Orhan Kemal CENGİZ
Gezi parkı protestolarının yarattığı büyük şok dalgalarının ardından, hükumet ve başbakanın nasıl bir hayatta kalma stratejisi benimseyecekleri üç aşağı beş yukarı belli olmaya başladı. Bu stratejiyi, bir taraftan bu protestoların müsebbibi olarak görülen kişilere karşı “cadı avı” yürütülmesi, öbür taraftan da, hükumete yönelen yoğun eleştirileri savuşturmak için bazı adımların atılması olarak özetleyebiliriz. Erdoğan gerek ülke içinde gerekse ülke dışında meydana gelen imaj erozyonunu engellemek için, başta Kürt ve Alevi sorunlarına ilişkin olmak üzere bazı demokratik açılımların hızlandırılmasını planlıyor. Yani Erdoğan klasik sopa ve havuç stratejisi uygulamayı öngörüyor. Böyle bir strateji, Erdoğan’a eski gücünü kazandırabilir mi? Erdoğan Gezi krizini bu tür bir strateji uygulayarak yara bere almadan atlatabilir mi? Bu soruların cevaplarını Gezi protestolarının yarattığı kriz sonrası oluşan atmosferi iyice anlamadan verebilmek mümkün görünmüyor.
İlk önce işin sopa tarafı: Erdoğan daha protestoların ilk gününden itibaren benimsediği sert ve belli kesimleri suçlayan söylemini hiç bir şekilde yumuşatmadı. 25 Haziran günü Mecliste kendi parti grubuna seslenirken, yine pek çok grup ve kişiyi suçladı, örneğin Gezi parkı protestoları sırasında yaralı göstericilere kapılarını açan Divan otelin sahiplerinin suç işlediğini söyledi. Divan otel Türkiye'deki en büyük sermaye gruplarından birisi olan Koç holdinge ait. Erdoğan son dönemlerdeki konuşmalarında sık sık bu grubu hedef alıyor. Daha önceki konuşmalarında da, yine Türkiye'deki en büyük sermaye gruplarından birisi olan Boyner grubunun sahibi Cem Boyner, Türkiye'deki en büyük bankalardan birisi olan Garanti bankasının genel müdürü Ergun Özen, göstericilere sempati ifade eden sözleri nedeniyle başbakanın öfkeli sözlerinin hedefi oldular. Erdoğan’ın konuşmalarında hedef aldığı, açık veya örtülü bir şekilde cezalandırmakla tehdit ettiği kişiler bunlarla da sınırlı değil; göstericilere destek veren sanatçılara, gazetecilere, köşe yazarlarına göz dağı vermeye devam ediyor başbakan.
Başbakan öbür taraftan da havuç gösteriyor: Bakanlar kurulundan sızan haberlere göre hükumet, Kürt açılımını devam ettirmek için anadilde eğitim, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, Terörle Mücadele Kanunun yumuşatılması ve silah bırakan PKK militanlarına af da dahil olmak üzere bazı somut adımları hayata geçirmeyi planlıyor. Yine hükumet çevrelerinden yapılan değişik açıklamalardan, Alevilere yönelik olarak, Alevilerin Cemevlerinin ve dini liderlerinin maddi olarak desteklenmesi, iki üniversiteye Aleviler için önemi olan tarihsel figürlerin isimlerinin verilmesi, orta okul ve lise ders kitaplarında Alevilere daha geniş yer ayrılması gibi bazı somut adımların planlandığını biliyoruz.
Kürtlere ve Alevilere yönelik bu tür adımlarla hükumet ve Erdoğan yurt içinde ve dışında yıpranan imajlarını tamir edebilir mi? Hükümet Gezi parkı protestolarıyla ilgili anti demokratik tavrını sürdürürken, bu adımlar başarıya ulaşabilir mi? Bu sorulara olumlu yanıtlar vermek oldukça zor görülüyor.
Erdoğan, İstanbul'da yapımına başlanan üçüncü köprüye Alevilerin kolektif hafızasında en büyük Alevi katliamını gerçekleştirmiş Osmanlı padişahı olarak kayıtlı bulunan Yavuz Sultan Selim'in isminin verilmesinin yarattığı sosyal depremi bile kavramış görünmüyor.
Yine aynı şekilde, Erdoğan ve hükümet Gezi parkı ayaklanmasına kadar giden süreçte kitlelerin kendilerine karşı nasıl olupta bu kadar büyük bir öfke biriktirdiğini anlamamış görünüyorlar. Sayısız köşe yazarı ve televizyon yapımcısını sırf Erdoğan’ı eleştiriyorlar diye işten atıldığı Türkiye’de, hükümetb medyanın ciddi bir bölümünü kontrolü altında tutuyor. Bu kontrolün ne boyutlara vardığı, Gezi arkı protestoları başladıktan sonra Türkiye'deki büyük haber kanallarının bu protestoları göstermek yerine Penguen belgeselleri yayınlamayı tercih etmeleriyle, traji-komik bir şekilde ortaya çıkmıştı. Gazetelerden uzaklaştırılan köşe yazarları ve giderek artan oranda kontrol altına alınan medya, hükumete yönelik eleştiri, öfke ve kırgınlıkların sağlıklı bir şekilde ifade edilmesini engelliyor. Medyanın içinde bulunduğu bu durumun, Gezi parkına yol açan öfke patlamalarında hatırı sayılır bir etkisi olduğunu söylemek abartma olmasa gerek.
Protestoların ardından, hükumetin bu konuda hiç bir ders almadığı, aksine medya üzerinde daha da artan bir kontrol oluşturmaya çalıştığı görülüyor. Borçları nedeniyle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yönetimine el konulan Akşam gazetesinin genel yayın yönetmenliğine eski bir AK Parti Milletvekili olan Mehmet Ocaktan atandı. Ve bu gazetenin Gezi parkı protestolarına destek veren üç köşe yazarı işten atıldı. Önümüzdeki dönemde medya üzerindeki baskının boğucu boyutlara ulaşacağını gösteren bir başka gelişme de hükumete yakınlığıyla bilinen Sabah gazetesinde yaşandı. Sabah gazetesi kendi ombudmanı Yavuz Baydar’ın gazeteyi Gezi parkı protestoları karşısında takındığı tavır nedeniyle eleştiren yazısını sansürledi.
Hükümetin gösterdiği sopanın, sunmayı planladığı havucu riske attığına ilişkin bazı gelişmeler de kendisini gösteriyor. Örneğin, hükumetin Kürt sorununun çözümü için oluşturduğu Akil insanlar heyetinde bazı çatlaklar oluşmaya başladı. Hükümetin Gezi protestoları karşısında gösterdiği tavrın Kürt sorunu konusunda çözümü zorlaştırdığını ifade eden Murat Belge heyetten istifa etti. Belge’nin istifa ‘mektubu’ hükumete çok net ikazlar içeriyordu:
“ ‘Barış’ dediğimiz nesne, bir ‘iklim’, bir ‘atmosfer’ gerektirir. Oysa yedi düvele harp ilân etmiş, toplumun bir yarısını öbür yarının üstüne sürme tehdidinde bulunan bir ‘iktidar’la karşı karşıyayız. ‘Gezi başka, barış süreci başka’ diyemeyiz. Toplumda her şey iç içedir...Başbakan’ın Gezi Direnişi’nin tamamını içermek üzere söylediği sözler, seçtiği adlandırmalar, kullandığı dil, bana da, ‘kişisel bir hakaret’ olarak geliyor ve isabet ediyor. Gezi olayları hiç olmamış, dediğim o hakaretler hiç yokmuş gibi gidip ... (başbakanla) konuşmayı anlamsız olduğu kadar imkânsız buluyorum.”
Erdoğan'ın Gezi konusundaki sert tutumunun sadece Kürt sorununa ilişkin atılacak adımları değil, ekonomiyi de tehdit ettiği son günlerde sıklıkla dile getiriliyor. Dünyaca ünlü ekonomist Daren Acemoğlu, gerek sıcak paranın ekonomiden çekilmesi ve gerekse başbakanın Gezi olayları nedeniyle ‘faiz lobisini’ suçlaması nedeniyle Merkez Bankasının ekonomiye müdahale olanaklarının kısıtlanmasının Türkiye ekonomisini ani durma (sudden stop) sendromuyla karşı karşıya bıraktığını söylüyor.
Murat Belgenin de ifade ettiği gibi neredeyse bütün dünyayla kavgalı bir görüntü veren, ülke içinde bir cadı avı başlatmış olan Erdoğan'ın, Kürt sorunu gibi konularda atacağı bazı adımlarla ‘demokratik lider’ imajına kavuşması ve ülke içindeki huzursuzluklara son vermesi oldukça zor görünüyor.
Önümüzdeki dönemde Türkiye Erdoğan'ın uygulayacağı havuç ve sopa stratejisiyle oldukça kendine özgü ve sonuçlarını kimsenin öngöremeyeceği bir sürece girecek gibi görünüyor. Bu dönemi Türkiye'nin nasıl geçireceği Erdoğan'ın siyasi geleceğini de belirleyecek.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.05.2023
17.04.2023
28.05.2022
13.10.2021
9.09.2021
30.12.2020
23.12.2020
21.12.2020
15.12.2020
3.02.2020