Aydın Selcen
Dışarıda ve dışarıya dönük üç güncel gelişme: İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğinin 29-30 Haziran Madrid Zirvesi’nde, gelecek onyıla dönük temel “Stratejik Konsept” belgesinin kabulüyle birlikte, karara bağlanacak olması ve bu genişlemeye Erdoğan’ın taş koyması. Önce Erdoğan’ın duyurduğu, sonra MGK’nun 26 Mayıs toplantısında açıklanan “güney sınırlarımızın terör tehdidinden arındırılması için icra edilecek harekât.” Yine Erdoğan’ın 13 Mart’ta İstanbul’da kabul edip, olumlu bir görüşme yaptığı Miçotakis için, adıgeçenin Vaşington ziyaretinin ardından 23 Mayıs’ta “artık benim için Miçotakis diye birisi yok” çıkışı.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine ilişkin muhalefet ne tepki verdi, hangi tutumu aldı? Kılıçdaroğlu tüvit attı: Bahçeli’nin “gerekirse” NATO’dan çıkma meydan okuyuşuna, “ABD Yunanistan’ı üslerle doldurdu. Hedefleri net. Türkiye’deki ABD askeri tesislerini kapamayı getirsinler Meclis’e, Kuvayi Milliye ruhuyla destekleyeceğiz.” karşı iddiasıyla yanıt verdi. “Toprağımızda yabancı askere de karşıyız. Gerekeni yapmaya hazırız.” diyerek, üzerine de ekledi.
Akşener ise grup konuşmasında temel olarak Erdoğan’ın ayak sürüme siyasetine destek verdi, ancak yöntemi eleştirdi ve “sessiz diplomasi” önerdi. Ayrıca bir bakıma hedefi –büyüterek- “PKK’yı Avrupa’dan atmak” olarak tanımladı. “İsveç ve Finlandiya terör örgütünü topraklarından çıkarmalıdır. Bunu Almanya, İngiltere ve Fransa gibi ülkeler de yapmalı. PKK’nın Putin yanlısı tutumunu, Türkiye ile diğer NATO ülkeleri arasında bir fırsat olarak görüyoruz.” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun dış politika başdanışmanı (MV/e. BE) Çeviköz ise Finlandiya’nın Helsingin Sanomat gazetesine bir söyleşi verdi. Olması gerektiği gibi nüanslı, tutarlı ve mantıklı bir yaklaşım ortaya koydu. Özetle, Türkiye ve Finlandiya’nın karşılıklı ulusal güvenlik kaygılarını anlamaları gerektiğini belirtmekle birlikte, NATO genişlemesine Ankara’nın tek başına engel çıkarmasının “taktik hatası” olduğunu kaydetti. Ve savaş alanı Bağdat’ta ölümden dönen, NATO’nun Rusya bölümünde dokuz yıl uluslararası memurluk yapan Çeviköz’ün neredeyse “hain” ilan edilmediği kaldı. İşte son dönemde dillerden düşmeyen istibdat ve liyakatı birlikte görebileceğimiz güzel bir örnek.
Yine işin içinden çıkamıyoruz. Zira işin aslını bir türlü konuşamıyoruz. Batı (ABD, NATO, AB) bize “terörle mücadele etme” demiyor, aksine. Ancak biz terörün tanımında Batı’yla anlaşamıyoruz. “Terör” deyince akan suların durmasını istiyor, biz neye “terör” dersek onun sorgusuz sualsiz öyle kabul edilmesini talep ediyor, “terörle mücadele” deyince ifade özgürlüğü, insan hakları, hukukun üstünlüğü ne var ne yoksa demokrasiye dair hepsinin “bekâ” adına anatema sayılması gerektiğini savunuyoruz.
Hasbelkader aramızdan biri kurucusu, müttefiki, adayı olduğumuz Avrupa kurumlarından birine veyahut bir Batı medyasına hür iradesiyle konuşacak olsa, bunu da derhal “vatanı emperyalist Batı’ya şikâyet hatta satma” olarak yaftalıyoruz. Egemenselcilik (“souverainisme”), taşrasalcılık (“provincialisme”), milliyetçilik/ulusalcılık (“nationalisme”) bizim için arınılması gereken aşırılıklar asla değil, adeta taşıyıcı sütunlarımız bunlar. İstibdatı eleştirir, liyakatı yüceltirken, her pusulanın kutbu olması gereken hürriyete gelince aklımız duruyor, dilimiz tutuluyor.
Benim elden ele, nesilden nesle geçirilen “kutsal emanetler” dediğim terörle mücadele/Kürt Sorunu, Kıbrıs-Ege/Rum-Yunan sorunu, Ermeni Soykırımı-Ermenistan’la ilişkiler –tamamı imparatorluk bakiyesi meseleler. Bunlar bugün birer dış politika ve ulusal güvenlik “dosyası” da olabilirler. Ancak hiçbiri varoluşsal tehdit değildir. Örnekse, biz NATO’ya Yunanistan bizi işgal etmesin diye girmedik. Bugün de ABD Yunanistan’ı askeri bakımdan tahkim ediyorsa, Türkiye’ye saldırtmak için yapmıyor bunu.
Murat Belge’den uzunca bir alıntı: “Modernleşmeye doğru adım atmakta hayli geç kalan Osmanlı devletinin ‘kalemiyeden mülkiyeye’ geçmesi ve önemli eksikleri olsa da birtakım meziyetler edinebilen bir bürokrasi yaratması Mustafa Reşit Paşa’yı beklemek zorundaydı. Paşa elinden geleni yaptı. Onu izleyenler de rotayı değiştirmediler. Âli Paşa, Fuad Paşa, Midhat Paşa, Saffet Paşa vb. bu yolda çalıştılar -Abdülhamid’in paranoyası işe karışıncaya kadar böyle gitti. Ama Sultan, her işten haberdar olmadıkça rahat edemiyordu. Onun için Reşit Paşa’dan beri oluşmuş hiyerarşiyi altüst etti, her işi kendine bağladı. Abdülhamid’i bugünkü iktidarın gözünde örnek alınacak bir yönetici haline getiren etken onun bu özelliği de olabilir. Dediği dedik bir ‘otorite’ ve ‘itaatkâr’ olmayı öğrenmiş bir toplum; bu ikisinin arasında herhangi bir inisiyatif almaya talip olmayan, emir kulu bir bürokrasi.” Bilmem, Aşiyan yollarından ses versem, liyakatlı hariciyem de duyar mı misal?
Nitekim İslâm Ansiklopedisi’nin “Saffet Paşa” maddesi günümüze dek süregelen zihinsel ve toplumsal burulmayı ister istemez güzel yansıtmış: “Mülkî idarenin bir an evvel Avrupaî tarzda düzenlenmesi gerektiğine inanmaktaydı. Avrupa sivilizasyonunun tamamıyla kabul edilmesini hayatî bir zaruret diye görmekle beraber bundan ne anlaşılması gerektiği hakkında bir açıklaması yoktur.” Osmanlı kalarak modernleşme olamayacaktı. Kökleri oralardan (II.Mahmut’un tahta geçişi 1808) başlasa da, ortamı ve bağlamı kendi olağanüstü vizyonu doğrultusunda iyi değerlendiren Mustafa Kemal’in “kopuşu” zorunluydu.
Bugün de Batılı, modern ve laik olmadan, “cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak” olası değil. İlerlemeden, değişmeden, dönüşmeden kendimiz kalarak gelişmek diye bir seçenek yok. Dolayısıyla ilk seçimde işler yolunda giderse çukurdan çıkacağız ama yola çıkmayacağız. Belki önce yol yapmaya koyulacağız, sonra yol hazırlığına ve nihayet yolculuğa başlayacağız. Yolculuğa çıkış yeni bir kopuş da demek. Bir yerlere doğru yeniden harekete geçilecek, bir şeyler zoraki geride bırakılacak. El altında kehribar tesbih, masada Nehru kitabı, arkadaki kitaplıkta Nazım portresiyle Sedat Peker’i andıran sübliminal çağrışımlar arayarak değil o yolculuğu tamamlamak, sanmam ki o yolculuğa çıkabilmek mümkün olsun.
Müzmin “devlet” tapıncıyla malûl olanların şunların bilincine varması gerekir: “Kalemiye” kendi kendini “mülkiyeye” dönüştüremez. Mülkiye de zaten artık güncel küresel sınamalara yanıt üretemez. Atanmışlar, seçilmişlerin önüne geçemez. Ancak demokrasinin özlerinden biri de idarede münavebe. Bununla birlikte idarede münavebe demek, kimlik, yönelim ve zeminin her seferinde tartışmaya açılması demek olmamalı.
Yoksa bugün İsveç-Finlandiya NATO üyeliği, güney sınırlarında 30 km. derinliğinde tampon bölge, Miçotakis yapay/evyapımı “krizleriyle”, yarın başka öcülerle biteviye uğraşır dururuz. Kendi kendimizi kandırmayı sürdürürüz. Üstelik bu işlerin “yorumu” da olmaz. Çünkü rasyonel bir ortam ve bağlamda değil seçim döneminde ve tek adam rejimindeyiz. Öyle de olur, böyle de. Öylenin de gerekçesi bulunur, böylenin de.
Yazarlar
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları



































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024