Osman CAN

Osman CAN
Osman CAN
Tüm Yazıları
Hapishaneler çemberi
18.01.2014
2020

 Gericiliğini, “ilericiliği kendinden menkul” bir dil ile perdelemeyi iyi bilen birileri konuşuyor. Tarihi her defasında ıskalamışlığı eleştirel akıl gibi sunarken de, derin yapıya ilişkin eleştirimiz karşısında “Madem öyle referanduma neden evet dediniz?” diye itiraz eder.

Önceki bir yazımda “Yetmez ama evet” tutumunu şöyle açıklamıştım:

“Entelektüel, değişimden sonra da eleştireldir, yapıcıdır, yol göstermeye çalışır, meşruiyete duyarlıdır. Entelektüelin bu tutumu bir yandan frenlenmekten rahatsızlık duyanları rahatsız edebilir. Bir yandan değişim yorgunluğu çeken aktörler nezdinde kendisini sevimsiz kılar. Diğer yandan da sürekli değişimi talep etmesi, 'artık bu kadar değişim yeter' veya 'cari düzene daha fazla dokunmayalım' tarzı muhafazakârlıkları ciddi bir şekilde rahatsız eder. Evet, değişimi savunmak zordur. Referandumda 'yetmez ama evet' demenin 'yetmez' kısmı rahatsız edicidir.

Ama 'evet' kısmı daha da rahatsız edicidir.

Entelektüel değişimi savunurken, kimileri de 'yeni'nin mutlak bir 'iyi'lik olması beklentisine girer. Değişim, ancak mükemmel bir şey ise savunulabilir.

Oysa sosyal ve siyasal süreçler laboratuvar şartlarında yapılan deneylere benzetilemez. Hiçbir zaman değiştirmek istediğiniz düzen 'mutlak kötü', değişimden sonra ortaya çıkan düzen de 'mutlak iyi' değildir.

Demokrasi mükemmel işleyen, yargısı mutlak anlamda bağımsız, yönetimi mutlak surette halkın çıkarına gerçekleştiği, meclisinin mutlak ve yüzde 100 temsiliyet sağladığı, eşitliğin ve özgürlüklerin mutlak anlamda tamamlandığı, güvenliğin mutlak anlamda garanti edildiği bir sistem değil. Demokrasi risktir, rekabettir, inşadır, kimi zaman ormanda kaybolmaktır.

Faşizm, kendisine yapısal eleştiri ve başkaldırı yöneltmemiş olanlar için güvenlik sağlamış olabilir. Bu nedenle bunlar demokrasi riskini almaktansa, bu risklere dikkat çekerek faşizmin güvenli limanında kalmaya kendilerini ikna edebilirler. Faşizmin dışına çıkmadan yapılan muhalefet ile kariyeri kurtarabilirler. 'Evet' buradaki konforu bozuyor.

Sorun bu 'kimileri'nin kendilerini ikna etmelerinde değil, demokrasi riskine cesaret edenlere saldırmalarında, onların tercihlerini kriminalize etmelerinde, demokrasi gemisini batırmak için gerektiğinde faşizmin toplarına barut taşımayı entelektüel kariyerinin parçası olarak yüceltmelerinde...

12 Eylül Referandumu ile ülkeyi hapiste tutan gardiyan devre dışı bırakıldı. Ama demokrasi inşa edilemedi henüz. Sadece bunun imkânı yaratıldı. Şimdi çıkmaya başladık. Hapisten çıkıp yeni bir hayat kurmak zor. Hele 100 yıldır hiç normal bir hayat sürmemiş, son elli yılını da dipçik altında geçirmiş bir toplumun her şeyi eline yüzüne bulaştırması, hatalar yapması, bu süreçte zarar görmesi normal. Rehabilitasyon kolay değil. 'Yetmez ama evet'teki 'evet' hapishaneden kurtulma kararlılığının bir ifadesiydi.”

Yeniden hatırlatalım dedik.

Üstelik mücadelesini verdiğimiz durum, eski Anayasa Mahkemesi'nin açtığı “yeni hapishane yolu” değildi.

Bugün etik gardiyanlığı yapan başka birileri, toplumu ve Türkiye'yi,tarihi ve içinde bulunduğu coğrafyası ile bağlantısı koparılmış yeni bir mekana, etik dışı yöntemlerle,yeniden hapsetme gayreti içinde.

Desenleri, dekorları, yönetimi ve referansları değişmiş yeni bir hapishaneye...

Oysa toplum demokrasiyi inşa etmek için bu referanduma destek verdi.

Sosyal ve ekonomik yönden farklılaşmış bu toplumu, %20-25 civarında desteğe sahip Kemalistler kontrol edemedi. Meşruiyeti çok daha düşük olmasına rağmen, sırf dini bazı referanslar kullanıyor diye, daha totaliter ve mutlak itaate göre dizayn edilmiş batıni yapıların kontrol etmesi de bir hayalden öteye geçemez.

Ancak çoğulcu bir yargı ve demokratik bir anayasal düzen inşa etmediğimiz sürece, dekorları ve gardiyanları farklı hapishaneler çemberinden kurtulmamız da mümkün değil.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar