Kurtuluş TAYİZ
Uludere... Bu konuda söylenecek söz kaldı mı, emin değilim. Ama iktidarın devam eden suskunluğu konuşmayı zorunlu kılıyor. Yılı yarıladık, katliamın üzerinden altı ay geçti ancak soruşturmada hâlâ bir arpa boyu yol alınmış değil, düzenli aralıklarla Köşk’ten ve Başbakanlık’tan yapılan “itidal” çağrıları dışında. Altı aydır sadece “Uludere karanlıkta kalmayacak”, “Soruşturma devam ediyor” sözlerini işittik, icraat ise maalesef sıfır.
İdari soruşturmadan zaten pek ümitli değildim, ama adli soruşturmanın da önü kapatılmış görünüyor. Özel Yetkili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’nin isyanını geçen haftaTaraf‘ta okuma şansını bulduk: “Asker istediğimiz belgeleri göndermiyor, her şeyi ağırdan alıyor...”
Peki ya Meclis’te oluşturulan Uludere Komisyonu?
Onun işi de zor görünüyor. Çalışmalarını büyük bir ciddiyetle yürüttüklerine inandığım komisyon üyeleri, İçişleri Bakanlığı Müfettişleri’nin hazırladığı raporu sadece toplu halde okuyabildiklerini, raporun kopyasını ise alamadıkları için detaylı olarak inceleme şansına sahip olmadıklarını söylediler. Gerekçesi ise raporun kopyasının komisyondan da kaçırılması...
İktidar, Uludere konusunun kendi aleyhinde siyasi olarak istismar edileceği endişesine kapılabilir, bu çok normal. Siyasi hayat böyledir, muhalefet çok vicdansız olabilir, her şeyi istismar edebilir. AKP’nin, bundan yana şikâyetçi olduğunu biliyoruz. Peki, hükümet buna karşı hangi önlemi aldı? Geniş bir zamana yaymadan, bütün istismar yollarını tıkayarak, soruşturmanın süratle sonuçlanmasını mı istiyor?
Hayatın olağan akışına uyan tutum bu olmalıydı.
Fakat geçen altı aylık zaman diliminde soruşturmada neredeyse hiçbir gelişme yaşanmadı, tek bir adım atılmadı; bu sizce de kuşku verici değil mi?
Uludere konusunda dürüst bir soruşturma isteyen hükümetin biraz daha aceleci olması gerekmez miydi?
O halde Uludere soruşturmasında yol alınamamasının başka nedenleri olmalı. Yani Ankara’da soruşturmanın böyle ağır işlemesini isteyen bir siyasi irade var sanki. Bu durumda da birinci şüpheli bana göre hükümet. Bu kadar zamana yayılan bir soruşturmadan haklı olarak şüphe edilir. Uludere konusundaki idari, adli ve siyasi seyre bakıldığında katliamın sorumlularının açık bir biçimde korunduğu görünüyor.
Bunun nedeni de AKP’nin devlet içi güç merkezleri arasında kurmaya çalıştığı yeni dengenin ince hesapları olmalı. Başbakan’ın dilinden bir türlü düşürmediği “2023 vizyonu”, Uludere’nin sorumlularının üzerine gidilmesini de engelledi. Uludere, Başbakan Erdoğan’ın 2023 kariyer planlamasına kurban gitme tehlikesiyle karşı karşıya.
Türkiye’de yürüyen büyük soruşturmaları hatırlayarak, altı aya neler sığdığını bir hatırlayalım. 28 Şubat ve 12 Eylül davaları başladı, onlarca general alındı ve salındı... Ama Uludere’de bir adımlık gelişme yaşanmadı. Hâlâ “vur” emrini kimin verdiğini, katliamın hangi makamların onayından geçtiğini bilen yok. Son yıllarda ülkenin kaderini değiştiren onlarca büyük soruşturma yaşandı ama hiçbir dava, bu kadar sır perdesine bürünmemişti.
Uludere’nin üzerine sır perdesini ören kuşkusuz AKP hükümetidir. Soruşturma üzerindeki bu perde kaldırılmadığı müddetçe de iktidar, bu katliamın başlıca sorumlusu olarak görülecektir. Böyle olmadığı düşünülüyorsa bir an evvel soruşturmanın önündeki engeller, sınırlamalar kalkmalı, iktidar bunun için siyasi iradesini deklare etmeli. Başbakan “terör bölgesinde vuruldular” demeyi sürdürürse bugün olmasa da yarın veya bir kaç yıl sonra Uludere’den dolayı kendisini yargı karşısında bulabilir.
İHH, kaçırılanlar için Kandil’e gider mi
Bazen devletin giremediği alanlara sivil toplum kuruluşları rahatlıkla girebilir. Resmî girişimlerle netice alınamayan durumlarda sivil toplum örgütlerinin girişimleri daha sonuç alıcı olabilir. Suriye’nin iki ay boyunca rehin tuttuğu gazeteciler Adem Özköse ve Hamit Coşkun, İnsani Yardım Vakfı İHH tarafından yürütülen sivil diplomasi sayesinde kurtulabildi. İHH Başkanı Bülent Yıldırım, katıldığı bir televizyon programında iki gazetecinin nasıl kurtarıldığını şöyle anlattı: “Bu arkadaşları bulmak için tabir yerindeyse iz sürdük. Suriye’nin bütün köylerini şehirlerini aradık, muhaliflerle görüştük, devletin resmî kanallarıyla görüştük. Sonuçta bu arkadaşlara ulaşacak kanalları bulduk. İHH 20 yıldır insani diplomasi denen bir faaliyet de yürütüyor. Biz İHH olarak Bosna’da Libya’da Suriye’de Çeçenistan’da savaş sırasında kaybolan, esir alınan insanların özgürlüğü için çalışmalar da yapıyoruz. Bu çerçevede Suriye’nin elinde olan bazı İranlı insanlara da yardımcı olduk. Muhaliflerin elindeydiler, bırakılmaları için girişimlerimiz oldu ve çabalarımızda başarı sağladık.”
Bosna’da, Libya’da, Suriye’de ve Çeçenistan’da esir alınan insanların özgürlüğü için çalışan İHH, Türkiye’de kaçırılan kaymakam adayı, asker, polis ve korucular için de “sivil diplomasi” yürütmeli. Kaçırılanları kurtarmak için Esed’in karargâhına gidildiğine göre Kandil’e de gidilebilir. Zira gözüyaşlı annelerin tek ümidi şimdilik İHH görünüyor.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları










































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019