Halil BERKTAY
[15 Mayıs 2020] İnternette “Türk tarihçi ve yazar” diye tanıtılan Atilla Oral diye biri, Haziran 2011’de Atatürk’ün Sansürlenen Mektubu diye ince bir kitap yayınlamış. Türk Tarih Kurumu’nu, Atatürk’ün düşünsel mirasına ihanet etmekle suçlamış.
O sırada Taraf gazetesi çıkıyor ve Gülencilerin 2013’te toptan el koyma hamlesinden iki yıl önce, henüz Türkiye’nin demokratikleşmesinde önemli bir rol oynuyordu. Ben de Okuma Notları diye bir köşe yazıyordum, başta haftada iki, sonra haftada üç gün. Orada, 21 Haziran 2011’den başlayarak adamakıllı eleştirmişim, (Atilla Oral’ın kitabından çok daha önemlisi) Kemalizmin devlet fetişizmini, aydınlardan kayıtsız şartsız biat talep etmesini, resmî tarih ideolojisini, Türk ırkçılığını, Arap ve İslâm düşmanlığını, Türk Tarih Tezi’ni ve Türk Tarih Kurumu’nu. Tarihi yazanın yapana sadık kalması söylemiyle de, Haziran sonundan Ağustos’a uzanan o yazı dizisi çerçevesinde hesaplaşmışım. Bu sözü Atatürk’ün 1931’de tam bir ulus-devlet talimatı olarak sarfettiğini göstermişim. Şimdikiyle aynı açıklamaları yapmış; yer yer aynı benzetme ve alıntıları kullanmışım.
Esas zihinsel çabayı o zaman sarfetmiş olmalıyım ki kafamda bu kadar yer etsin. Zararsız bir kısaltma hariç, öte yandan güncel bir dipnot ilâvesiyle, tekrar aktarıyorum.
Bilim ve bağlılık yemini (18 Ağustos 2011)
Atatürk’ün sözünü ettiği “ince millî süzgeç” ne ola ki, diye sormuştum. Vesikaları böyle bir süzgeçten geçirmek niçin gerekiyor ? Hakikat arayışında özgür ve cesur olmak lâzımsa, dönemin iktidarı neden böyle bir caveat’a, bir uyarıya, bir “ama” koşuluna ihtiyaç duyuyor ?
Bunun cevabı, gene mektubun bir diğer yerinde saklı. 1931’de yazıldıktan sonra Türk Tarih Kurumu’nun özel arşivinde saklandığı anlaşılan bu “haşiye”den (çünkü bir de hâlâ bilmediğimiz bir “asıl mektup” var), TTK ileri gelenleri zaman zaman özetler yapmış. İki alıntı özellikle önemsenmiş, öne çıkarılmış, hattâ TTK binasının duvarlarına birer kitâbe olarak yerleştirilmiş; dijital çağda, TTK’nın web sitesine de yerleştirilmiş (ama ilginç, nereden alındıkları hiç belirtilmemiş; bu da o kadar övünülen belgeci, her şeyde kaynak gösterme iddiasındaki tarihçiliğin bir diğer harikası olsa gerek).
Her neyse. TTK’nın Atatürk’ten alıp düstur edindiği bu iki sözden biri, “Biz daima hakikat arayan ve onu buldukça; ve bulduğumuza kani oldukça ifadeye cüret gösteren adamlar olmalıyız” cümlesi. Bunu daha önce yazdım. Evet, doğru bir ilke. Meselâ ben Atatürk’e ve Türk milliyetçiliğine yönelik eleştirilerim dâhil, tam böyle, “hakikat arayan ve ifadeye cüret gösteren” bir adam olmaya çalışıyorum. Lâkin gene söyledim; Atatürk’ün kendisinin hakikate bağlılığı ya-din-ya-bilim ikileminden daha geniş bir çerçevede anladığı ve onayladığından hayli şüpheliyim.
Bu açıdan, söz konusu alıntılardan ikincisi daha da vahim : “Tarih yazmak tarih yapmak kadar mühimdir! Yazan, yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.” Orijinalinde bir de “Siz buna razı mısınız” sorusu var. TTK orayı almamış. İlk iki cümle duvarda duruyor.
Çok ama çok problemli. Farkındayım, bunu da yazdım geçmişte. Ama varsın, tekrar olsun. Birincisi, “tarihi yapan” kim ? Böyle yekpare bir özne mi var, tarihi yapan? Yoksa tarih, isimli isimsiz çok sayıda aktör ve vektörün karmaşık kesişmelerinin mi ürünü ? Brecht’in ünlü “Bir İşçi Tarih Okuyor” şiiri geliyor akla: Sezar tek başına mı fethetti Galya’yı? Ordusunda bir aşçı bile yok muydu? Atlantis batarken dahi efendiler kölelerini çağırıyordu…. Bu, tamamen aşağıdan yukarı tarih. Belki o da tek yanlı. Ama diğer uçta, Atatürk’ünki ise tamamen yukarıdan aşağı tarih. Sadece kahramanların, dehaların, büyük adamların, politikacı ve generallerin yaptığı bir tarih. 1931’de bile “eskimiş” denebilecek bir 19. yüzyıl anlayışı. Üstelik şahsen ve bizzat “ben yaptım” demeye getiriyor. Başlı başına hubris.
Peki, nereden belli “ben yaptım” dediği ? Özellikle ikinci cümleden; “yazan[ın] yapana sadık kal[masını]” talep etmesinden -- hayır, talep de değil, düpedüz emretmesinden. Önce “değişmeyen hakikat”ten söz ediyor, ki bu da 19. yüzyıl pozitivizminden mülhem. Ve yanlış, çünkü tarihin hakikati hiç de değişmeyen bir şey değil; tarihçilerin bugünden kaynaklanan bilinç ve imgelemlerine, sonra geçmişe dönüp sordukları sorulara ve getirdikleri yeni-farklı yorumlara göre habire değişiyor. Hal böyleyken Atatürk, “yazan yapana sadık kal”malı ki, hakikat değişmesin uyarısında bulunuyor. Bir adım daha atarak, Bıyıklıoğlu’na “Siz buna razı mısınız?” diye sesleniyor. Sorudan çok ihtar. Tarihi ben yaptım; siz yazacaksınız. Bana sadık kalmamanın, benim hakikatimin değişmesinin sonuçlarına razı mısınız?
Açık konuşalım; “yazanın yapana sadık kal”masını istemek, işte böyle bir şey. TTK’da bir sempozyuma çağrılmıştım, historiyografi konusunda. 90’larda, UNESCO Millî Komitesi ile Kurumun birlikte düzenlediği bir konferans olmalı (henüz Eylül 2000’de Neşe Düzel’e o Ermeni soykırımı röportajını vermediğimden, Marksistliğime karşın alanımda saygın kabul ediliyor ve “ince millî süzgeç”in deliklerinden geçiyordum, bir şekilde). Gene de bir miktar rahatsızlık veriyordum tabii. Nitekim oradaki tebliğimi Türk milliyetçi tarihçiliğinin devletçi karakterine hasretmiş; Fatih’e Armağan ve Kanuni Armağanı gibi kitaplarla biraz dalga geçmiş (ünlü tarihçi ve diğer bilim insanlarına armağan olur da sultanlara, hükümdarlara armağan olur mu, meselâ Fransızlar Mélanges Charlemagne ya da İngilizler Essays in Honour of William the Great çıkarır mı günün birinde); tam karşımda, tavana yakın bir yerdeki “yazan yapana sadık kalmazsa” levhasının gölgesinde özgür tariçilik diye bir şey olamayacağının da altını çizmiştim.
Derken sitemler geldi, ilk kahve arasında. İlber Ortaylı ve Yusuf Halaçoğlu (…) Biz sizin gibi görmüyoruz; burada bir sadakat buyruğu yok; pozitivist anlamda (tek) gerçeğe bağlılık istiyor, dediler. Eh, o da var ama işin olsa olsa yüzde 25’i. O zaman hiç konuşulmamıştı, bu alıntının nereden olduğu. Ama şimdi apaçık görüyoruz ki, asıl yüzde 75, ben kurtardım ve kurdum diyenin, kendisine ve kurduğu ulus-devlete sadakat talebinde düğümleniyor.[1]
Atilla Oral’ın kitabındaki bir fotoğrafta (s. 27) Prof. Nimet Özgüç TTK üyeliğine seçilmesi üzerine “Atatürk ve ilkelerine bağlılık andı”nı imzalarken görülüyor. Ya, demek böyle bir and da varmış. Fazla ince düşünmeyen yazarımız, bunda bir riya keşfetmiş : andlarına sadık kalmadılar! Hele bilim insanları için, bir kişiye ve bazı ideo-politik ilkelere bağlılık yemini ne demek; bunu sormak hiç aklına gelmemiş.
[1] İster kavrayışsızlık deyin, ister kasıtlı apoloji, bu tavır da hiç değişmiyor anlaşılan. (1a) Atatürk’ün yanılgısı’nı yazarken biraz isteksizce geziniyordum internette. Prof. Dr. Üstün Dökmen’in hayli yeni sayılabilecek Tarihçinin tarafsızlığı diye bir yazısı çıktı karşıma (Cumhuriyet gazetesi, 23 Ekim 2019). Günahını almayayım; tarihçi değil aslen “psikolog, yazar, tiyatro yazarı, masal yazarı, TV programcısı, okul kurucusu, eğitimci”ymiş. Fakat doğrusu giriş paragrafından çok istifade ettim. Meğer Atatürk tarihi yazan yapana sadık kalmalı dediğinde ideo-politik bir talimat vermiyor; tam tersine, tarihçinin bilimsellikten sapmaması ve tarafsız kalmasını; “kasten veya sehven siyasi tercihlerini geçmiş olaylara taşımama”sını savunuyormuş!
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları







































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024