Namık ÇINAR
Abant Platformu’nun Taksim Toplantıları’nı seviyorum.
Hiç değilse bana, tekdüzeliğiyle ufkumuzu saran televizyonların ve iyice soyutlaşmış diğer gündelik iletişim araçlarının dışında da var olan, üstelik daha somut ve daha özgürce tartışan politik bir düşünsel hayatın olduğunu hatırlatıyor.
Davet etme lûtfunda bulunan İbrahim Anlı’ya teşekkür ederim.
Konusu güzel, söylenenler de zihin açıcıydı.
Sevgili dostum Cengiz Aktar’ın moderatörlüğünde, “Belirsiz Bir Dünyada Muhalefet, Protesto ve İtiraz Kültürü” konuşuldu.
Konuşmacılardan biri, Brezilyalı politikacı Prof. Dr. Cristovam Buarque, diğeri de Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Murat Özbank’tı.
Birbirinden değerli de katılımcılar vardı.
İnsanda öyle zengin çağrışımlar yaratan şeyler anlatıldı ki, şimdi ben bu küçücük yere çok şey sığdırmanın telâşıyla, âdetâ bir bidon suyu daracık bir huniden boca ederek, bir çay bardağına sığdırmaya kalkıp ziyan edecekmişim duygusuna kapılıyorum.
Cengiz Aktar, silaha sarılmak gibi demokrasi dışı tutumları dışarıda tutarsak, kitlelerin “devlet şiddeti”ne karşı üç tip davranış sergiledikleriyle söze başladı:
Böyle hâllerde insanlar, ya “terk etmeyi”, ya kulluk etmek üzere “boyun eğmeyi”, yahut itiraz etmek suretiyle “ses vermeyi” seçerler, dedi.
Konuk profesör de; çağın sorununu, insanların ama özellikle de gençlerin artık bir ütopyalarının kalmadığında düğümlenmiş olduğuna bağlıyor; eğer yeryüzünde bundan sonra da devrimler olacaksa bile, bu artık örneğin burjuvalar ya da proleterler gibi sınıflarca değil ama bilhassa ekolojik nedenlerle çocuklar tarafından, ya da çocuklar üzerinden bir potansiyeli haiz olduğu için ancak buradan bir şeylerin çıkabileceği ihtimaline şans tanıyordu.
Dünyayı siyasal liderlere bırakmanın çözüm olmaktan çıktığını; zira başta istihdam olmak üzere yürüttükleri büyüme politikaları yüzünden artık onların yeryüzünü tahrip etmekten başka bir şey yapmadıklarını söylüyordu.
Çare, küresel ölçekte yeni bir “genç düşü”nün inşasındaydı.
Bu gidişata alışmamaktaydı.
Ve bütün olup bitenlere demokratik “tepki” vermekteydi.
Murat Özbank’ı ise yeni tanıdığım için kendime kızdım.
O da meseleye, daha ziyade “Gezi deneyimi”nden giderek açıklık getirmeye çalıştı.
Türkiye’de siyasal iktidara karşı “özgürlükler üzerinden” muhalefet, ilk kez “Gezi”de gerçekleşmişti.
Daha önceki toplumsal muhalefetler, hep “eşitlik talepleri üzerine” bina edilirdi.
Adalet vurgusu “eşitlik” adına yapılırdı. Şimdiye kadar “özgürlük” hiç bu kadar amaçlanmamıştı.
Önemi buradaydı.
Üstelik bütün bunlar “kendiliğinden”di.
“Güdümlü” değildi.
Gezi’yi dolduran topluluklar, çok çeşitli, çok renkli ve o güne kadar apolitik görülen, kentin orta sınıfından akıp gelen gençleriydiler.
Ne pos bıyıklıydılar, ne sarkık bıyıklı; ne de örgütlenmiş öfkelerin mahsulüydüler.
Hep birlikte eşitlikçi, nükteli ve şenlikli eylemcilerdi.
Kırk yıllık politize unsurların nasıl eskide kaldıklarının foyasını çıkaran yeni bir anlayışın ayak sesiydiler.
Örgütlerin insanları kurgulayıp plânlayıp sokağa dökmeleri yerine, ilk defa insanların örgütleri peşlerinden sürüklemeleri sözkonusuydu.
Hepsi fenersiz yakalanmış; yetmezmiş gibi, ardından da bunu kullanmaya çalışmışlardı.
O yüzden, Atatürkçüsünden solcusuna, milliyetçisinden liberaline, dincisinden ırkçısına kadar, nemalanma peşindeki eski değer katmanlarından her birinin daha sonra “Gezici” kesilmesi, durumu kavrayamadıklarının da göstergesidir.
İktidar ise, hareketin “sivilliği” yerine, “itaatsizliği” üzerinde durdu ve buna göre vaziyet aldı.
“Gezi”yle gelen bir başka ilk de, askerî darbeler dâhil Türkiye faşizminde ilk defa bu ölçüde bir olgunluğa erişilmiş olmaktadır.
Bunun nedeniyse, devletin tırmandırdığı baskı rejimine kitle desteğinin önden gelmesidir.
Bu destek tarihsel olarak yegânedir.
Gördünüz mü, dediğim çıktı.
Yerim bitti ve ben daha doğru dürüst bir şey anlatamadım bile!
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016