Kurtuluş TAYİZ
Başbakan Erdoğan'ı neden bu kadar çok konuşuyoruz? Neden Erdoğan hep gündemde? Neden bütün şimşekler devamlı onun üzerinde patlıyor, spotlar neden hep onun üzerine çevrili? Karşımıza neden her sabah ve her akşam Erdoğan röntgeni konuluyor? Neden her gün Erdoğan üzerinden sınava çekiliyor bu toplum?
Günlerdir bu sorular üzerine düşünüyorum. Okların sürekli Erdoğan'ı göstermesinin bir anlamı, sebebi olmalı. Gazete, televizyon ve sosyal medyada sabah akşam Erdoğan'ın hataları, günahları, kusurları işleniyor. Başbakan Erdoğan'ın ne kadar kötü olduğunu anlata anlata bitiremediler. Gösterilen, anlatılan ne olursa olsun aslında hep aynı şeyi işaret ediyorlar; mütemadiyen Erdoğan'ın kötü bir insan, kötü bir yönetici, kötü bir başbakan, kötü bir lider olduğu anlatılıyor.
Bunun için ülkenin en ünlü iletişim bilimcileri adeta seferber olmuş durumda. Sosyologlar, psikologlar, siyaset bilimcileri, akademinin yetiştirdiği bütün parlak profesörler, ünlü yazarlar, kıdemli gazeteciler ara vermeksizin Başbakan'ın ne kadar kötü bir adam olduğunu anlatıp duruyor. Türkiye'yi açık bir ikna odasına dönüştürdüler, Erdoğan ile toplumun geniş bir kesimi arasındaki gönül bağını koparmaya çalışıyorlar. İkna olmayan çoğunluğa kızıp öfkeleniyorlar zaman zaman, hakaret edip aşağılıyorlar. Biraz sakinleştikten sonra tekrar tatlı tatlı halkı ikna etmeye koyuluyorlar; "Erdoğan çok kötü bir adam, şuna 'lan' dedi, şu göstericiyi tokatladı, müşaviri ise bir insanı tekmeledi; görmüyor musunuz?"
Ulusal çaptaki bu ikna çalışmaları yeterli gelmediğinde Batı medyası yardıma çağrılıyor. Alman, İngiliz, Amerikan, Fransız basınının yorumlarına alışılagelmişin dışında bir yer açılıyor. Erdoğan'ın ne kadar “kaba", "ilkel" ve "çağdışı" bir lider olduğu bir de onların dilinden aktarılıyor. Bir tür rönesans, aydınlanma hizmeti veriliyor halka...
Artık güne "Bak Erdoğan n'apmış"la uyanır olduk. Televizyonlar açılır açılmaz yüzlere Erdoğan'lı bir tokat iniyor. Gazeteler de öyle; surata Erdoğan'lı bir manşet patlatılıyor. Köşelerden Erdoğan'a atılan kafaların haddi hesabı yok. Gazeteciler birbiriyle yarışıyor, tuzak soruyu kim soracak, Erdoğan'ı kim kızdıracak veya kim Erdoğan'ın ağzından öfkeli bir laf koparacak diye... Çünkü Erdoğan'ın "kötü" yanını bulup açığa çıkaracak haber ve kişi ödüle layık görülüyor. Gazete ve televizyon haberciliğinde, hatta twitter dalında karnaval havasında yarışlar düzenleniyor; Erdoğan'a en ahlaksız tweet’i atan, en okkalı küfrü eden ülkenin en saygını, en kahramanı ilan ediliyor.
Erdoğan'ın kötü olduğuna hala ikna olmadınız mı, tehditler yağıveriyor. Memleketin en liberal bilinen kalemi ile polis eskisi aynı anda bu mesajı veriyor; Erdoğan'dan kurtulmak için iç savaş çıkar!
Bütün bu tehdit ve şantajlarla ya da ikna çabaları ile aslında halkı Erdoğan'ı terk etmeye zorluyorlar. Algı mühendisliği ve manipülatif yöntemlerle psikolojik baskı kurarak "Erdoğan'ı bırakın, etrafından uzaklaşın" diyorlar. Bunu bazen tatlı dille, zekâyla, bilimle -Erdoğan'ın günlük davranışlarından alınan örneklemelerle soslayarak- yaptıkları gibi bazen de çağın psikolojik şiddet araçlarını kullanarak gerçekleştiriyorlar. Erdoğan'ı destekleyen, onu haklı gören tabana, seçmen kitlesine, partili arkadaşlarına, hükümet üyelerine ve muhafazakar medyaya sabah akşam aslında bu mesajı veriyorlar: Erdoğan'ı terk edin!
Erdoğan'ı terk edip kendimizi kimlere teslim edelim sahi? Neyse bu konuya da girmeyelim, onları çok iyi tanıyoruz; Türkiye'nin eski güçleri onlar. Biz hatasıyla, sevabıyla Erdoğan'ın arkasında durmaya devam edeceğiz. Onu terk etmeyeceğiz, yalnız bırakmayacağız. "Kötü'nün iyisi" olduğu için mi? Hayır. "İyi'nin iyisi" olduğu için.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019