Burhanettin DURAN
Seçimlere sadece bir gün kaldı. Renkli bir kampanya sürecinin sonuna geldik. Katılımı yüksek (yüzde 85 üstü) bir sandık performansı bekliyoruz. Anketler Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ilk turda rahatlıkla ipi göğüsleyeceğini gösteriyor.
Elbette son sözü seçmen pazar günkü tercihi ile söyleyecek. Bütün polemiklere rağmen demokratik olgunlukla sürdürülen bir seçim yarışı olduğunu düşünüyorum. Ancak can sıkıcı bir istisna ile... CHP ve Batı basını kampanya başında yaptıkları gibi yeniden "seçim güvenliği" tartışmasına döndüler.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, seçimlere "güveni" zedeleme amacıyla ikircikli konuşuyor. Hem seçim güvenliği ile ilgili Millet İttifakı olarak hazırlık yaptıklarını söyleyerek seçmenlerine güvence veriyor. Hem de iktidarın, Anadolu Ajansı üzerinden manipülasyon yapacağını iddia ediyor. "Oy sayımı sürerken Erdoğan'ın ilk turda kazandığı söylenerek dikkatler Meclis oylarınınsayımından" kaçırılacakmış. CHP'nin cumhurbaşkanı adayı İnce ise avukatları pazar günü YSK önünde toplama niyetinde.
Benzer şekilde Batı basını ise hem "Erdoğan'ın ilk defa yenilebileceğini" söyleyen yorumlarla dolu. Muhalefeti Erdoğan karşısında birleşmeye ve sandığa gitmeye teşvik ediyor. Hem de seçimle ilgili şüphe oluşturma çabası yürütüyor.
Sözgelimi Le Figaro dünkü sayısında "120 bin seçmeni etkileyen" sandık birleştirmeyi sorun edebiliyor. İnce'nin açıklamalarıyla birlikte okunduğunda, niyet "seçim günü aktivizmi oluşturmak."
2002'den bu yana 9 seçim ve 3 referandumu özgürce gerçekleştiren Türk demokrasisinin aktörlerinin sorumlu davranması gerekiyor. "Seçim günü aktivizmi" oylara sahip çıkma anlamında ne kadar demokratikse, YSK ve AA gibi kurumları hedef alması yönüyle o kadar antidemokratiktir. Hele hele, taraftarını şiddetten uzak tutmak bir cumhurbaşkanı adayının en dikkatli olması gereken husus.
24 Haziran seçimlerinin bu kadar "rekabetçi ve heyecanlı" geçmesine rağmen Batı basını ve muhalefet demokrasimizi sorunsallaştırmaktan vazgeçmiyor. AK Parti'yi ve lideri Erdoğan'ı "otoriterlikle" suçlamaktan geri kalmıyor. Halbuki Erdoğan, 16 yıldır yürüttüğü mücadelede hep sandığa gitmeyi tek çare olarak gördü. Her büyük krizde ve değişimde siyaseti önceledi. Seçimlerle milletin iradesine başvurmayı yegâne yol olarak gördü.
2007 cumhurbaşkanlığı krizini, 17-25 Aralık saldırılarını, Temmuz 2015'te PKK'nın teröre başlamasını sandık ile aştı. 2007, 2010 ve 2017 referandumları ile sistemi değiştirdi. 25 Haziran itibariyle de ülkemiz yeni bir sistemle yoluna devam edecek. Bu yol hem devlet kurumlarının güçlendiği hem demokrasimizin pekiştiği bir yere gidecek.
Son beş yılda yaşanan türbülansa bakarak demokrasimizin "kalitesini" sorgulayanlar demokrasi ve dünya siyaseti literatürünü birlikte okumayı beceremeyenlerdir. Demokrasiler teorik bir ortamda yaşamazlar. Ülkelerin, kalkınma, refah, güvenlik ve dış politikada rekabet gibi gerçekliklerle yüzleşmeleriyle birlikte oluşurlar. Bu şartlar genelde Batı dışı dünyada daha zordur. Ortadoğu'yu bir kenara koyun, bir zamanların yükselen ülkesi Brezilya'nın çöküşü ya da çökertilmesi, ders alınacak ibretlerle dolu.
Şimdilerde popülizm dalgası ile başı belada olan Batı demokrasilerinin "yaklaşan sonundan" bahsedilmesi de boşuna değil. Ticaret savaşlarını başlatan Trump'ın ABD'si sınırda aileleri ayırma uygulamasını tartışıyor. AB liderleri ise mültecileri "toplama kampına" yerleştirmeyi müzakere ediyor.
Batı demokrasileri sadece mülteci konusuyla bile "popülizm, yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığı" krizlerine girmiş durumdalar. Suriye- Irak iç savaşlarının sonuçları, PKK ve FETÖ terörüyle mücadele ederken Türkiye'nin yaşadıkları demokrasinin kaybı değil, direncidir.
Sorunlarını çözmek için mücadele veremeyen bir demokrasi konsolide edilemez. Bugün Türkiye'de siyasetin ve sandığın bu kadar değerli olması bunun bir göstergesi. Gelen küresel belirsizlik dönemi de böyle atlatılabilir.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları


































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2022
19.05.2021
15.05.2021
30.04.2021
24.04.2021
17.04.2021
6.01.2020
3.01.2020
13.10.2020