Orhan MİROĞLU
Kobane, çözüme farklı cephelerden ateş etmeyi gerektirecek bir hadise değildi. Tam tersine çözüm sürecinde ilerlemek Kürtler’in Kobanê’de açtığı ulusal cepheye güç katabilir ve Kürtler bir çok cephede birden,ve farklı düşmanlarla savaşma endişesinin yarattığı teyakkuz halinden kurtulabilirlerdi.
Suriye’deki mücadele için İran’la savaşı bitiren PKK, Kobanê için verdiği mücadelede Türkiye’yi maalesef bir ‘ulusal düşman’ gibi gördü ve göstermeye çalıştı.
Tam da bu günlerde İmralı’ya bir yol haritası sunuldu. Zamanlamanın pek de isabetli olmadığı şimdi daha iyi anlaşılıyor. Kobanê’de olup bitenlerin en azından egemen Kürt siyasetini olumlayan halkı nasıl etkilediğini ve bu etkilemenin yarattığı ulusal hassasiyeti hatta muhtemel bir ulusal kalkışmayı-ki o da gerçekleşti ve kırk kişi hayatını kaybetti- ve Öcalan’ın sahada olup bitenleri göz ardı edemeyeceği ve kendini sahaya mecbur hissedeceğini hesaba katmak gerekirdi.
Yol haritası neyi öngörüyordu, ona kısaca bakalım:
Öcalan, “Mutlak eylemsizlik” çağrısı yapmaya hazır olduğunu açıklayacak, bölgede alternatif devlet yapılanması için yürütülen faaliyetlere son verilecekti. Öcalan bu yönde bir mesaj verecek ve mesajı HDP’liler Kandil’e ileteceklerdi. Kandil, bu kararı onaylayacak, ardından Öcalan İmralı’da “ev hapsi” niteliğinde ayrı bir binaya geçecek ve kendisine burada bir sekreterya tahsis edilecekti. Sonra sıra mutlak eylemsizlik ilanına gelecek, hükümet de geri dönüşler için yasal düzenlemeleri parlamentoya sevk edecekti. Böylece CHP’nin de istediği olacak ve Kürt sorununun çözümü meclise taşınacaktı. Yasal düzenlemeler meclisten geçtikten sonra da, Öcalan silahlara veda çağrısı yapacak ve çözüm süreci şiddet ortamında değil, şiddetten arındırılmış bir ortamda yoluna devam edecekti.
Görüldüğü gibi, bu yol haritası Yeni Türkiye’nin kurulmasına giden yolda Türk-Kürt siyasi ilişkilerinin şiddetten tamamen arındırılmasını garantiye almakla kalmıyor, cumhuriyetten bu yana Türkiye’nin başını en çok ağrıtmış bir sorunu da çözüme kavuşturmuş oluyordu.
Peki o halde Öcalan süreç bu kadar önemli bir aşamaya gelmişken, neden farklı bir tutum içine girdi? İddia edildiği gibi, hükümete güvenmediği için ve PKK Haziran seçimlerinden önce sonuç almak istediği için mi?
Hiç sanmıyorum.
Bölgede şu anda PKK’nin lehinde bir siyasi ortam var. 2015 seçimlerine bu ortam içinde girilmesi halinde, Kürt siyasetinin seçimlerden çok karlı çıkacağı açık. Ama üç beş milletvekili eksik veya fazla, sorun burada değil aslında. Sorun şu ki, bu yol haritası kabul edilse, kamu düzeni tartışmaları, şu anda cari olan ‘ alternatif devlet işleyişiyle’ beraber bir anda sona erse ve silahların ebediyen susacağının görüldüğü bir ortama halk güven duysa, o andan itibaren, siyasi dengelerin bölgede yeniden ve bu özgürlük ortamı içinde kurulması söz konusu olacaktır. PKK ve HDP’nin asıl olarak bu gelişmeye hazır olmadığını tartışmak bile çok gereksiz. Silahların gölgesinde siyaset yapmak ve alternatif devlet modeliyle uğraşmak ve bu modeli dayatmak, demokrasiye zarar veriyor olabilir, ama bunun Kürt siyasetine herhangi bir zararı yok, bedeli zaman zaman ağır bir fatura olarak legal Kürt siyasetinin önüne düşüyor olsa da.
Bu bağlamda, Sayın Selahattin Demirtaş’ın 6-8 Ekim olayları için sarf ettiği şu sözler,Kürt hareketinin durduğu yeri net olarak ortaya koyuyor:
..Meşru ve haklı bir gösteridir. Süreci bitirmemiştir, süreç bitmek üzereyken hem süreci hem de Kobani’yi kurtarmak için yapılmış en önemli ve en doğru hamledir... Kobani düşseydi Sayın Abdullah Öcalanve PKK süreci bitirecekti.
Kobanê düşmedi, kıran kırana savaş sürüyor, ama ABD’li uzmanlar IŞİD’le savaşın daha uzun yıllar bitmeyeceğini söyleyip duruyorlar. PYD ise hem Irak’ta hem Suriye’de IŞİD’ le mücadelenin karasal gücü durumunda. Bunun anlamı şu: IŞİD’le savaşın sonuna gelinmedikçe, çözüm süreci Kürt hareketi için bir ihtimal olarak kalmaya devam edecektir.
İhtimalin gerçeğe dönüşmesi için, Öcalan’dan daha önce alınmış ve alınacak, ‘hamili kart yakınımdır’ beyanlarının işe yarayacağını düşünmemek gerekir. Sanırım Öcalan’da bu türden kartları yazıp muhataplarına vermede eskisi gibi rahat davranamayacak ve sahada olup bitenlerin gidişatına göre stratejik ve yeni bir tutum takınacaktır.
Bu vaziyete isterseniz ABD’nin hem Erbil hem Kobanê’nin IŞİD’ten kurtarılmasında oynadığı rolü, ve ‘Amerikalılar PKK ile de görüşüyor’ gibi iddiaların yarattığı yeni siyasi beklentileri, ABD’ye biçilen üçüncü göz rolünü de ekleyebilirsiniz.
PKK , acaba Ortadoğu yeniden şekillenirken, KDP( Kürdistan Demokrat Partisi) gibi Amerika’yla ve Batıyla müttefik bir güç olmanın avantajını ve ayrıcalığını yakalayabilir mi?
Yani PKK Amerika’nın yeni KDP’si olur mu?
Öcalan ve PKK’nin bu ihtimali oldukça önemsediklerini hesaba katmadan, çözüm sürecinde ilerlemek pek mümkün görünmüyor. Çünkü bu ihtimal Türkiye’deki, Kürt siyasi hareketinin, Türkiye’ye ve çözüme mesafeli durmasını en azından şimdilik şart koşan bir ihtimaldir.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- 'On yıl barışı beklemek, bir gün savaşmaktan iyidir'
15.04.2016 - Diyarbakır-Erbil Hattı
13.04.2016 - Bir din adamının gözüyle Cizre’de ve bölgede durum-2
11.04.2016 - Bir din adamının gözüyle Cizre ve bölgede durum-1
10.04.2016 - PKK'ye PKK'den başka kimse 'yardım' edemez
8.02.2016 - Musa Anter'i Diyarbakır'a çağırıp JİTEM'e havale eden PKK'li kim?
6.02.2016 - PKK'nin hayal kırıklığı yaşattığı aydınlar
5.02.2016 - Sur’un Geleceği ve Bazı Hatıralar
4.02.2016 - Hasar tespit komisyonları ve travmalarla baş etmek
3.02.2016 - Esad, PKK/PYD’ye hayal kırıklığı yaşatıyor!
30.03.2016
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları




















































Mourat
O fotografin uyduruk oldugu, Esada karsi propaganda oldugunu Bati medyasinin bir kisminda okuduk.