M.Şükrü HANİOĞLU
Siyasetin tartışması gereken "tektipleştirme" amaçlı toplumsallaştırmanın hangi değerler çerçevesinde yapılacağı değil, onun nasıl demokratik toplumlardakilere benzetileceği olmalıdır
Toplumumuzda eğitim tartışmalarının genellikle "gelecek neslin nasıl yetiştirileceği," zorunlu eğitim süresinin ise bireye "hangi yaşta ne öğretilmesinin ya da öğretilmemesinin" gerekli olduğu tartışmasına dönüşmesi tesadüfî değildir. Bu gerçekte devletin vatandaşı beşikten mezara toplumsallaştırma, tektipleştirme arzusunun dışa yansımasıdır.
Demokrasi ve toplumsallaşma
Tektipleştirme amaçlı siyasetler doğal olarak toplumsallaşmanın en etkili olduğu ilk eğitim dönemini elden geldiğince "verimli" biçimde değerlendirmek istemektedirler. Ancak bu siyasetler bununla yetinmeyerek ergen birey toplumsallaştırmasını da deyim uygunsa vatandaşın ölümüne kadar sürdürmeyi arzulamaktadırlar. Bu açıdan değerlendirildiğinde, son yıllarda atılan tüm olumlu adımlara karşın, demokrasimiz gibi toplumsallaştırma siyasetlerimiz de gerçek demokrasiler ile otokratik yönetimler arasında bir yere konuşlanmaktadır. Zaten toplumsallaşma siyasetlerinin aşırılıktan kurtarılması, son tahlilde, demokratikleşmeye bağlıdır.
Toplumumuzdaki uygulamalar, cenaze törenlerinin rejim değerlerinin bireylere nakledildiği toplantılara dönüştürüldüğü Kuzey Vietnam ya da kimlik kartı ve pasaport dağıtımlarının rejimin ilkelerine bağlılık gösterileri şeklini aldığı Sovyetler Birliği örneklerinde görülmüş olan aşırılıklara ulaşmamaktadır. Buna karşılık ilkokul andından üniversite eğitimine kadar ulaşan bir alandaki uygulamalar, demokrasi ölçütlerinin sınırlarını aşma eğilimi taşımaktadır.
Karşı karşıya olduğumuz sorun iki yönlüdür. Birinci olarak her toplumda yapılan erken eğitim toplumsallaştırması aşırılığa kaçmakta ve yetişme çağındaki çocukları ideolojik bir kalıba sokarak tektipleştirmeye çalışmaktadır. İkinci olarak ise yetişkinlere yönelik olarak gerçekleştirilen toplumsallaşma siyasetleri olağan farklılıkları törpüleyerek, tektipleştirme çabalarının hayatın her aşamasında sürdürülmesini hedeflemektedir. İlginç olan bu siyasetlerin düzeyinin ilkokul çocuklarına yönelik toplumsallaştırma söyleminden ciddî bir farklılık göstermemesidir.
Erken eğitim toplumsallaşması
Toplumsallaştırma üzerine yapılan araştırmalar yetişmekte olan çocukların temel olarak üç kaynaktan etkilenerek kendi kültür ve değer çerçevelerini çizdiklerini göstermektedir. Aile, yaşıtlar ve eğitim kanallarıyla gerçekleştirilen sosyalleşmede, demokrasi seviyesi düşük toplumlarda ağırlık eğitime geçmektedir. Bu tür toplumlarda devlet ailenin çocuk üzerindeki etkisini sınırlamakta, onu temelde dilediği şekilde yoğurabileceği bir "aday vatandaş" olarak görmektedir.
Bu açıdan bakıldığında çocuğa verilecek ismi dahi tektipleştirme aracı olarak gören, dinî bilginin ne ölçüde, hangi yaştan itibaren ve hangi kurumlar tarafından verileceğini kontrol altında tutmak isteyen devlet ailenin etkisini fazlasıyla sınırlamaktadır. Devlet bunun yanı sıra herkesi aynı eğitimden geçirerek bireyi kendisine benzeyenlerden oluşan bir yaşıt grubu içine sokarak bu alanda farklı etkilenmesini de önlemeye gayret etmektedir. Eğitim alanında ise demokratik toplumlarda görülmeyen bir toplumsallaştırma gayreti gösterilmektedir. Bu çerçevede değerlendirildiğinde ilkeğitimimiz, "öğretmekten" ziyade "toplumsallaştırma ve tektipleştirmeyi" amaçlamaktadır. Bunu hedefleyen bir eğitimin yaratıcılık ve bağımsız birey oluşumu üzerindeki olumsuz etkisi de göz ardı edilmemelidir.
Tekrar etmemiz gerekirse toplumumuzda toplumsallaştırma alanındaki aşırılık matematik problemlerinde"işçileri hak ettikleri ücretin altında çalıştıran burjuva işadamları" benzeri karakterlerin sergilendiği Sovyet eğitimi ölçülerine ulaşmamaktadır. Ancak dokuz yaşında "Sovyetler Birliği Genç Öncüsü" ûnvanı alan çocukların "Ben, bir Sovyetler Birliği genç öncüsü olarak, Sovyetler Birliği'ni, yaşamayı, çalışmayı seveceğime ve Lenin ve Komünist Partisi'nin öğretileri uyarınca savaşacağıma and içerim" şeklindeki yemininin bâzı bölümlerinin toplumumuz bireylerine pek de şaşırtıcı gelmeyeceği şüphesizdir. Bu alanda toplumsallaştırma ile ideoloji aşılamayı birbirinden ayıran, her türlü farklılığı ortadan kaldırmayı amaçlamayan, aşılanacak değerlere "millîlik" sınırı getirmeyen bir değişime ihtiyaç vardır.
Ergen toplumsallaştırması
Toplumsallaştırma erken eğitim döneminde her toplumda gerçekleştirilmekle birlikte, demokratik toplumlarda bu aşama sonrasında asgarîye inmektedir. Ancak toplumu belirli bir resmî ideoloji aracılığıyla tektipleştirmek amacını güden yapılarda ergenler de tıpkı ilkokul çocukları gibi toplumsallaştırılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında toplumumuz yetişkin bireylerin yaş gruplarına göre sınıflandırılarak işyerlerinde, fabrikalarda, üniversitelerde, askerî birliklerde düzenli biçimde örgütlendiği otokratik rejimlere benzememektedir.
Buna karşın toplumumuzda askerlik eğitimi aynı zamanda bir toplumsallaştırma süreci olarak görülmekte, üniversite öğrencileri zorunlu dersler aracılığıyla benzer şekilde etkilenmeye çalışılmakta, her türlü törenden aynı amaçla yararlanmaya gayret edilmektedir. Burada sorun sadece bu uygulama değil, toplumsallaştırmada kullanılan söylemin de erken eğitim sürecinde kullanılanla çok az farklılık göstermesidir.
Siyaset bilimcileri tarafından gerçekleştirilen araştırmalar, ergenlere yönelik toplumsallaştırma girişimlerinin kişilerde bıkkınlık yarattığını, ciddiye alınmadığını ve büyük çoğunluk tarafından rejimin cezalandırmasından duyulan korku nedeniyle katlanılan siyasetler olarak görüldüklerini ortaya koymaktadır. Bu tür siyasetler beklenenin tam tersine bireylerin, çocukken içselleştirdikleri, benimsedikleri değerleri sorgulamalarına yol açmaktadır. Örneğin 12 Eylül Darbesi sonrasında tüm toplumu toplumsallaştırma amacıyla uygulanan siyasetlerin bu tür bir sorgulamaya yol açtığı kuşkusuzdur. Jacqueline Adams'ın Şili üzerine yaptığı araştırmanın da gösterdiği gibi bu tür aşırılıklar "tersine toplumsallaşma" diyebileceğimiz bir dönüşüme bile neden olabilmektedir.
Toplumsallaşma sınırları
Zikrettiğimiz araştırmalar ergenlere yönelik aşırı toplumsallaştırma gayretlerinin ve bunların otokratik yollarla icrasının, otokratik toplumların ideokrasiden logokrasiye evrilmesine de yardımcı olduğunu ortaya koymaktadır. Bireyler aşılanan kavram ve değerleri duydukları korku nedeniyle sürekli biçimde tekrar etmekte, ancak onlara inanmamakta ve onları içselleştirmemektedirler.
Bütün bunların ötesinde toplumsallaştırmanın doğal sınırları olduğu bir "nesli" tek tip değerlerle teçhizin imkânsız olduğu da unutulmamalıdır. Bu tür sınırlar olmasaydı II. Abdülhamid'in mekteplerde "diyanete azamî itinanın gösterilmesi"ni emreden çok sayıda iradesine karşın, Hayes'in deyimiyle "bir materyalizm nesli" doğmaz, Erken Cumhuriyet eğitiminden geçen herkes Kemalizmi savunur ve bugün Moskova'da "Yeni Sovyet İnsanı" dışında kimse yaşamazdı. Bu alanda zamanın ruhunun (Zeitgeist) da, bilhassa içinde yaşadığımız iletişim devrimi de göz önüne alınırsa, fazlasıyla etkili olduğu unutulmamalıdır.
Bunlar anlaşıldığında önümüzdeki sorunun "tektipleştirme" amaçlı toplumsallaştırmanın hangi değerler çerçevesinde yapılması değil, onun nasıl demokratik toplumlardakilere benzetilmesi olduğu da kolaylıkla görülecektir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018