Markar ESAYAN
Şanlıurfa'nın Suruç İlçesi'nde, Amara Kültür Merkezi önünde bir canlı bomba saldırısı sonucu şu ana kadar 32 vatandaşımız hayatını yitirdi. 104 vatandaşımız da yaralandı. Yaralı vatandaşlarımızdan 43'ü hala hastanede, 10'u ise ameliyata alındı, 9'u da yoğun bakımda.
Yüreklerimize ateş düştü. Milletimizin başı sağolsun. Böyle durumlarda insanın nutku tutuluyor. Yaşanan dehşet insanın gerçeklik sınırlarını zorluyor. Bizlere böyle oluyorsa, Allah hayatını yitirenlerin yakınlarına gani gani sabır versin.
Devlet bu hain saldırının mesullerini bulup olayı aydınlatmak için elinden geleni yapmakla yükümlüyken, siyasi partilerin, STK ve özellikle medyanın acılara sahip çıkan sorumlu / sağduyulu bir davranış sergilemeleri gerekiyor.
Saldırıya hedef olan 31 insanımız hayatını yitirdi, ama bu saldırı gerçekten tüm Türkiye'ye yapılmıştır. Aynı tespiti Adıyaman'da PKK tarafından şehit edilen askerimiz için de ifade etmeliyiz.
Bu noktada kimliği ve aidiyetinden bağımsız olarak, ölenlere, yakınlarına sahip çıkmak, adaleti tesis etmek öncelikli vazifemiz. Herkes bu ateşe imkanı kadar su dökmekle yükümlü.
Başbakan Ahmet Davutoğlu olay sonrası hemen Ankara'ya gelerek bir kriz masası oluşturdu ve Çankaya Köşkü'nde bir basın açıklaması yaptı. Üç bakan, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik olay yerine intikal ettiler. Bölgeye gidenler arasında genel başkan yardımcıları ve bölge vekilleri de vardı.
Başbakan Davutoğlu şehit edilen askerimizin ailesini ziyaret ettikten sonra, Suruç'a geçecek, yaralıları ve aileleri ziyaret edecek.
Başbakan Davutoğlu'nun şu sözleri önemliydi…
“Gerek Suruç'ta söz konusu olan saldırı gerek Adıyaman'da askerlerimize dönük saldırı ve Türkiye'ye dönük birçok sabotaj eylemlerinde bulunan terör örgütlerinin hedefi Türkiye'dir. Bu saldırı Türkiye'yedir. Türkiye'nin huzurunadır, demokrasisinedir, kamu düzeni ve halkımızın huzur ve refahınadır. Bu saldırı hepimizedir.”
Davutoğlu siyasi partilere de bir çağrıda bulunuyordu…
“Buradan bütün partilere çağrıda bulunuyorum. Meclis'te grubu bulunan partilere. Bu noktada dört partinin genel başkanları olarak tam da hükümet ortaklığı çabası içine girmişken bu saldırının hedefi Türkiye'dir, Türk demokrasisidir diyorsak; şimdi dört partinin genel başkanları da biraraya gelerek ortak bir deklarasyona imza atmamız lazım. Ben bunu yapmaya hazırım.”
Bu çağrıyı önemsemek ve geçiştirmemek gerekiyor. Çünkü hedefte olan ülkenin toplumsal barışı, birliği ve huzurudur.
Böyle hain provokasyonlar, dehşet verici eylemler, toplumu paniğe sevk etmek, yönetim boşluğu oluşturmak ve kaos yaratmak için tertiplenir. Maalesef bu konuda oldukça tecrübeliyiz.
Dün Salih Tuna doğru yaklaşımı şöyle ifade etmişti:
“Tek yürek olmak zorundayız.
Ayakta durmak, ayakta kalmak için Alevi - Sünni, Kürt- Türk birbirimizin sırtına yaslanmak zorundayız.
“Biz hep birlikte Türkiye'yiz” diye haykırdık mı bu iş tamamdır.
Çünkü bu tavır müstevlilere, “o salladığın parmağı kırarız” demektir.
(…)
Kardeşlerim…
Kim ki Suruç katliamının ardından kardeşliğe ve birlikteliğe vurgu yapmıyor, hâlâ husumet ve kutuplaştırma peşine düşüyorsa işgalden veya bölücülükten payına düşecek paya gözünü dikiyor demektir.”
Çok doğru…
DAİŞ'in son Kobani (Ayn El Arab) saldırısında da HDP'li eşbaşkanlar faturayı hemen Türkiye'ye çıkarmış, sokak çağrısında bulunmuşlardı. Hem Demirtaş hem de Yüksekdağ, olay henüz yaşanmışken, kimse saldırı ile ilgili bir detaya sahip değilken, saldırıyı hedefine kilitlenmiş bir füze gibi AK Parti hükümetine, MİT'e yıkmaya çalıştılar.
Demirtaş, Cemil Bayık'ın bir gün önce yaptığı silahlanın çağrısının bir benzerini tekrarladı.
Demirtaş bu çağrıyı “tehlikeli” bulan medyaya da verdi veriştirdi.
Toplum bu kadar gerilmişken, bu iğrenç saldırıyı hükümete yükledikten sonra böyle bir çağrı yapmak hangi vicdana sığar?
HDP'li yöneticiler, bunu yapmayın. İnsanların ölümü üzerinden fiili durumlar yaratmak sivil siyasetin işi midir? Cemil Bayık ağzıyla konuşup insanları hedef göstermek, toplumu birbirine düşürecek, sokağı karıştıracak çağrılar yapmakla ne elde edeceğinizi zannediyorsunuz? Yapmayın…
Acımız da, kederimiz de büyük. 32 canın yakınları başta olmak üzere tüm milletimizin başı sağolsun.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019