Halil BERKTAY
Hele dünyanın bu köşesindeki her milliyetçilik, bu demek ki her “gecikmiş” milliyetçilik, gelecekte umduğu devlet teritoryalitesi için sırf kendine ait bir mekâna ulaşmak amacıyla, üzerinde yaşadığı toprakları “öteki”lerden temizlemeye kalkıştı. 19. yüzyıldan beri süren bu kanlı oyunun hedeflerine, böyle her milliyetçiliğin sırf etnik-dinî “düşman”ları değil, aynı derecede “yabancı” saydığı (Soğuk Savaş söylemiyle “kökü dışarıda” dediği) politik ve ideolojik rakipleri de dahildi. Aynı derecede kindar ve gaddar olmayan (liberaller, demokratlar veya sosyalistler gibi) başka herkesi kâh sindirerek, kâh fizikman yokederek siyaset tekelini gizli-açık bütün muhaliflere “şimdi”den kabul ettirmek, devlet yolunda bütün milliyetçi seferberliklerin canavarlık ortak paydası oldu.
IMRO gerillaları ve sosyalist Boris
İttihatçı milliyetçiliğinin en popüler “sokak” versiyonunun Ziya Gökalp’ten on kat daha etkili ideologu Ömer Seyfettin’in Bomba hikâyesinde (1911), bu yöntemlerin tek-yanlılığı içinde çarpıcı bir örneğini buluruz. “Berlin Makedonyası”nda yani 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nın bitiminde önce Ayastefanos antlaşmasıyla Bulgaristan’a verilen, sonra Rusya için bu kadarı da fazla diye Berlin Konferansı’nda tekrar Osmanlı’ya bırakılan Makedonya’da Bulgar, Sırp ve Yunan milliyetçi “komita”ları hem birbirleriyle yatay, hem de Osmanlı devletiyle dikey mücadele içindedir. Belki en güçlüleri de, masa başında yitirdikleri Büyük Bulgaristan ideali için savaşan kralcı IMRO (İç Makedonya Devrimci Örgütü) çetecileridir. Pirin dağı o günün Kandil’idir; yeni monarşik Bulgar ulus-devletinden, Pirin üzerinden yardım alarak eylem yapar, faaliyet gösterirler.
Boris genç bir sosyalisttir; vaktiyle o da dağa çıkıp savaşmış, sonra [anlarız ki 1908 Jön Türk Devrimiyle] düze inmiş, köyünün genç öğretmeni Magda ile evlenmiş ve barışçı bir hayat sürmeye başlamıştır. Ne ki, IMRO’nun “millî dâvâ”sına destek vermedikleri için sürekli tehdit edilmekte ve bu “cehennem”den kurtulmanın bir yolunu aramaktadırlar. Boris gizliden gizliye her şeylerini satıp 800 lira biriktirmiştir; hemen ertesi gün Amerika’ya kaçacaklardır. Fakat tam o gece Kaptan Raçof, Pançe ve Sandre çıkagelir. Bunlar en korkunç komitacılardır. Komşu bir eve “konuk” olur; Boris’i oraya çağırtır; ardından, babası ihtiyar Stoyan ve hamile karısı Magda’nın korku içinde beklediği eve gelirler. İstediklerini verirse Boris’in birazdan geleceği yalanı ve işkence tehdidiyle Baba Stoyan’ı 800 lirayı sökülmeye zorlar; bir de içki sofrası kurdurup Magda’yı oynatır, sarkıntılık yaparlar (tipik bir Ömer Seyfettin sado-mazoşizm sahnesidir): sabah olurken Magda’ya saklaması için kanlı bezlere sarılı bir “bomba” verip giderler. Magda o tuhaf bohçayı açtığında içinden Boris’in kesik başı çıkar.
Balkanlardan öğrenip Kürtlere öğretenler
Bir vakitler kendi İngilizce çevirimi de gösterip bunu Bulgaristan’ın (Amerika’da yaşayan) ünlü Balkan tarihçisi Maria Todorova’ya sorduydum; o da gayet gerçekçi olduğunu söylediydi. Peki, Ömer Seyfettin ne demek istiyordu bu öykü aracılığıyla? En yüzeydeki birinci mesajı, kendi milletlerinden olanlara bunu yapabildiklerine göre, Türklere neler yapmazlar şeklindeydi; yani Türkler güya öyküde hiç yoktu ama gene de satır aralarında mevcuttu. Ama biraz daha derindeki asıl önemli mesaj, eğer Ömer Seyfettin’in Sosyal Darwinizmini bir parça tanıyorsanız, hele Nakarat, Primo, Beyaz Lâle veMehmâemken hikâyeleriyle de birleştirdiğinizde, “orman kanunu”nun böyle sert düşmanlarımızla başa çıkabilmek için onlar kadar sert ve acımasız olmamızı emrettiği şeklindeydi.
İttihatçıları ve sonraki kuşaklarıyla Türkçüler, bu dersi öğrendiler, uyguladılar ve başkalarına da öğrettiler. “Kendi” alanında rakip tanımamayı, 1908’i kısmen birlikte yaptıkları Ermeni “millî devrimci”lerine 1915’te öğrettiler. 1919-22’de siyaset tekellerini tekrar kurarken, Mustafa Suphi’lere ve Çerkes Ethem gibi hizaya gelmeyen “başıbozuk” Kuvvacılara (= Tilly’nin “özel silâhlı unsur”larına) öğrettiler. 25’te Şeyh Sait ve 37’de Dersimliler üzerinden Kürtlere öğrettiler. Kıbrıs’ta, Grivas’ın EOKA-B’si ile Denktaş’ın TMT’si, arada sıkışan Türk ve Rum sosyalistlerine, milliyetçi olmamalarının bedelini hayatlarıyla ödeterek öğrettiler.
PKK/ERNK ve Musa Anter
Birileri de bu “ders”leri iyi öğrenmiş anlaşılan, sadece Türk derin devletinin değil, embryonik Kürt derin devletinin de Musa Anter’e çektirdiklerine bakılırsa. Gelecek hafta devam edeceğim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024