Kurtuluş TAYİZ
Üslûp farkı
16.11.2012
3955
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Financial Times’a verdiği mülakatta Başbakan Erdoğan ile arasındaki farklılığı “söylem ve üslûp” ile sınırlandırdı. Gül’ün yanıtı kuşkusuz centilmence ama kabul edelim ki, iki isim arasındaki fark o kadar da “küçük”, “basit”, “görünürde” ve “sıradan” değil. Gül’ün FT muhabiriDaniel Dombey’nin sorularına verdiği yanıtlar Türkiye’nin bugün şiddetle ihtiyaç duyduğu değişimi sağlamaya yeter bir bakış açısını yansıtıyor.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’nin Avrupa yolunda kalmasını istiyor ve Ankara’nın —yani Başbakan’ın— Avrupa Birliği üyeliği yolunda gayretlerini arttırmasını istiyor.
Başbakan Erdoğan, AB’ye katılmanın önkoşullarından biri olan idamın geri getirilmesini savunuyor. Bunun için de ABD’nin idam uygulayan eyaletleriyle Rusya ve Çin’i Avrupa’ya örnek gösteriyor.
Abdullah Gül, başkanlık sistemine “birkaç kişinin” karar vermesine karşı çıkıyor.
Erdoğan, partisinin bile pek katılmadığı “Türk tipi başkanlık modeli” için Meclis’te teklif veriyor.
Cumhurbaşkanı, yeni anayasa konusunda en önemli şeyin Meclis’te konsensüs sağlamak olduğunu düşünüyor.
Başbakan ise yeni anayasa hazırlığını yapan komisyondan umudunu yitirdiğini, tek başına veya MHP ile birlikte yeni bir anayasa yapma planını gündeme getiriyor.
Suriye konusunda Cumhurbaşkanı dünyayla birlikte hareket etmeyi ve frene basmayı öneriyor.
Erdoğan, muhalif grupların en mezhepçi ve en radikal olanlarıyla birlikte tam gaz ilerliyor.
Cumhurbaşkanı Gül, hapishanelerdeki düşünce suçlularının sayısını işaret ederek ifade özgürlüğü üzerindeki baskıların Türkiye’nin demokratik imajına gölge düşürdüğünü savunuyor.
Erdoğan, içerideki gazetecilerin çoğunun “terör örgütü bağlantısı” olduğunu ileri sürüyor.
Abdullah Gül, halkın oylarıyla seçilmiş milletvekillerini dışlamaya karşı çıkarak kucaklaşmayı öneriyor.
Erdoğan, BDP’lilerle diyalog kapılarını kapatıp dokunulmazlıkları kaldırma tehdidinde bulunuyor.
Gül, hapishanelerdeki tutuklu ve hükümlülerin başlattığı açlık grevlerinin bitirilmesi için “yapıcı” bir üslûp kullanıyor.
Başbakan Erdoğan, “şov, blöf ve şantaj” diyerek açlık grevlerinin daha da yayılmasına (700 açlık grevcisinin sayısı bu açıklamalardan sonra 10 bine çıktı) yol açıyor.
Cumhurbaşkanı Gül, bu farkları “küçük” gördüğünü ifade etse de aslında iki isim arasında farklar büyük.Türkiye’nin en temel meselelerinde Köşk ile Başbakanlık arasında ciddi yaklaşım farklılıkları göze çarpıyor.
Burada şaşırtıcı olan iki ismin de farklı düşünmeleri değil; sorun Başbakan’ın söylem farkının nasıl büyük sorunlara yol açtığıdır.
Sadece bir üslûp farkı yok ortada; iki isim arasında zihniyet farkı var.
Başbakan bu kadar dar bir perspektiften ülke sorunlarına bakmasa, belki de bugün çıkmazda olan pek çok toplumsal sorun hâl yoluna kolaylıkla girebilecekti.
Durup dururken idamı gündeme getirmenin mesela Türkiye’ye nasıl bir katkısı olabilir?
Erdoğan’ın sadece gündem değiştirme kaygısıyla böyle davranmadığı ortada.
Popülist bir yanı var idam çıkışının. Erdoğan, güçlü görünme arzusuyla zaman zaman böyle mantıksız görünen sözler sarf edebiliyor. Bu da bir liderlik tarzı. Doğu’ya özgü. Toplumda bir karşılığı var. Halkın sert ve güçlü bir “baba” figürüne duyduğu ihtiyaca karşılık geliyor.
Fakat Erdoğan’ın otoritesi büyüdükçe etkisi de azalıyor; Başbakan ve etrafı bunun farkında mı emin değilim.
Kürtaja savaş açıp bir süre sonra sanki hiç böyle bir şey olmamış gibi Meclis’ten başka bir yasayı geçirmek; idamı geri getirmeyi savunup, iki gün sonra böyle konuşmamış gibi davranmak günlük, anlık heyecan yaratabilir. Muhafazakâr milliyetçi bir grubun hoşuna gidebilir. Erdoğan’ı daha da korkutucu kılabilir. Herkesin ayağını denk almasını da sağlayabilir. Peki, korkuyla beslenen bir otorite üzerine kalıcı bir iktidar kurulabilir mi?
Türkiye’nin böyle bir deli gömleğini bir daha sırtına geçirebileceğini hiç sanmıyorum.
Bir hafta içerisinde neredeyse hükümetin en önemli bakanları Başbakan Erdoğan’ı “düzeltme” ihtiyacı duydu.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, idamla ilgili çıkış için “Avrupa için söylemiştir” diyerek Erdoğan’ı düzeltti.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, idam çalışması yapmadıklarını duyurdu.
Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, idamın yararlı olduğunu düşünmediğini söyledi. Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ve AKP Grup Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, partinin yetkili kurullarında idamla ilgili herhangi bir gündemi tartışmadıklarını açıklama ihtiyacı duydular.
Son olarak da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Erdoğan’ın “şov, blöf, şantaj” sözlerini, açlık grevinde olanlar için sarf etmediğini açıklama gereğini duydu.
Bir başbakan bu kadar çok düzeltilmeye başlandığında orada işler iyi gitmiyor demektir. Başbakan’ın görmesinde fayda var.
[email protected]
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları











































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019