Aydın Selcen
Şimdilik oyunu kuran, oyunun temposunu ve tonunu belirleyen Erdoğan. İçeride de, dışarıda da. ABD’de yalpalayan, ne dediği ne yaptığı anlaşılamayan bir başkan var. Önce telefonda yeşil ışık yakıp, sonra kimsenin bilmediği -ve aslında olmayan- “kurallara” uyulmadığı takdirde ülkemizi ağır ekonomik yaptırımlarla hizaya getireceğini iddia ediyor. Oysa Erdoğan’ın ona “DAEŞ’le mücadele ve DAEŞ tutsaklarının sorumluluğunu üstlenme” zokasını yutturduğu çok belli.
Hariciye kayıp ama hariciye vekili ön planda: Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu harekâtın 120 km. genişlik (yani Akçakale/Tel Abyad ile Ceylanpınar/ Ras El Ayn arası) ve 30 km. derinlikle kısıtlı olacağını açıkladı. Bu durumda, ne DAEŞ’le çatışma ne DAEŞ’li tutsakların sorumluluğunu üstlenme keyfiyeti söz konusu olmayacak demek.
Eğer, TSK kendi bildik gittiği yere gitmek ve siyasi talimatla değil alanın elverdiğine göre hareket etmek şiarlarınca davranmayacaksa kısa süre sonra ve belki 29-30 Cenevre Anayasa Yazım Komitesi’nin ilk toplantısından önce harekatın bu çerçevede ve “ilk aşama” adı altında sona erdiğini görebiliriz.
Belki bilmediğimiz ve şimdi Trump’ı Ankara’ya karşı efelenmeye iten, içeriğine tam vakıf olamadığımız malum telefon görüşmesinde iki lider arasında varılan uzlaşının parametrelerinin zaten Çavuşoğlu’nun çizdiği kısıtlı çerçeveye yakın olduğudur. Bize izletilen ise, yine belki, sadece el yapımı bir sis perdesinden ibarettir.
Ancak Kongre de işin aslından diğer herkes gibi bihaber olduğu cihetle, çifte parti destekli ağır bir yaptırım paketi masaya konuldu bile. “Barış Pınarı” adı ve öncesinde Erdoğan’ın pek çok anıştırmalarıyla fazlaca 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı çağrışımı içeren güncel operasyonun sonunda o günlerdeki gibi ambargoyla karşılaşırsak, “ABD’ye kafa tutan” ve Putin’den edinme “refahından feragat edip, haysiyetini kazanan ülke” söylemi köşebaşında bizi bekliyor olacak.

.
Bu senaryoda, çok kuvvetle muhtemeldir ki, CHP lideri Kılıçdaroğluu “çık görüşmenin içeriğini açıkla, elini kolunu tutan mı var, neden yürümüyorsun?” diye sormayı “sert ve milli muhalefet”, “silkelemek” sanacak. “Biz en başından beri Kürtlerin tepesine emperyalist ABD’nin piyonu olarak değil, Şam’la anlaşarak binelim’ demiştik” de diyecek.
Avrupalılar ise zaten Suriye’de özne değil, nesne konumunda. Olağanüstü BMGK toplantısının ardından titreşerek AB’nin arkasına saklandılar. AB adına Mogherini hiçbir “dişi” olmayan diplomatik zevzekliklerin arasına, kurulacak tampon bölgede yürütülecek olası imar/iskân faaliyetine maddi kaynak ayrılmayacağını ve Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarının giderilmesi yolunun askeri değil diplomatik yollar olduğu gibi iki adet anlam içeren tümce sıkıştırmış.
Söz konusu açıklamanın belki biricik akılcı unsuru “Türkler, Kürtler yüzlerce yıldır azılı düşmandır” gibi turumpesk safsatalara yer vermemesi. Ne var ki AB, bu kadarla dahi Erdoğan’dan yanıtını almakta gecikmedi: “lan, bombayı sen attın” ve “bak salarım üç milyon sığınmacıyı” mealinde. Tam da gri Brüksel’deki, gri bürokratların anlayacakları dilden.
BMGK’nin olağanüstü toplantısında ise ABD’nin askeri yerine diplomatik yöntemler kullanılma çağrısı içeren bildiri taslağı Rusya ve Çin tarafından veto edildi. (“Perinçek bunu beğendi” diye eklemeli mi, “nereden nereye” diye yerinmeli mi?) Üzerine Şam’dan SDG ile diyaloğa kesin bir ret sesi yükseldi. Tüm bu karmakarışık durum, kişisel olarak ne düşündüğümüz saklı kalmak kaydıyla, münhasıran Ankara penceresinden bakıldığında Suriye’ye üçüncü askeri harekât için zamanlamanın ideal olduğunu anlatıyor.
Buna karşılık “kendi başarısının kurbanı olmak” da ihtimallerden biri -hele yürütülen kamu diplomasisini ciddiye alacak olursak: Doksan bin camide yurt sathında “fetih suresi” okutup amacın fütuhat olmadığını belirtmek. “Fetihle gidip, zaferle dönmek” başlıkları. “Zaferle değil, seferle mükellefiz” çıkışı. ÖSO’yu “Suriye Milli Ordusu” yapıp, ardından Suriye’nin toprak bütünlüğü vurgusu. Atatürk’ün ardından ikinci “Gazi” payesi arayışı. TSK için “Muhammet’in Ordusu” tanımlaması.
Üstelik yurt içinde ve yakın çevrede Kürtlere karşı husumet beslemek bir şey, Kürde karşı Arapla birlikte hareket etmek ise bambaşka bir şey. Ne demek istediğimi bölgede, cumhuriyetimizin kurucularının da bilfiil cephede yer aldığı, 1. Dünya Savaşı dönemi gelişmelerine az-çok aşina olanlar sanırım rahatlıkla kavrayacaktır. Ayrıca, hedef yumuşatma amaçlı yapılan hava ve kara bombardımanı bile şimdiden sayıları yüz bine ulaşan sivilin yurtlarından daha güneye kaçması sonucunu verdi.
Araplara gelince, Erdoğan MbS, MbZ, Sisi gibilerden alınacak ders olmadığını vurgulamakta haklı. Ancak Arap aleminde, hele yakın çevremizde atılan adımların ve o adımları desteklemek için söylenen sözlerin irredentist neo-Osmanlıcı özlemlere tekabül ettiği ve artık Müslüman Kardeşler’in de adının dahi duyulmak istenmediği de ortada. Üzerine, ihsas edilen Şengal/Sincar’a inme ve Semelka sınır kapısına hakim olmak arzuları da herhalde Bağdat’ta alıcı bulmayacak.
Ne denli öngörüde bulunmaya çalışırsak çalışalım, bu denli kaygan zeminde, hele saat farkı da dikkate alındığında, Vaşington’da kaynamakta olan kazandan çıkacakları kestirmek güç. Bu satırlar yazılırken Hazine Bakanı Mnuchin ekonomik yaptırımları Başkan Trump’ın onayladığını ancak henüz yürürlüğe koymadıklarını açıkladı. Senatör Graham’in başını çektiği yaptırım paketinin başkanın vetosunu geçersiz kılacak 2/3 çoğunluğu bulacağı anlaşıldı. Savunma Bakanı Esper ve Genelkurmay Başkanı Org. Milley harekâtın durması gerektiğini belirtti. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo Ankara’da bulunan heyetlerinin aynı yönde yoğun çaba göstermekte olduğunu duyurdu.
Verili durumda, harekâtın ilk kaybedeninin CHP ve onun Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olduğu açık. Kılıçdaroğlu, ortak vatan ve demokratik cumhuriyet için gelecek tasavvurundan yoksun olduğunu, eşit anayasal yurttaşlığa dayalı bir toplumsal barışı tahayyül edemediğini, seçmenle paylaşacak bir hayali bulunmadığını, ifade özgürlüğü başta hak ve özgürlükleri umursamadığını takındığı iktidara koşulsuz destek tutumuyla kanıtladı.
Muktedir, mağdurluktan bu defa ABD’ye kafa tutan Maduroluk aşamasına geçerken, muhalefetin düşünsel sefaleti parıl parıl önümüzde duruyor. Harekâtın ikinci kaybedeni daha yoksullaşacağı ve eşitlikçi, katılımcı demokratik gelecek umudundan daha uzaklaşacağı belli olan bizlerken, anamuhalefetin lideri de bizlerden ışık hızıyla uzaklaşıp karanlıkta gözden kayboldu. Uluslararası baskılara karşı, dönüp iktidara “biz buraya nasıl geldik” diye soracağı yerde, “siyaset üstü”, “devlet adamı” tutumu diye izah edeceği siyasetsizlikle iktidarın yanında saf tutacağından da kuşkum yok.
Özetle, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı çağrışımlarıyla çıkılan serüven, daha ziyade 2008 Kuzey Irak Güneş Harekâtı’nı andırır hal almaya başladı. Kobani yakınındaki Muştenur Tepesi’nde konuşlu ABD Özel Kuvvetleri’nin vurulmasına ramak kalması da kıyamet gününün kapıda olabileceğini anımsattı. Sahada harekât, Tel Abyad ve Ras El Ayn’ın “fethiyle” kalabilecek olsa da, Türkiye’nin Batı İttifakı’nı ilelebet kaybı gibi çok daha ciddi bir hasar yaratabilir. Kim bilir, belki istenen de zaten budur.
Yazarlar
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024