Ahmet TAŞGETİREN
Birkaç soru soracağım. Bunların cevabının niteliği bence çok önemli: - Acaba Doğu - Güneydoğu’da yaşayanlar, Kürt halkı, Cizre, Sur, Silopi, Nusaybin, Lice, Yüksekova’da terörle mücadele çerçevesinde harabeye dönen yerleşim yerlerinin sorumluluğunu kime yüklüyor?
- Acaba Kürt halkı, terörle mücadelenin mehter marşları ile başlamasını, bittiğinde tekbirler arasında komando yemini yapılmasını, terörden temizlendikten sonra harabeye dönmüş binaların üzerine Türk Bayrağı asılmasını nasıl değerlendiriyor?
- Halkın özyönetim ilanına, sokaklarda hendek kazılmasına ve barikat yapılmasına, oralara silahlı militanların yerleşmesine destek vermediğini anlayabiliyoruz. Ancak bölgede, silahlı yığınağın boyutları sebebiyle bugüne kadar benzeri görülmeyen bir “terörle mücadele” şekli sergilendiği, bu sebeple insanların evlerini terk ettiği, geri döndüğünde de ev yerine bir harabe ile karşılaştığı durum söz konusu. Acaba halk, bu sonucu da terör örgütünün vebali olarak görüp “Lanet olsun” diyor mu, yoksa devleti de sorumlu tutuyor mu?
-”Türk kamuoyu” mu demem lazım “Batı bölgelerimiz” mi, bilmiyorum ama ülkemizin, insanlarımızın bir bölümünde bütün bunlardan “Terör örgütü”nün sorumlu tutulduğu söylenebilir. Ama acaba “Doğu - Güneydoğu”da, ya da söylemek doğru ise “Kürt kamuoyu”nda, örgütle devlet arasında sorumluluk nasıl paylaştırılıyor?
- Terör örgütü ile kök-uzantı alakası bulunan siyasi yapının, içerde - dışarda, deprem sonrası görüntülerden devleti sorumlu tutan bir propaganda yürüttüğü biliniyor. Bunun dışarda alıcıları var, hem sanıyorum, bizim resmi söylemimizden daha çok alıcıları var. Acaba içerde 7 Haziran’da ulaştığı oy zemininin ne kadarı bundan etkileniyor? Bu etki azaldı mı, ne kadar azaldı?
Ak Parti iktidara gelesiye kadar devletin terörle mücadelesinde yaşadığı zorluk, ülkenin Doğusuna - Batısına aynı anda mesaj verebilmekte toplanıyordu. Dağlara “Ne mutlu Türküm diyene” yazılıyordu, bu, bölge insanında “Devlet tahakkümü”nün göstergesi gibi algılanıyordu. Diyarbakır Cezaevi’nde insanlara günde 50 kere İstiklal Marşı okutuluyordu, bu da karşıt bir istiklal aşkını
körüklüyordu.
Ak Parti liderliğinin, özellikle Tayyip Erdoğan’ın farkı, ülkenin doğusuna - batısına aynı söylemle hitap edebilmesinde ve Türklerde - Kürtlerde benzer karşılığı oluşturabilmesinde ortaya çıkmıştı. Oradan da çözüm süreci, milli birlik ve kardeşlik projesi vs gibi süreçlerle terörün yaşattığı kan kaybından kurtulma imkanına gelinmişti.
Diyelim bize bir “Üst akıl operasyonu” uygulandı, terör örgütü ve siyasi uzantısı bu oyunun aktörlüğüne soyundu, yerleşim yerleri -Devlet nasıl göremediyse- bir iç savaş projesine göre silah ve bombalarla tahkim edildi ve bir yıldan bu yana yaşananlar yaşandı. 500’ü aşkın şehit, 10 bin civarında örgüt zayiatı. Türkiye bu operasyona boyun eğmez, bu belayı savuşturur. Bunda kuşku yok. Ancak, şöyle bir kaygı yabana atılır gibi değil:
- Türkiye’nin Doğusuna - Batısına, ülke insanının Türküne - Kürdüne aynı anda söz söyleyebilme imkanı bir kere daha zora giriyor mu? Tayyip Erdoğan’ın yola çıkarkenki, sonra Başbakanlığının önemli bir dönemindeki sözlerinin Kürt halkındaki karşılığı ile bugün Devletin en tepesindeykenki sözlerinin karşılığı aynı mı?
Terör örgütünün yığınak yaptığı yerleşim yerlerinde terörle mücadele eden güvenlik elemanlarımız canlarını ortaya koyuyor ve hiç şüphesiz morale ihtiyaçları var. Bu moral çerçevesinde Mehter Marşının da, Tekbir’in de, Bayrağın da özel bir duygu kaynağı olduğu kuşkusuzdur. Ama tüm bunların, diyelim Çanakkale’deki ya da Kıbrıs’taki anlamıyla Sur’daki, Yüksekova’daki anlamı birbiriyle aynı olmuyor.
Terör örgütünün “Türkiye insanları”ndan bir kısmının yüreğini çalmaya çalıştığı ve bunun uluslararası kimi projelerle bağlantılı olduğu bir durumu yaşıyoruz. “Hamaset”le yaklaşılacak durumdan öte bir şey bu.
Son söz: Sur’un, Silopi’nin, Nusaybin’in vs’nin yeniden inşası, ihyası olayını bir an önce gerçekleştirmek ve Doğu’yu - Batı’yı birlikte kuşatacak bir “Dil özeni”ni yeniden hayata geçirmek gerekiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
19.04.2025