Markar ESAYAN
Geçen Nisan’ın 14’ünde kaybettiğim anneciğim bir Çerkesti. Onun hikâyesi belki de dünyanın 1864’te ilk ve en büyük soykırım ve tehcirine uğramış olan Çerkes boylarının Osmanlı ve sonrasında Türkiye’deki acılı hikâyesinin bir özeti gibiydi.
Annem küçük yaşta zengin bir aileye evlatlık verildiği için ailesinden kopmuştu. Kardeşleri genç yaşta hastalıktan vefat etmişlerdi. Sonra bir diğer tehcir ve soykırım kurbanı Ermeni babamla tanışıp büyük bir aşk ile hayata tutunmuştu.
Annem sadece Çerkes olduğunu biliyordu. Memleketi Kütahya Tavşanlı’dan dört beş yaşında İstanbullu zengin bir aileye evlatlık gitmişti. Kimliğini ve dilini hiç öğrenememişti. Ama kendisine Türk denmesine sinirlenirdi. “Ben Çerkesim. Türk değil” derdi. Kendisi hakkındaki bu son bilgiye tutunmuştu. Bu da zannederim onu bir Çerkes yapmaya yeterliydi.
Geçen hafta, 13 Mart Pazar günü “Çerkes Hakları İnisiyatifi” Ankara’da bir miting düzenledi. Abdi İpekçi Parkı’ndaki mitinge Türkiye’nin dört bir yanından Çerkesler geldi. Açılış konuşmasını yapan inisiyatif yöneticisi Kenan Kaplan, geçmişte olduğu gibi bugün de toplumsal barışı zedelemeden, demokratikleşme sürecine azami katkıda bulunacaklarını belirterek şunları söyledi: “En önemlisi yok olmamak, varlığımızı geleceğe taşımak istiyoruz. Artık bizim de renklerimizin bu ülkeye yansımasını istiyoruz. Dilimizi, kültürümüzü, kimliğimizi kaybetmek istemiyoruz. Çocuklarımızın anadilde konuşmalarını, anadilde radyo ve televizyon yayını yapabilme imkânının, devlet tarafından Çerkeslere de sağlanmasını istiyoruz.”
Bu bildiri Kafkas halklarının kullandığı Osedce, Adigece ve Abhazca olarak okundu. Bir Taraf okuru olduğunuz için “Bu taleplere kim ne diyebilir” diyebilirsiniz. Kürtlerin anadil konusundaki ısrarını hepimiz temel bir insan hakkı olarak desteklerken, TRT Şeş Kürtçe yayına geçmişken, aklı başında herkesin geçmişte devletin yaptığı bu hak ihlallerinin ne büyük bir hata olduğunu kabul ettiği günümüzde, Çerkeslerin bu talebi de, her kesimin destek vermesi gereken bir duruşu ima etmiyor mu?
Ancak kazın ayağı öyle değil!
Murat Bardakçı, Habertürk gazetesinde bence okullarda ibretlik metinler başlığı altında okutulması gereken bir yazı kaleme aldı geçenlerde. “Bir Çerkes Açılımı Eksikti” başlığı altında Ankara’da düzenlenecek mitinge verip veriştirdi. Bu talepler karşısında, ailesi yüzde elliden fazla Çerkes olmasına rağmen utanmıştı Bay Bardakçı. Bari özerklik ve federasyon da isteseymişler! Zaten bu Çerkes Hakları İnisiyatifi’nin de ne olduğunu anlayamamış.
Sonra o bildik hikâye... Çerkeslere Osmanlı’nın nasıl kucak açtığı, Çerkeslerin bu ülkede her makama kolayca gelebildiği, buna rağmen haklarımızı istiyoruz demenin düpedüz nankörlük olduğu, dilini öğrenmemenin Çerkeslerin tembelliği ile açıklanabileceği gibi homurtular... Bay Bardakçı tarihçi ya, Çerkeslere “Atıfet” kelimesini hatırlatmış ve doğru yola davet etmiş...
Atıfet... Lütuf, merhamet, karşılık beklenmeden yapılan iyiliğe deniyor. Çerkesleri nankör durumuna düşürmek için, insanlar için kullanılan bir sıfatı Osmanlı’nın siyasi bir kararına atfedip, hamaset ve popülizmin dibine vuruyor. Aslında atıfet kelimesinin anlamına da ihanet ederek, Çerkeslere yapıldığı iddia edilen “karşılıksız” iyiliği onların yüzüne vurarak...
Devletlerin siyasi tercihleri “Atıfet” gibi sıfatlarla açıklanmaz. Osmanlı da Abdülaziz döneminden itibaren Rus soykırımından kaçan Çerkes boylarına kucak açarken, bu insanları, kendi kaçırttığı ve kaçırtacağı gayrımüslimlerin yaşadığı bölgelere yerleştirmişti. Çerkeslerin bir bölümü Karadeniz bölgesinden güneye bir hat şeklinde yerleştirilirken, bir kısmı da Batı’da Rumları kuşatacak bir yay şeklinde konuşlandırılmıştı. Çerkesler bu şekilde birbirlerinden koparılmış ve geniş bir coğrafyaya dağıtılmıştır. İttihat ve Terakki’ciler de Balkan göçünden gelen göçmenleri aynı anlayışla tasfiye edecekleri gayrımüslim halkların burnunun dibine yerleştirmiş, ateşle barutu yan yana getirerek onlardan ziyadesiyle de faydalanmıştı.
Tabii ki nihai hedef, Müslümanlık ve Türklük paydasında tüm Çerkeslerin asimile edilmesidir. Bu büyük bir oranda başarılı olmuştur da...
Kürtlere de Özal gibi örnekler verilerek söylenen “Her makama erişebiliyorsunuz, Allahtan belanızı mı istiyorsunuz” argümanı ırkçı zihniyetin küçük çocuğu kandırmak için elinde tuttuğu elma şekeri gibi.
Yani bu ülkede yaşamak için kimliğinizden, dilinizden, kültürünüzden vazgeçip, Türklük denen bir kazanın içinde erimeniz bekleniyor sizden, buna direnenler cezalandırılıyor, hedef gösteriliyor, aşağılanıyor. Çerkesler de, özellikle Tek Parti döneminde acımasız bir baskı dalgasının hedefi oldular. Türküm deyip asimile olmayı kabullenen ve hatta Bardakçı gibi bu “atıfeti” yüceltenler el üstünde tutulurken, Çerkes kimliğini korumak ve yaşatmak isteyenler hedef oldu, Çerkes toplumu sindirildi.
Şimdi Çerkeslerin bir bölümü dillerine ve kültürlerine sahip çıkmak istiyorlar. Bardakçı gibi onları aşağılayan ve hedef gösterenler olacak. Kendi içlerindeki kurumlar bile bu konuda ayrışacak, “Devletle aramızı bozuyorsunuz, bizi temsil etmiyorsunuz” suçlamasına maruz kalacaklar. Bunlar olacak. Ama Çerkesler büyük topluma kendilerini iyi anlatabilirlerse, bu haklı taleplerinin çarpıtılmasını önlerler. Kamuoyu da onlara destek verir.
Atıfet. Karşılıksız yapılan iyiliğe deniyor. Çerkesler Osmanlı’ya sığınmanın bedelini, dillerini, kimliklerini kaybederek ödediler.
Buna atıfet değil, zulüm denir Bay Bardakçı.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019