Gökhan BACIK
Bir süredir IŞİD, farklı roketler kullanarak Türkiye topraklarına saldırıyor. Bu saldırıların odak noktası Kilis kenti. Saldırılarda “medyaya yansıyan bilgilere göre” 15 kadar Türk vatandaşı öldü. Saldırılar yine “medyaya yansıyan bilgilere göre” 15 ile 50 kilometrelik menzilli füzeler ile yapılıyor.
Terör saldırısı, bomba eylemi, deprem gibi “normal olmayan ölüm yollarına” alışık toplumumuz ilk defa modern tarihinde “füze saldırısı” ile ölmekle tanışıyor. Bir süredir Türkiye’nin Ortadoğululaşması konuşuluyor. Doğrusu, Kilis’e füze atılması ve bunun tekrar eden bir sorun haline gelmesi Filistin, İsrail, Lübnan, Suriye gibi tipik Ortadoğu ülkelerini andıran bir durum.
Burada birinci nokta şudur: IŞİD saldırılarına Türkiye nasıl cevap veriyor? “Eğer bilmediğimiz bir yöntem ortada değilse” karşılık genelde top atışları ile yapılıyor? Burada akla ilk gelen soru şudur: Neden asker yollamak veya savaş uçağı yollamak yöntemleri denenmiyor? Büyük olasılıkla Rusya yüzünden. Suriye’de konuşlanmış ve neredeyse bütün Ortadoğu hava sahasını kapsayan güçlü bir Rusya saldırı sistemi var. Büyük ihtimalle bu sistem “Suriye hava sahasına girecek ilk Türk uçağını vurmak” hedefi ile aşırı motive olmuş dışında. Rusya bunu yapmayı istediğini açıkça belli ediyor ve bunu bir “mütekabiliyet” hakkı olarak görmekte. Dolayısıyla “IŞİD’e yönelik hava saldırısı” ihtimali birden denklemin içine Rusya’yı katıyor. Bir anlamda IŞİD, tuhaf bir biçimde Rusya’nın varlığının ürettiği boşluktan yararlanıyor.
İkinci nokta şudur: IŞİD niye Kilis’e saldırıyor? Öncelikle bir noktanın altını çizmek gerekiyor: IŞİD ismi ilk duyulduğu andan itibaren bir gün Türkiye’ye saldıracağı bir ilkokul bilgisiydi. Nedense bu ihtimal hem siyaset hem kamuoyu tarafından yeteri kadar ciddiye alınmadı. Daha vahimi, bu saldırı sorunu halen Türk kamuoyu tarafından algılanmıyor. Geçen haftanın bir kısmını Güney Marmara’da geçirdim. Burada “IŞİD Kilis’e saldırıyor haberi”, Latin Amerika’da bir sokak çatışması gibi gündelik hayatta tını yapıyor! IŞİD’i incelediğiniz zaman Türkiye’ye yönelik iki “kötü niyet” ortaya çıkıyor. Birincisi, IŞİD Türkiye’yi bir “yumurtlama alanı” olarak görüyor ki bu kaçınılması gereken “büyük bir beladır”. İkincisi ise IŞİD, Türkiye’deki “rejimi” düşman olarak görüyor. Peki Kilis saldırılarını nasıl okumak gerekiyor? Bunlar IŞİD’in düşman olarak gördüğü bir rejime yönelik saldırı mı yoksa “yumurtlama alanı” oluşturma stratejisi mi?
Kullandığı farklı roketlerle Kilis’e saldıran IŞİD, Türkiye’deki “rejimi” düşman olarak görüyor.
Düzenli roket saldırısı altında kalınan bir yerde günlük hayat durur. Önce küçük sonra büyüyen nüfus hareketleri başlar. Kilis Postası gazetesinin verdiği habere göre kentte çalışan doktorlar “can güvenliklerinin” olmadığını belirtmektedirler. Nitekim bu nedenle bir günlük iş bırakma eylemi yapılmıştır. Kilis Postası gazetesinin 21 Nisan 2016 tarihli haberini okuyalım: “Suriyeliler ile birlikte neredeyse 200 binin üzerinde bir nüfusa ulaşan Kilis kent merkezinin, küçük bir kasabayı aratmayacak derecede sessiz ve sakin olduğu dikkatlerden kaçmıyor. Esnafın işyerlerini geç açıp erken kapatmayı tercih ettiği şu günlerde, halkın da mecbur olmadıkça çarşıya çıkmadığı görülüyor.” IŞİD’in Kilis yöresine düzenli saldırısını salt bir saldırı olarak görmemek gerekiyor. IŞİD gibi yapılar önce istikrarsızlaştırma, güvensiz hale getirme ve daha sonra “sızma” stratejisini takip ederler. Bir bakıma yöre insanında “burası artık yaşanmaz hale geldi” duygusu oluşturmak istenir.
IŞİD’in varlığı Rusya’nın Suriye rejimi lehine “savaşa katılmasına” neden olmada büyük rol oynamıştır. IŞİD’in varlığı Suriye rejiminin meşruiyet kazanmasına, “aman bu da yıkılırsa meydan radikal dincilere kalır” endişesinin oluşmasına katkıda bulunmuştur. Kısacası IŞİD ve bunun gibi yapılar en büyük zararı aslında Türkiye gibi ülkelere vermektedir. Nitekim, şimdi de IŞİD neredeyse Türkiye’ye yönelik konvansiyonel bir saldırı içindedir. Türkiye’nin hızla IŞİD’i vurmak kadar bu (ve bölgede bunun gibi bir hale sonunda gelmesi kaçınılmaz olan diğer) yapıları meydana getiren şartlara kafa yorması gerekiyor.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.05.2025
24.03.2025
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
27.01.2025
3.12.2024
19.11.2024
7.11.2024
7.03.2022