Ali BAYRAMOĞLU
Başbakanın Dolmabahçe'de gazetecilerle yaptığı bilgilendirme toplantısında Etyen Mahçupyan sonlara doğru önemli bir tespit yapmış ve önemli bir soru sormuştu. Etyen, yaşanan krizin derinliğine işaret ederek mealen şunları söylemişti:
'Siyaset örseleniyor, devlet örseleniyor, milli irade kavramı AK Parti tarafından araçsallaştırılarak örseleniyor. Bu durumda seçimleri kazansanız da, bu tam bir kazanç olmayacaktır. Sıkıntıları aşmak için demokratik bir sıçramaya ihtiyaç var. Bunu yapmayı düşünüyor musunuz?' diyerek ana dil, cem evleri gibi örnekler vermişti.
Başbakanın yanıtının son kısmını hatırlıyorum.
'30 Mart'ta seçmenin vereceği cevap önemlidir, bu cevapla bir örselenme olmadığını göreceksiniz...' demişti özetle...
Seçmen elbet önemli. Bugün AK Parti için seçmen, kendi ifadeleriyle 'millet' doğal olarak ana meşruiyet kaynağı ve sırtını verdiği 'tek' unsurdur.
Bu da demokratik siyasetin olmazsa olmazı, 'gerekli koşulu'dur.
Ama bu koşul demokratik işleyiş için her zaman 'yeterli koşul' olmuyor.
Neden?
Önce şu soruya yanıt verelim: Bugün ne tür bir kriz yaşıyoruz?
Bugün yaşanan kriz, Türkiye'nin 'eksik demokratik dokusu'nun krizidir. Emniyetten orduya ve istihbarata 'güvenlik birimleri'nin ve yüksek mahkemelerden birincil mahkemelere 'yargı gücü'nün ilke, kural, liyakat ve kanun esasına göre değil, daha çok topluluk, siyasi eğilim, kurumsal güç ve özerklik esasına göre çalıştığı sistemler eksik demokrasi sistemleridir.
Nitekim Türkiye yürütme gücü ile yargı gücünün gerginliğini yaşamıyor.
Yargı ve yürütmeyi kontrol eden siyasal güçlerin kavgasını yaşıyor.
Siyasi güç – anayasal kuvvet ilişkisi siyasi partinin varlığı vasıtasıyla yürütme açısından daha doğal iken yargı açısından kabul edilemez bir duruma işaret eder.
Ancak bir noktada 'kabul edilmezlik' iki güç açısından da kaçınılmaz oluyor. Bugün bu kavga her iki siyasal grubun ellerinde bulunduğu devlet yetkilerinin bir silah haline çevrilmesiyle yaşanıyor.
Yargı yetkisini elinde tutan, bunu yürütmeye karşı keyfi ve kendi çıkarı için kullanan cemaat...
Buna karşılık AK Parti'nin yasama gücü üzerinden cemaatin hareket alanını sınırlamak için elindeki yargıya müdahale girişimi...
Bir yandan yargı mekanizması kendi içinden iflas sinyalleri veriyor. Öte yandan siyasi iktidar yargıyı adeta kendisine bağlayacak girişimlerde bulunuyor.
Geldiğimiz nokta budur. Eksik demokrasi halinin ürettiği kriz keyfileşmeyi ve otoriterleşmeyi tahrik ederek demokrasiyi yıpratıyor.
Ve Mahçupyan'ın dediği noktaya geliyoruz:
Siyaset, devlet örselenmesi, milli iradenin araçsallaşarak yıpranması...
Çıkışın her zaman olduğu gibi demokrasi çıtasını yükseltmek olduğu açıktır.
AK Parti son 11 yılda meşruiyetini ve gücünü sadece seçmen desteğinden almamış, reformcu politikalarıyla yol almış, kriz anlarından demokratik çıtayı yükseterek çıkmıştır.
Bugün bu çıtanın tekrar yükseltilmesi hem yıpranan, başta özgürlükçülük, temiz siyaset gibi kimi alanlardaki moral üstünlüğünü AK Parti'nin kendisini toparlamasına imkan verecektir, hem mevcut krizin aşılmasını sağlayacaktır.
Ancak şunu görmek gerek: Krizin bugün geldiği aşama bir siyasi partinin ya da yürütmenin politikaları ve imkanlarını, yolsuzluk meselesini aşan bir derinliktedir.
Siyasi alanın korunması ve yeniden kurulması için siyasi partiler arası bir ortak girişim gerekiyor. Yargıya ilişkin bir anayasa değişikliği paketi... HSYK konusunda hem hukuk devleti ilkelerini hem Türkiye'nin şu anda içinde bulunduğu koşulları dikkate alacak bir düzenleme...
AK Parti'nin muhalefetle ilişkileri zor kılan bir tutumu var, biliyoruz. Buna karşılık CHP'nin tutumu hiç farklı değil.
Nitekim Kılıçdaroğlu'nun dün kimi gazetecilerle yaptığı toplantıda 'paralel devlet gündem saptırma' mealinde sözler sarfederek krizin niteliğinin farkında olmadığını ya da durumu kendi lehine kullanacağını ima ediyordu.
Umarız siyasi alana yönelik tehdit ve tehlikeyi siyasi partiler görür.
Bu bir oyun değil...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025