Ayhan ONGUN
Değişen toplum daha doğru mu olurdu başlık için bilemiyorum ama şu son günlerde yaşadığımız olaylar öyle sanıyorum hepimizi yeniden düşünmeye sevketti.
Türkiye’ de ve toplumda neler oluyor, neler değişiyor, siyaset nasıl şekilleniyor, yeni anayasa ve demokrasi taleplerinin muhatabı kim olacak türünden öyle çok cevap bekleyen soru var ki?
İsterseniz önce iktidar partisi AKP den ve 2002 den bu yana yaşadığı gel-git lerden başlayalım.
Milli Görüş çizgisinden değişimci kanat iddiasıyla ayrılıp bugün ülkeyi yöneten AK Parti yi kuran Recep Tayip Erdoğan ve arkadaşları toplumdaki önemli bir beklentiyi çok iyi yakalamış ve “demokratik açılım”, “askeri, bürokratik vesayete, statükoya son” gibi toplumda karşılık görecek söylemlerle siyaset sahnesinde yerlerini almışlardı.
Bireye karşı devleti savunan zihniyete karşılık, sistemle mücadele edeceği izlenimi veren AK Parti kısa sürede bunun karşılığını gördü ve ilk seçimlerde tek başına iktidar oldu.
Daha sonra da yapılan iki genel seçimde oylarını artırarak iktidarını sürdürmeyi başardı.
İlk seçimlerin ardından “sandıkta oyunlar oynandı”, ikinci seçimlerde “kömür, yiyecek dağıtarak yoksul, cahil halkı kandırdılar” şeklinde ucuz bahaneler ardına sığınan güçsüz bir muhalefetin varlığı da AK Partinin işini kolaylaştırdı.
Geçmişte terörden, faili meçhullerden, etnik ayrımcılıktan ve bölgeler arası eşitsizlikten, yüksek yargı ve askeri vesayetten çok çekmiş bir toplumun sisteme bir başkaldırısıydı aslında AK Partinin aldığı yüksek oyun ardında yatan.
Doğrusu AK Parti’nin demokratik açılım konusunda önemli şeyler yaptığını da kabul etmek gerek. Özellikle de referandum sırasında verdiği sözler, yeni anayasa ve statükoyla mücadele konusunda toplumu inandıran ve heyecanlandıran sözler, toplumu derinden etkiledi.
Şimdi burada bir parantez açmak gerekiyor.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken muhalefet partilerinin beceriksizliği, politikasızlığı ve hatta salt AK Parti üzerinden, şekilci muhalefet anlayışı kitleleri AK Partiye daha çok yakınlaştırdı.
Siyasi partilerin tabanında müthiş bir kafa karışıklığı, sol kesimde zihin bulanıklığı oluştu. Bir sol partinin yapması gerekenleri, kendini muhafazakar-demokrat olarak tanımlayan bir partinin yapıyor, en azından yapmayı taahhüt ediyor olması, pek toplumun alışık olmadığı bir durumdu.
Fakat başından itibaren statükonun kibirli mensupları AK Parti’nin iktidarını ve ardından Abdullah Gül’ ün Cumhurbaşkanlığını bir türlü kabullenemediler.
AK Parti yi hazmedemeyen derin güçler, demokratik sistem içerisinde onu iktidardan indiremeyeceklerini anlayınca, darbe planları yaptılar, muhtıralar tezgahladılar.
Ergenekon, Balyoz, Kafes gibi eylem planlarını boşa çıkaran ve darbecilerin üzerine cesaretle giden AK Parti giderek toplumda meşruiyetini de pekiştirdi.
Bu arada tüm bu gelişmelerden rahatsız olan, AK Partinin yapmaya çalıştığı olumlu işleri destekleyen liberal, demokrat kesimlere düşmanca yaklaşan vesayetçi kesim; son noktada Ergenekon’ a, darbecilere arka çıkmaya, Silivri’ ye selam durmaya başladı.
Şimdi aynı kesimden kimi gazeteci-yazar, aydın tayfası geçmişte yaptıklarının tam aksine Hrant Dink davasını kullanmaya çalışıyorlar.
Bu davada gösterdiği basiretsiz tutumu gerekçe göstererek daha önce AK Parti yandaşlığıyla suçladıkları o liberal, demokrat aydınlarla birlikte Hrant’a adalet arıyor gibi görünüyorlar. Bu kesimin amacı kuşkusuz ne Hrant’ a yapılan haksızlık, ne adalet duygusu, ne vicdan, onların derdi AK Parti yi köşeye sıkıştırmak.
Oysa Hrant’ın gerçek arkadaşları, bu davanın bitmeyeceğini söylerken, arkasındaki örgüte, Ergenekon’ a dikkat çekmek istiyorlar.
Bu nasıl bir yüzsüzlüktür ki, sağlığında Hrant’ı linç eyleminin başını çekenler, ırkçı, faşizan zihniyetlerini her ortamda açık edenler, Ergenekon’u, darbe planlarını yok sayanlar, darbecilerin yargılanmasına engel olmaya çalışanlar; şimdi çıkmış hukuktan, adaletten, bağımsız yargıdan söz ediyorlar.
Daha da ilginç olan, toplumda belli bir kesim de bunların bu riyakar tavrına kanıp, “yetmez ama evet “çiler niye şimdi bunlarla birlikte aynı kulvarda” gibi saçma bir soruyla yaklaşıyorlar konuya!
Dün Ergenekona karşı çıkanlar, bugün “Hrant davası niye örgüt bağlantısı eksik” diye AK Parti iktidarına yüklenmeye, durumdan vazife çıkarmaya çalışıyorlar.
Gerek Hrant Dink davası, gerekse Uludere katliamı konusunda AK Parti iktidarı zan altındadır. Başbakanın son açıklamasında söylediği gibi “bu davalar Ankara’ nın karanlık dehlizlerinde”kaybedilemez.
Türkiye’ nin toplumsal dinamikleri buna izin vermezler.
Ancak yine her zamanki gibi ucuz politikalarla, salt AK Parti karşıtlığı üzerinden bunu kendi hesaplarına alet etmek isteyenlere de bu ülkede artık kimse kanmıyor.
AK Parti, ya yola çıktığı zaman ki tavrını sürdürecek; devlete karşı halkın yanında yer alacak, askeri-sivil tüm vesayet kurumlarını yok edecek, Hrant Dink davasına da, Uludere de yaşamını yitiren Kürt yurttaşlarına da aynı kararlılıkla sahip çıkacak; ya da geçmişte kendisini devletin yerine koyan, devletin derin güçleriyle uzlaşma yolunu seçenler gibi yok olup gidecektir.
Toplumda her geçen gün giderek yükselen adalet ve hak arayışı, gerçekler ve tarihle yüzleşme bilinci, demokrasiden, özgürlüklerden yana gelişen olumlu değişimin önünde durabilecek bir iktidar düşünemiyorum.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020