Ahmet TAŞGETİREN
Muhafazakâr akıl için kurulu düzenin zulmünden kurtulmak çok önemlidir, belirleyicidir.
Yine muhafazakâr akıl için farklı bir yönelişin yeniden kurulu düzen zulmüne dönüşme riski getirmesi çok önemlidir, belirleyicidir.
“Çok önemli ve belirleyici” ne demektir?
Siyasi değerlendirme yönelişini, oy verme tarzını belirler, demektir.
Bunu ağırlıklı olarak bu alanda siyaset yapanlar, bu alandan oy alanlar bilirler. Bu iki damarı diri tutmak için çaba sarf ederler. Korkular, endişeler üzerine “Yakın Tehlike” politikası yaparlar.
Şu da denebilir ki, siyasetin bu tavrı bütünüyle çıkar amaçlı değildir, o zulmün içinde yürüyerek, bedel ödeyerek gelmiş, siyasetinin doğuş zemininde ülkeyi o zulümden kurtarmak en önemli motivasyonu oluşturmuştur.
Ama iş kaynağından uzaklaştıkça, siyasetin kıvrımları giriftleştikçe, başka başka hesaplar işin içine girdikçe, bizatihi “İktidar” denen şeyin “Bozucu” karakteri kişilikleri darmadağın etmeye başlayınca, birlikte yürünen aktörlerin kimileriyle yolları ayırıp başka kimileriyle yoldaşlık edilmeye başladıkça çizgi karmaşası ortaya çıkar ve artık muhafazakar akıl için külli destek yerine “Tahammül” dönemi başlar.
Yanlışları görmez değil, görür. “Şunlar yanlış ama”, der. “Ama” tahammülü ifade eder. “Ama” sırf o yüzden feda edilemez, riske girilemez yaklaşımının ürünüdür.
Meselâ “Zulüm var ama…” der, bir gerekçe bulur. Ya zulmü icra edenin diyelim öfkeli karakteridir, geldiği coğrafyanın – semtin meşrebidir, zulme maruz kalanın yanlışlarıdır, kurunun yanında yaşın yanması, sapla samanın karışması gibi olağan zayiatlardır, bir şekilde telafi edileceği ümididir.
Mesela “yolsuzluk vardır, adam kayırma vardır, yanlış adamları kritik yerlerde bulundurma zaafı vardır ama…” der, gerekçe bulur. Bunların yerine başkaları gelse yapmayacak mıdır, belki yolsuzluk vs gerçekte yoktur, iddiadan ibarettir, bunların boğazından haram nasıl geçer, farkında değillerdir, duysalar canlarına okurlar vs…
Ya da “Bu iş maalesef böyle gelmiş böyle gider, pire için yorgan yakmaya gelmez, şunun şurasında 100 yıllık - belki 200 yıllık bir fetretten kurtulunmuştur, küçük alanlarda bazı kayıplar yaşansa da büyük alandaki doğruluğu korumak lâzımdır.
Meselâ “Evet ilkeler ortadan kayboluyor, genç nesiller bu siyasi yapının şahsında muhafazakâr değerler dünyasına mesafe koymaya başlıyor, çocuklar anne – babalarına yabancılaşıyor vs…” deniyor, sonra bir “Ama…” geliyor peşinden “Bunların en kötüsü diğerlerinin en iyisinden daha iyidir”e ulaşılıyor. “Gençlerin zihni nasıl olsa tamir edilir”e geliniyor.
Peki bu hep böyle mi gidecek?
Tüm bunların “Muhafazakâr akıl” üzerine yük bindirmemesi mümkün değil. “Tahammül” demek zaten “Yük taşımak” demek. Tolere etmek, yükün taşınabilir olması anlamına geliyor. İnsan bazı şeyler adına bazı şeylere tahammül eder.
Ama bu, limitsiz – sınırsız değildir.
Bir kere tüm muhafazakâr alan aynı “Tahammül” konumunda değildir. Çünkü “Tahammül”e “Sorgulama” eşlik eder. Çünkü “Yük” zaman geçtikçe, yük üzerine yeni yükler bindikçe, iktidar gücünü kullananların tavırları fütursuzluğa dönüştükçe, çıkış noktası ile gelinen nokta arasındaki misyon mesafesinin açıldığı kanaati oluştukça, bütün bunlar böyle olmayabilirdi kanaati ete kemiğe büründükçe, bir de birlikte yol alanlar birer birer kenara çekilmeye başladıkça ağırlaşır, zihnin – kalbin dayanma gücü düşer.
Aleni, göre göre, bile bile yapılan yanlışlar olur bu süreçte, muhafazakâr aklın hiçe sayıldığı izlenimi veren… “Siz ne düşünürseniz düşünün, bunu kabul edeceksiniz” yaklaşımı içeren davranışlar… Özünde “Bana mecbursunuz” fütursuzluğu okunan, “samimiyetin istismar edildiği” hissi vermekten çekinilmeyen, herkesin yanlış dediği, bunun böyle algılanacağı bilindiği halde hangi sebeple olduğu bilinmeyen yanlışlarda ısrar edilen…. Aileler içinde evlatların anne – babalarını “Buna da mı ses çıkarmayacaksınız?” sorgulamalarının ardının – arkasının kesilmediği, iktidarda kalınıyor ama insan kaybediliyor kaygısının derinleştiği…durumlar, limitlerin son kilometrelere geldiği zamanlardır.
Böyle durumların paralelinde bir de, “korkulara mahkumiyet” hissini azaltan, içinde ümit barındıran farklı alternatifler ortaya çıkmışsa, kendi kendimizi restore edebilmeliyiz, toplum bunu görmeli, iktidarı koruyup temiz yönetim iddiasını kaybetmek bütün zamanları kaybetmek anlamına gelir yaklaşımı zemin tutmaya başlamışsa….iş değişir.
Bence iş değişiyor.
Tahminim iktidar içindeki pek çok insan da işin değiştiğini görüyor. Ama bunu seslendirmenin cesaret meselesi haline gelme durumu varsa, “Bu kendi ellerimizle tartışılmaz hale getirdiğimiz büyükleri üzer” kanaati yaygınsa, “Şunu birisi söylese” fısıltıları fısıltı olmaktan öteye geçemez hale gelmişse…. İş zordur.
Muhafazakâr akıl her şeyin içine atılıp öğütüleceği kağıt öğütme makinesi değildir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
19.04.2025