Osman CAN
Cumhuriyet Halk Partisi lideri ve yöneticilerinin bir yandan maskaralık dedikleri, diğer yandan da ciddiye alıp kamuoyunun gündemine taşıdıkları “CHP’yi kapatmaya çalışıyorlar” iddiasını ve bu iddia üzerine hazırlanan anayasa değişikliği teklif paketini konuşmaya devam ediyoruz.
Geçen yazıda paketin bir kısmını incelemiştik.
Paketin en önemli kısmı ise doğrudan parti kapatma usulüne ilişkin. Buna göre siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin davalar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın talebi üzerine, talebin TBMM’ye ulaştığı tarihte Meclis’te gurubu bulunan her bir siyasi partinin beşer üye ile temsil edildiği Komisyon’un üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ve gizli oyla vereceği izin üzerine açılır ve Anayasa Mahkemesi’nce kesin olarak karara bağlanır. Meclis Başkanı bu komisyona başkanlık eder; ancak oy kullanamaz. Komisyonun kararları, yargı denetimi dışındadır. İzin talebinin Meclis’e ulaşmasından itibaren otuz gün içinde Komisyon oluşturulur ve Komisyon, kararını izin talebinin Meclis’e ulaşmasından itibaren en geç altmış gün içinde verir.
Burada açık olan husus şudur: Artık siyasi partiler, yargı dünyasında üretilmiş algılara göre hazırlanan iddianamelerin yine başka bir yargı mekanizması olan Anayasa Mahkemesi’nde değerlendirilmesi sonucunda kapatılamayacaktır.
Yani mesele sadece teknik yargısal bir mesele olmayacaktır. Ve yine bir siyasi partinin anayasal düzen için tehdit oluşturup oluşturmadığına yargıçlar karar veremeyecektir.
Diğer bir sonuç şudur: Siyasi parti kapatma davaları sadece hukuki mahiyette görülmeyecektir. Bu yanlış değil. Zira siyasi partiler millete ait olan egemenliği en asli haliyle temsil etme, uygulama ve bu şekilde millet iradesini devlete egemen kılma aracıdırlar. Hem iktidar, hem de muhalefet partileri bu işleve sahiptirler. Bir siyasi partinin kapatılması demek, millet egemenliğine neşter vurmak demektir. Kapatma davasına konu olan parti iktidar partisi ise, ülkenin yasama ve yürütme erkine yönelik bir siyasi yok etme eylemine dönüşebilir. Muhalefet partisi ise, siyasal muhalefetin susturulması sonucunu doğurabilir. Her halükarda milletin temsili imkânı ve milletin bir kesiminin iradesinin geçersizleştirilmesi sonucunu doğurabilir.
O halde mesele sadece bir hukuki mesele değil, siyasal sonuçları olan bir meseledir. Siyasi sonuçları çok ağırdır.
Yargı kararını verirken bu sonuçlarla ilgilenmez. Doğası gereği ilgilenmemesi gerekebilir. Ama verdiği karar çok yıkıcı olabilir. Nitekim Türkiye’de partilerin kapatılmasına ilişkin pratiğin yol açtığı yıkımlar ortada.
Bu nedenle bir siyasi partinin anayasal düzen için esaslı bir tehdit oluşturup oluşturmadığı, kapatılmasının ulusal temsile meşru bir müdahale olup olmayacağı, vurulması gereken neşterin siyasal yaşam için zaruri olup olmadığının tartılması ve değerlendirilmesi gerekir. Bunu yapacak olan kurum yargı kurumu olamaz. Bu bir siyasi kurum olmalı. Bu hükümet olabilir. Ama hükümetin iznine tabi kılma Türkiye’de partizanlık suçlamalarına konu olma ihtimali nedeniyle, millet iradesinin tecelli ettiği Meclis’in olması daha makul gözüküyor.
Teklif metni bu yönüyle isabetli. Üstelik teklif metni partilerin temsil oranını değil, grubu bulunan tüm partilerin eşit temsilini esas alması nedeniyle oldukça adil ve güvenceli bir sistem getiriyor.
Ancak CHP’nin bu teklifi reddettiğini görüyoruz. 2010 referandumunda da reddetmişti. Bu da CHP’nin şikâyetinde çok ciddi olmadığının kanıtı.
Partilerin kapatılmasının zorlaştırılması yararlı. Ancak bu yöndeki siyasal enerjiyi kimi siyasi partilerin gayriciddi iddialarını karşılamak için değil, ülkeyi yeni bir anayasaya kavuşturmak için harcamak daha isabetli.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2021
9.01.2021
20.07.2020
12.07.2020
23.06.2020
20.06.2020
20.06.2020
24.04.2019
18.01.2017
1.02.2015