Mehmet Ocaktan
Türkiye epey bir süredir gerek ‘hukuk devleti’ anlamında, gerekse diplomatik düzeyde demokratik dünya ile ilişkilerini giderek farklı bir eksene doğru yöneltmiş bulunuyor.
Bu yeni tavır bilinçli bir eksen kayması mıdır, yoksa iktidarın vizyon zaafından mı kaynaklanmaktadır doğrusu çok net değil. Ama bir gerçek var ki Türkiye artık uluslararası camiada itibarı olan bir ülke değil.
Özellikle son beş yılda AK Parti iktidarı üyesi bulunduğu Avrupa Konseyi ve NATO başta olmak üzere anayasasında yer vererek iç hukukunun bir parçası haline getirdiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına açıktan meydan okuyan akıl dışı bir politika yürütüyor.
Bu konuda en son örnek, bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından ortaya konulan NATO hamlesidir. Bilindiği gibi Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle güvenlik şemsiyesi ihtiyacı hisseden İsveç ve Finlandiya NATO’ya girme kararı aldılar. Bu karar üzerine önce Cumhurbaşkanı Erdoğan “mesafeliyiz” diyerek veto sinyali verdi, hemen sonrasında cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, daha itidalli bir açıklama yaparak bir bakıma kapının aralık olduğu işaretini verdi. Ancak Cumhurbaşkanı önceki gün Cezayir cumhurbaşkanıyla yaptığı ortak basın toplantısında kapıyı tümden kapatarak son noktayı koydu.
Cumhurbaşkanının açıklaması aynen şöyle: “Teröristleri teslim etmeyeceklerine dair mesajları var. Bu iki ülkenin NATO’ya girmelerine ‘Evet’ demeyiz. Bizi ikna etmeye geleceklerse gelmesinler. Kusura bakmasınlar, yorulmasınlar.”
Evet Türkiye’nin özellikle terör konusundaki endişeleri son derece haklı endişeler, elbette buna kimsenin bir itirazı olamaz. Ayrıca NATO dahil üyesi bulunduğumuz bütün müttefiklerimizin Türkiye’nin terör konusundaki kaygılarına duyarsız kalması mümkün değildir.
Ancak buradaki endişede bir eksiklik var. Herkesin malumu olduğu üzere Rusya PKK’ya Moskova’da büro açma izni vermiş bir ülke ve aynı zamanda PKK’yı terör örgütü olarak da görmüyor. Ama biz Rusya ile can-ciğer kuzu sarmasıyız. Dahası S-400’ler için Rusya’ya ’2,5 milyar dolar para verdik, bu da yetmedi nükleer santral ihalesini verdik.
Ama şu ana kadar cumhurbaşkanlığı dahil hiçbir resmî yetkilinin Rusya’ya “Moskova’daki PKK bürosunu derhal kapatın, yoksa ilişkilerimizi askıya alırız, S-400’leri iade eder, santral ihalesini de iptal ederiz” şeklinde bir açıklamasını duymadık.
PKK konusunda Putin’e torpil yapmak, hiçbir devlet yöneticisinin aklına bile gelmeyeceğine göre bu tavrın bir izahının yapılması gerekmez mi?
İşte şimdi tam zamanıdır, İsveç ve Finlandiya’ya kapıyı gösterdiğimize göre, Rusya’ya dönüp “Ey Putin, biz NATO’nun en güçlü ülkesi olarak iki ülkenin ittifaka girişini bile veto ediyoruz. Şimdi sıra sende derhal terör örgütüyle fingirdeşmeyi bırak ve Moskova’daki PKK bürolarını hemen kapat” diyerek bölgenin güçlü bir devleti olduğumuzu göstermeliyiz.
Aksi taktirde terör konusundaki kararlılığımızı kimseye izah edemeyiz. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın veto açıklamasından sonra Finlandiya cumhurbaşkanı bir televizyon kanalında yaptığı konuşmada “Üyelik konusunda Türkiye bize olumlu sinyal vermişti, şimdi nerden çıktı bu iş” diyerek bir bakıma bizi ofsayta düşürmüş oldu. Unutmayalım ki bu tavrımız Batı dünyasında bir ’pazarlık’ unsuru gibi algılanıyor ki doğrusu bu Türkiye açısından hiç hoş bir durum değil. Elbette Türkiye terör konusundaki kararlılığını sürdürmelidir, ancak bu kararlılığı ’pazarlık’ boyutuna indirgemek doğru değil. Ayrıca geçmişte Amerika ile yaşadığımız bir rahip Brunson pazarlığı var ki sonuçlarını hepimiz biliyoruz...
Yazarlar
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
4.08.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
14.04.2025
9.04.2025
4.04.2025