Cemil ERTEM
Paris’te olup bitenler, şüphesiz yeni bir paylaşım savaşının sonuçları olarak gündeme geldi. Bu aynı zamanda hem Avrupa’nın hem de Ortadoğu’nun sınırlarını değiştirecek bir savaştır. Zaten Türkiye, bu savaşın merkez ülkelerinden birisi ve 2008 krizinden beri- tam ortasında… Şimdi “savaşın ortasındaymışız” diye aklınızdan geçirip moralinizi bozmayın… Çok önemli eşikleri geçtik…
Türkiye, tıpkı Ukrayna gibi, çok daha kanlı bir sürace itilmek istendi. 2008’den sonraki tüm darbe planları, Kürt sorununa bağlı bir iç savaş senaryosu, Gezi ve 17 Aralık süreçleri ile kotarılmaya çalışılan yeni vesayetçi teknokrat hükümet çabaları, şimdi Paris’in üzerine kadar gelmiş fırtına bulutlarını, şu zamana kadar Türkiye’nin her ilinde dolaştırdı zaten.
Burada Erdoğan, hem Çözüm Süreci’nde hem de halkın iradesini teslim etmeme konusunda çok kararlı davrandı. Türkiye’de Ukrayna ve Mısır benzeri sürecin sonunda teknokrat hükümet destekli bir vesayet rejiminin kurulmamasının birinci nedeni budur.
Bütün bu zaman diliminde, Paris saldırısı dahil, amaçlanan öylesine açık ki… Şundan çok eminim, Erdoğan, 2008’de IMF ile anlaşma imzalasaydı ve AK-Parti yola, şimdiye değin gelmiş geçmiş bütün hükümetler gibi devam etseydi, zaten GAP Eylem Planı ve yeni bir Doğu kalkınması da olmayacağı için, “çözüm süreci” diye bir “şey” de olmayacaktı ve Türkiye, doğusunda “savaşın” devam ettiği, siyasetin de bu savaşı yönetenlerin elinde olan bir ülke olacaktı ve ne Gezi’ye ne de 17 Aralık darbe girişimine gerek duyulacaktı.
Bu, Almanya’nın, İsrail’in, ABD’li neoconların ve Sarkozy Fransası’nın istediği bir şeydi. Bu cephe, bütün bu süreçte, bulunduğumuz coğrafyada iki temel başarı elde etti. Birincisi Suriye iç savaşını ve Esed rejimini uzattı ve buradan bu savaşın en önemli sürdürücülerinden birisi olan IŞİD’i üretti. İkincisi de Mısır darbesini başardı ve İhvan’ı devirdi.
Bu savaş cephesinin bu coğrafyadaki tamamlanmış puzzle’ı şudur: Almanya-Fransa’nın merkez, “diğerlerinin” periferi (“yeni”sömürge) olduğu bir ulus-devletler cehennemi olan AB… Bu AB’nin bittiği yerde, onların dediklerini-hem ekonomide hem de siyasette- sektirmeden yapacak “eski” Türkiye…
Hemen doğuya doğru gidelim; içe kapalı ve Ortadoğu’da saldırgan bir İsrail’in varlığını meşrulaştıracak bir İran ve onların kuklası olmuş bir Suriye Baas’ı… Tabii Rusya’nın da, şimdiki bütün iddialarından vazgeçerek bir “kötücül” oligark cehennemi olarak bölgede istikrarsızlık ve “dondurulmuş” çatışma alanı üreten, Almanya merkezli finans-kapitalin iddiasız ortağı olması…
Paris’ten önce; İstabul, Ankara, Diyarbakır…
Paris’ten önce Türkiye’ye saldırdılar-Mısır’la hemen hemen aynı tarihlerde- çünkü Türkiye çözüldüğü zaman örneğin Sarkozy’nin yerine gelen bir Hollande’ın BM’de Filistin devleti ısrarının ve İsrail’in Ortadoğu’daki teröre dayalı varlığına karşı çıkmasının pek anlamı olmayacaktı. Ama Fransa’nın Avrupa’nın kurucu devletlerinden birisi olarak, Ortadoğu ve Mağrip coğrafyasında enerjiden başlayarak Türkiye ile-neredeyse- birlikte hareket etmeye başlaması savaş cephesi için kırmızı alarmdı.
Tarihin öğrettiği
Tarih bilimi, böyle günleri anlatmak için çok önemli malzemeler sunuyor bize. Her iki paylaşım savaşına da bakalım. Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya’nın Fransa’yı işgal etmesi stratejisinin olmazsa olmazı idi ve savaşın en esaslı planı olan Schlieffen Planı, Almanya için savaşın omurgasını oluşturuyordu. Çünkü Fransa, Almanya için Afrika sömürgeleri, Akdeniz’in denetimi dolayısıyla Avrupa’nın Almanlaştırılması demekti. Almanya için, kuzey’e ulaşmak nedeniyle Rusya, güney için Fransa, hem birinci paylaşım savaşı’nda hem de ikinci savaşta stratejik önemdeydi. Yine ikinci savaşta 1940’da Paris’in işgali Hitler’in generallerinin en büyük başarısıydı. Ama, her iki savaşta da, Almanya’nın Fransa hamlelerinden önce, savaş cephesi, Türkiye’yi etkisizleştirmiş ve kendi güdümüne almıştı. Eğer bu olmasıydı, birinci savaşta Prusyalı general Kont von Schlieffen’in, Fransa’yı Belçika ve Hollanda üzerinden işgal planının bir anlamı olmayacaktı. Çünkü karşılarında, Fransa’dan önce güney-doğu Avrupa’yı, Büyük Magrip’i ve Ortadoğu’yu denetleyen bir Türkiye olacaktı. Yine ikinci savaşta, Avrupa faşizminin karikatürü ve takipçisi tek parti yönetimi (CHP) olmasa, Almanya’nın 1940’ta Paris’e girmesinin pek anlamı kalmayacaktı. Hitler, bu sefer hem Türkiye’ye hem de Rusya’ya aynı anda saldırmak ve buraları geçtikten sonra, Paris’e yönelmek zorunda kalacaktı ki, bu göze alınabilecek bir strateji değildi; bunu bırakın zaten Hitler’in Rusya’ya saldırması bile sonunun başlangıcı idi ama bunu yapmak zorundaydı.
Bugün ne yapmak istiyorlar?
Şimdi bugüne gelelim; tam 2008’den beri, yani küresel krizin başından beri, ne yapmak istiyor bu savaş cephesi?
Birincisi Avrupa’nın Almanya-Fransa merkezli bir ulus devletler cehennemi olarak devam etmesini, Türkiye’nin buna uyacak, dizleri üzerine çökmüş, kendi doğusuna hiç bakmayan “çağdaş” bir yarı-sömürge olarak buraya eklemlenmesini, Ortadoğu’da ise İsrail gibi bir devletin ayağa kalkanı sopalayacak bir terör devleti, Baas rejimlerinin bu yapıyı koruyacak diktalar olarak eskiyi sürdürmelerini istiyor. İkincisi, Rusya ise en kuzeydeki doğal ortakları olacak ve tıpkı Prusya-Çarlık ilişkisi gibi, Rusya’yı pazar-yeraltı kaynakları olarak, ayrıca Türkiye gibi “aşağıdakileri” hizaya getirmek için de kullanacaklar.
Tabii bu dünyayı (cepheyi) Almanya’yı tamamlayan hatta Almanya’nın bile patronu olan Okyanus ötesi neocon yapısı, Londra merkezli finans-kapital ve savaş sektörleri ile tanımlıyoruz.
Ortakları hep aynı
Yine tıpkı birinci ve ikinci paylaşım savaşında olduğu gibi, bu cephenin bu topraklardaki ortakları değişmemiştir. İşte CHP olduğu gibi duruyor; dün Avrupa faşizminin kuyrukçusuydu; bugün Alman finans-kapitalinin ve neocon savaş sermayesinin kuyrukçusu. Osmanlı’yı Galata bankerleri ile bir olup satan (soyan) komprador İstanbul sermayesi de işte olduğu gibi yerinde ve son olarak Cumhurbaşkanı’nı muhatap almayacaklarını ilan ettiler; eskilerden kalma bir kibirle…
Şimdi bundan sonrasına bakacağız; Hollande, Almanya’nın Fransa’yı işgali sonrası (1940-44) kurulan kukla Vichy Hükümeti’nin başı Petain olmayı kabul etmezse savaş cephesi saldırmaya devam edecek ama işi de zorlaşacak. Biliyorsunuz, Türkiywe’de “paralel” bir Vichy Hükümeti kuramadılar. Türkiye’ye de saldırmaya devam edecekler; kukla hükümetler kurmak için… Ama başarı şansları yok…
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018