Mehmet TIRAŞ
Bu söz AKP’nin Milletvekili kendisi de anayasa profesörü olan Burhan Kuzu’ya ait.
Önce bu sözün doğru olup olmadığı üzerine internette kısa bir araştırma yaptım ve hemen karşıma çıktı, Burhan Kuzu bu görüşünü twitter hesabından paylaşmış takipçileriyle.
İnanmak istemiyor insan ama bir insanın gözünü siyasetten çıkar ilişkisi bürüdüyse, sıfatının ne olduğu önemli değil,böylesi insanlar her türlü iftirayı,hakareti,yaftalamayı ve yalancı şahitlik yapacak kadar tehlikelidir,fazla da bir şey söylemeye gerek var mı bilemiyorum..
24 Şubat gecesi internete düşen Başbakan ile oğlu arasında geçen akçeli telefon görüşmeleri kızılca kıyamet kopuyor.Ortalık toz duman olmuş,insanlar sokaklara dökülmüş ülkenin ve dış dünyanın gündemine girmiş böylesi bir bomba habere “ses kaydı doğru olsa bile inanan yok” demek için insanın adının Burhan Kuzu olması yeterli olsa gerek.
Başbakan Erdoğan bile bu habere yalan demiyor, bu habere dublaj ve montaj diyerek savunma yapıyor;Başbakanın kriptolu telefonunu dinliyorlar diyerek, bir yerde telefonunun dinlendiği haberi doğrular işaretleri veriyor.
Başbakan Erdoğan ile oğlu arasında geçen telefon görüşmelerinin telefon tapelerinin düştüğü, ses kayıtlarının dinletildiği ve tartışıldığı ciddi iddiaların olduğu,ülke gündemine düşen bomba etkisi yaratan ve her tarafı karanlık içinde bırakan bir haber üzerine söylüyor hem de Kuzu bunu,edep yahu demekten başka ne denilir.
Başbakan oğlu ile yaptığı telefon görüşmelerini montaj ve dublaj demesi ise montaj ve dublaj sözcüklerini karıştırdığını da söylemeliyiz.
Dublaj’ın sözlük anlamı:”ikileme,yeniden giydirme”
Montaj’ın sözlük anlamı ise:”kurmaca,kaldırmak,dikmek” gibi
Görüldüğü gibi başbakanın oğlu ile yaptığı telefon görüşmeleri hiçte,başbakanın iddia ettiği gibi değil,böylesi dublaj veya montajlanmış bir haber olmadığı tüm çıplaklıyla ortada.
Bu haberi Erdoğan’ın savunmasıyla montaj veya dublaj ise, neden Başbakan bu haberi yalanlatmıyor,bu çağda böylesi haberlerin yalan veya gerçek olduğu günler değil, üç beş saatte aydınlatılıyor,tekrar soralım niye bilirkişi raporu istemiyor,üniversitelere baş vurmuyor Başbakan?
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu çok iddialı sözlerle: “Bu haberin doğru olduğunu 3,4 kanaldan çek ettirdiklerini,ses mühendislerine sorduklarını söylüyor ve Erdoğan’a önerilerde bulunuyor;TİB kayıtlarında hangi saatte kim kiminle konuştu yayımlayın.Devletin kayıtlarını yayımla.Kripto ile tüm bilgiler TİB’te var onları yayımlayabilir mi? Yayımlayamaz.Hırsızdan Başbakan olmaz” diyor.
Kripto telefona gelince bu telefon TÜBİTAK tarafından devlet adamları için özel yazılımı yapılmış bir telefon özelliğine sahipmiş ve kriptolu telefonu olmayan bu telefonu dinlenemeyeceğini söylüyor uzmanlar..
Peki nasıl dinlemişler Erdoğan ile oğlunun konuşmalarını?
Başbakanın telefonundan değil, oğlu Bilal’ın telefonundan dinlemişler.
Başbakanın ALO FATİH hattı da böyle dinlenmiş yani Başbakan Alo Fatih’i aradığında Fatih Saraç’ın telefonundan dinlemişler.
Yani Başbakan benim kriptolu telefonumu bile dinliyorlar diyor ama karşı taraftaki aradığı kişilerin telefonu kriptolu değil ki?
Kriptolu telefonun kodu sadece Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun(BDK) izni ve onayı olmayan kriptolu telefonlar kullanılamıyor.
TÜBİTAK’ta üst düzey yöneticilik yapmış bir uzmanın Radikal gazetesine yaptığı açıklamada:”devlet kademesinde görev alanların telefonlarının dinlenmesinin imkansız olduğunu söyleyerek ,bu telefonların şifreleme kodları hiçbir kurumla paylaşılmamaktadır.Bu telefonlarla yasal dinleme yapmak dahi imkansız” diyor.
Görüldüğü gibi Başbakanın kriptolu telefonundan dinlenmemiş oğlunun teflonundan dinleniyor.
Başbakan 25 Araslık operasyonunu durdurarak yargıya darbe yaptığında diyordu ya;oğlumun üstünden bana uzanmaya çalışıyorlar demişti,hatırlanacağı gibi.
Seçimleri ikinci hatta üçüncü sıraya iten başbakanın oğlu ile yaptığı telefon görüşmesi, nasıl sonlandırılacak iki tarafta haksız değil ya mutlaka birisi yalan bu iddiaların.
Bu iddiaları başbakan ne çürütebiliyor ne de iddia ettiklerini kanıtlayabiliyor.
Sorunun muhatabı olan Erdoğan 30 Mart seçimlerinden birinci parti çıkarsa, bu iddiaların hepsinin yalan olacağı kanısında hareket ediyor ve seçmenine bunu anlatmaya çalışıyor ama bu iddiaların muhatabı sandık değil, yargı olduğunu hatırlatmak isteriz, Başbakan’a ve ona biat edenlerin başını çeken sıfatı bilim adamı olan Burhan Kuzu’ya da.
Bu çağ diktatörleri alaşağı etme çağıdır.
bu çağı okuyamayanın yeryüzüne ayak uydurması ve itibar görmesi,iktidarda kalması mümkün değil..
İşte bu çağın baş belası başbakan sık diyor ya; Allahın belası sosyal medya yok mu,her şeyi belirliyor,istediğin kadar internete yasak getir eğer gayri meşru bir iş yapıyorsanız, mutlaka yakalanırsınız,kaçışı yok bunun.
Siz ne kadar “ses kaydı doğru olsa bile inana yok” deyin..
Bu çağa diktatörlere ve hırsızlara yolsuzluk yapanlara saltanat vermiyor.
30 Mart seçimlerine yaklaşıldıkça daha büyük ülkeyi sarsan skandal yolsuzluk ve rüşvet haberlerin kasetlerin çıkacağı iddia ediliyor,hatta Wikiliks belgelerinin yayınlanacağı çok sık söylenen haberler olarak duyuluyor.
Başbakan 2011 seçimlerinde Deniz Baykal ve MHP’nin kurmaylarının seks kasetlerini seçim meydanlarında anlatıyordu,bunlar özel değil genel genel diyerek ahlak hocalığı yapıp, avazı çıktığı kadar bağırıyordu,şimdi Baykal’dan medet umar duruma geldi sayın Baykal ne susuyorsun,diye.Ahlaksız bulduğunu ve seçim meydanlarında kullandığı kasetleri şimdi savunur duruma geldi Erdoğan.
Suya düşen yılana sarılırmış.
Bu çağda internet siyasetçinin üstesinden gelemeyeceği en büyük rakibi.
Siyaset hukukun denetimine girmiyor,medyayı baskı altına alıyor,yasaklara baş vurup,yargıyı da kendine bağladıysa,o ülkede yolsuzluğu, hırsızlığı, gayrimeşru işleri ve özel hayata müdahaleyi önleyemezsiniz.
Bir gün hukuk herkese lazım olacak.
Yazarlar
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.09.2025
15.09.2025
1.09.2025
25.08.2025
22.08.2025
18.08.2025
11.08.2025
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025