük bir kazık atmakta.
Tabii ki bu kez baş düşman IŞİD olmayacağı için laik, makyaj yapan kadın gerillaları olan PKK’ya ittifak yetmeyecektir.
Türkiye’nin elini daha da güçlendirebilecek gelişmeler bunlar. Tabii içerde bin parçaya bölünmüşken bölgede ve Suriye’de elinin güçlenmesinin Türkiye’ye PKK saldırıları, rehine krizleri olarak geri dönme ihtimali de güçlü.
Belki hep birlikte Suriye’de Rus askerleri yayınına geçen ABD yandaş medyasında, bir anda Erdoğan’ın bazı konularda haklı olduğu, PKK’nın öldürdüğü sivillerle ilgili yazılar okuruz. Şaşırmayalım.
Tabii özyönetim ilan edeceğiz diye Kürtlerin hayatını cehenneme çeviren PKK’yı harekete geçiren esas gücün uluslararası istihbarat hesaplaşmaları olduğunun ortaya çıkması karşısında şaşırmak için artık geç. Bunca alametten sonra buna artık hayal kırıklığı değil körü körüne aşk denir…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025